ÇANAKKALE GÜNLÜKLERİNDEN PASAJLAR (2)
17 Mart 2016, Perşembe 08:45"Osmanlı ordusunda savaşan eratın durumu öylesine içler acısıdır ki; siperler için yeterli derecede kum torbası dahi bulunmamakta ve bazen İstanbul’dan birkaç yüz yeni torba getirildiğinde, bunların kum torbası olarak mı, yoksa erlerin harap elbiselerine yama olarak mı kullanılacağına karar vermek zor olmaktadır.([1])
“Çanakkale Cephesinde, bitlerden sonra, herkes için kâbus olan bir başka şey de sineklerdi. Hiç kimse sineklerle başa çıkamıyordu. Tedbir almak ise imkânsızdı. Bunun yanı sıra başta kolera ve dizanteri olmak üzere bütün hastalıklar da kol gezmekteydi.
O günlerde çekilen sıkıntılara şu misal bile yeter artar her halde: Meşhur Kahramanımız Seyit’e (Onbaşı) Cevat Paşa:
-"Bu yaptıkların tarihlere geçecek, Allah senden razı olsun, seni nasıl mükâfatlandıralım…" deyince şu cevabı almıştır:
-“Kumandanım! Hiçbir şey istemem. Lâkin ben pehlivan yapılı olduğumdan dolayı verilen ekmekle karnım doymuyor. Düşman karşısında daha güçlü olmam için emretseniz de bana iki tayın verseler!” demiş. Bu isteğe tebessüm eden Cevat Paşa Onu onbaşı yaparak mükâfatlandırmıştır.([2])
Balkan Savaşı ve sonraki savaşlarda yaralanıp uzuvları kopan ve sokaklarda, üzerlerindeki yırtık-pırtık asker elbiseliri ele, dilenmek mecburiyetinde kalan gazileri gören yetkililer: “Keşke şunlara giydirecek sivil elbiseler verebilsek, asker elbiseleri ile dilenmeseler, ama heyhat!..” derlermiş. Balkan Savaşında düşman kurşunu ve açlıktan ölenler hariç, sadece koleradan 40 bin Mehmetçik şehit olmuştur.([3])
Savaştan sonra yol yok, kışlık elbise yok, ayakkabı yok, doktor ve ilaç yok, doğru dürüst karınları doymuyor, şimdiki gibi nakil vasıtaları da yok. Haberleşme araçları da yok. Halkta da yok ki bu gariplere baksın. Birçoğu memleketlerine ulaşmak için yolculuk yaparken yol boyu köylerde vefat etmişler... o köy halkı insanlar, kabirlerinin bir bölümünde bu insanlar için “Garipler Mezarlığı” denen bölümler yapmışlar. Birçok köyde hâlâ bu bölümler mevcuttur. ([4])
Bu inanılması güç şartlar içinde savaşarak bize emanet edilen Cennet vatanımızda yetişen nesil, nasıl olurda bugün; Dünya çapında israfta 1'inci, kumarda 2'inci, içkide 3'üncü, sigara tüketiminde 4'üncü hâle gelmiştir?([5]) Bunu akıl ve mantık nasıl kabul eder?
Nasıl olur da yukarıda zikredilen, hayalleri bile donduran sıkıntıları çeken gerçek şehitler dururken, içki ve uyuşturucu komasına girip ölen Semra Hanımın oğlu diye meşhurlaşan bir serserinin ölüsü şanlı bayrağımıza sarılıp, cenazesine on bine yakın insan katılıp" şehitler ölmez" diye bağırabiliyorlar.
Nasıl olurda 1 Mayıs mitinglerinde şöyle pankartlar taşıyabilmektedirler:
Din neymiş, iman neymiş, kim bakar safsataya
Fatih'te kahramanlık denilen palavraya
Osman Gâzi'de kimmiş, kim bakar Mustafa'ya
Selâm Lenin, Stalin, Kosigin ve Mao'ya
Savaştayız yoldaşlar sol yumruklar havaya ([6])
Dipnotlar:
1- Liman Von Sanders, “Türkiye’de Beş Yıl”, Çev. M. Şevki Yazman, İst. 1969.
2- Türk Dünyası Tarih Dergisinde yer alan Aydın Ayhan’ın Tespitlerinden naklen
Mustafa Turan, a. g. e. s. 102.
3- Alptekin Müderrisoğlu, “Sakarya Meydan Muharebesi Günlüğü”, Kastaş Yay. İst. 2004,
s. 68, 69, 74, 103, 126.
4- İbrahim Refik, “Sohbet Tadında Tarih”, Albatros Yay. İst. 2005, s. 67.
5- Tayyar Altıkulaç, Zaman, 14. 05. 1996; Zeki Kentel, “Alkollü Toplum”, Yeşilay
Dergisi, yıl 2000, sayı 794, s. 8.
6- 1974 yılı Taksim Meydanında yapılan 1 Mayıs mitinginde taşınan pankartlardan birisi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.