BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN VİCDANI
01 Nisan 2020, Çarşamba 08:58Günlerdir evimin penceresinden dışarıya bakıyorum.
Devlet baba “Evde kal”dedi. Bizde kalıyoruz. Bizim gibi milyonlarca insan da evinde kalıyor.
Evde kalırken canım Türkiye ve dünyayı daha çok izleme imkanımız oluyor.
Dünyanın gündemi malum bela korona.
Şu ana kadar 200 ülkede görülen virüs bu yazının yazıldığı saatlerde, dünyada 30 binin üstünde insanı hayattan kopardı.
Bizim ülkemizde de vaka ve ölüm sayıları her gün artış gösteriyor.
Evimin penceresinden dışarıya bakarken türlü türlü senaryolar hızlı bir şekilde ve bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçip gidiyor. Korku, endişe ve umut arasında dolaşıp duran bir ruh halindeyim.
Korku ve endişe için ülke olarak sayılamayacak kadar çok nedenimiz var.
Aynı şekilde bu ülke insanlarının korku ve endişe için de sayılamayacak kadar çok nedeni var.
Her şeyden önce ekonomik ve sosyal imkanlar uzun süreli bir krizi kaldıramaz. Korku ve endişemiz daha çok bu yüzden. Tabi bir de kötü senaryonun sağlık boyutu var ki, o ilkinden de daha önemli.
Öte yandan kötü günlerin kısa bir süre sonra geride kalacağına dair umudumuz var.Gelişmeler her ne kadar ucu açık bir zaman dilimini gösteriyor olsa da, bizim ve bütün insanlığın umudu bu sürecin kısa sürmesi ve hayatın normale dönmesi. Ülkelerin ve insanların ekonomik ve sosyal faaliyetlerine yeniden ve yeni bir ruhla işlerlik kazandırması.
Bu uğursuz karanlığın aydınlık sabahları mutlaka olacaktır. O sabahlar gecikmesin. Bunun için dua edelim ve bunun için devlet babanın uyarılarına harfiyen riayet edelim.
Yazının konusu bir anda yön değiştirdi.
Hoşgörün..! Zira, gözümüz, canımız, hayatımız ve varlık nedenimiz olan güzel ülkemiz ÇİN yapımı bir virüsün pençesinden yakasını kurtarabilmek için olağanüstü günler yaşıyor.
Evde otururken dışarıya bakıyorum.
Gelişmeleri yakından takip etmeye çalışıyorum.
Devletin yaptıklarını ve aldığı önlemleri takip ediyorum.
Ülkeyi yönetlere, siyasetçilere, bilim adamlarına bakıyorum. Gördüğüm şu: Yapabilecekleri ne varsa yapmaya çalışan bir anlayış içindeler. Arada ufak tefek çatlak ses çıkartan olsa da, corona tehdidi karşısında birlik ve beraberlik hakim.
Yazı yine farklı bir yöne gitmeye başladı.
Toparlayalım..!
Devlet elinde bulunan her türlü imkanı kullanıyor.
Corona virüsle sağlık alanında müthiş bir mücadele veren devlet, hayatın devamını sağlamak içini de bir sürü ekonomik ve sosyal tedbirler alıyor.
Aynı şekilde yerel yönetimlerde ihtiyaç sahibi insanların hayatlarını devam ettirebilmeleri için ekonomik ve sosyal tedbirler alıyor.
Bu arada özel sektörden “tık” yok.
Fazla uzağa bakmaya gerek yok. Konya’ya bakalım. Bugüne kadar sadece üç öğrenci yurdu sağlık çalışanlarına tahsis edildi.
Başka?
Başka yok.
Oysa bu felaket tsunamiden de beter bir şekilde hepimizi önüne katmış ve bilinmeyen yönlere doğru büyük bir hızla sürükleyip götürüyor. Tsunamiden geriye ne kalır, ne kalacak? Sorusuna okuma yazma bilen, TV izleyen her vatandaşın vereceği bir cevap var sanırım.
İmkanı olanların, bu ülkenin imkanını ayrıcalıklı kullanarak köşeyi dönenlerin bu ülkeye vefa borçları olmalı. Haddimiz değil ama hatırlatalım: İçinde bulunduğumuz günler, vefa borcunun ödeneceği günler. Bu sözümüz özellikle devletle yüzlerce milyon dolarlık iş yapan şanslı kullara. Çarkını zor şartlar altında döndüren ve hayat/memat savaşı veren işdamlarına bir diyeceğimiz olamaz.
Ne yapabilirler?
Hiç değilse zaruri ihtiyaç sahipleri için ellerini taşın altına koyabilirler.
GELELİM BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE’SİNE..
Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a ‘Helal olsun’ demek lazım.
Sana bu milletin verdiği oylar ‘Helal olsun” başkan
Sana bu milletin verdiği yüzde 72 oy gerçekten “Helal olsun başkan’
‘Uğur bey corona virüsün ülkemizde baş gösterdiği Mart ayının başından beri ne yapacak, hangi önlemleri alacak’ diye düşünüp duruyorduk.
Önce virüsle mücadele için rutin işler yapıldı.
Şehrin temizliği, dezenfekte edilmesi. Toplu ulaşım araçlarında temizlik. Kafem gibi belediye işletmelerinin insanlar arasındaki temasın önüne geçmek için kapatılması. Devletin, virüsle mücadele noktasında genelgelerinin tavizsiz bir şekilde uygulanması. Bunlara benzer daha başka tedbir ve çalışmalar. Bütün bunları bugüne kadar Büyükşehir Belediyesi yaptı. Eminim ki bizim bilmediğimiz daha başka hizmetler de yaptı Uğur başkan.
Son olarak Büyükşehir Belediye Başkanı şu zor günlerde insanları kısmen de olsa rahatlatacak ekonomik önlemler aldı.
Bu yazının ilham sebebinin Büyükşehir Beledeyisi olduğunu itiraf etmeliyim.
Uğur Başkanın önceki gün aldığı karara göre:
- Su fiyatları 2019 rakamlarına geri çekildi.
-İş yeri kapanan ve çalıştığı iş yeri kapandığı için işsiz kalanların evlerinden 2 ay boyunca su ücreti alınmayacak.
-Belediye kiracılarından 2 ay kira alınmayacak.
-Abonman kullanan öğrenci öğretmenler mağdur edilmeyecek.
-Sokakta kalan insanlar otellere yerleştirilecek. (Yerleştirildi)
-Umreden dönen ve yurtlarda kalan insanların ihtiyaçları karşılandı.
-Son bir ayda 10 bin hemşehrimize gıda ve temizlik maddesi desteği sağlandı.
-İhtiyaç sahibi insanlara hane halkı sayısına göre destek verildi.
İşte böyle. Büyükşehir Belediye Başkanı bu şehirde bir çok insanın yapabileceğini yapıyor. Başkan bir de çağrı yapıyor “Sizden ricamız evinizde kalmanız.”
Büyükşehir Belediyesi sorumluluk alanını şu zor günlerde genişleterek çalışıyor.
Reklamsız, abartısız, mütevazı ve samimi bir şekilde.
Başkan dertten de, yokluktan da anlıyor.
Sonuç: Corona tehdidini yenebilmek için gökyüzüne atılan çok sayıda işaret fişeğinin olduğunu görünce umudumuz artıyor.Sizin de artsın.
Sonra Mehmet Akif Ersoy bizim çok sevdiğimiz bir şiirinde“Ye’is öyle bir bataktır ki; düşersen boğulursun. Umuda sarıl sımsıkı, seyret ne olursun” diyor.
Umuda sarılalım.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.