Çanakkale Harbi (2)
17 Mart 2016, Perşembe 08:45Tarihin dönüm noktalarına konulan muhteşem imzalardan birisi de Çanakkale Zaferi'dir.
Çanakkale Zaferi, Türk milletinin tarihinde kazandığı en büyük zaferlerden biridir. Bu zaferin millî mücadelemize de önemli katkıları olmuş ve bağımsız Türkiye'nin temelleri, kazanılan bu üstün zaferin sonucunda atılmıştır.
I. Dünya Harbi’nin, gerek Türk, gerekse dünya tarihi açısından en önemli bölümünü hiç şüphe yok ki Çanakkale savaşları işgal eder. Zira, Çanakkale’nin o dehşet anını görenler kıyametin koptuğunu zannederler. Dünya tarihi, metre kareye altı bin merminin düştüğü böylesi bir savaşı ne görmüş, ne de tanımıştır. İki taraftan tam yarım milyon insanın hayatına mal olan büyük bir savaştır Çanakkale...
Çanakkale savaşları; tarihin kaderini değiştiren, Türk’ün şan ve şerefini şahikaya eriştiren, vatana sevgi duygusunu geliştiren, iman gücünü bayraklaştıran ve orada savaşanları kutsallaştırıp kahramanlaştıran görkemli bir destandır.
Çanakkale, Müslüman bir milletin değerlerine yapılan insafsız saldırıya karşı onurunu ve vatanını korumak üzere yola çıkan, barut kokusu altında bile erdemli olmanın ne anlama geldiğini tarihe silinmez harflerle yazan bir ordunun destanıdır. Emsali nadir bir zaferle düşman ordularını bozguna uğratırken, iman dolu göğüslerini hayâsız bir akıma siper ederken o güne kadar aldıkları ahlâk eğitimini, görgüsünü ve kültürünü bir kenara bırakmayan gençlerin destanıdır. Allah yolunda, din, iman, millet, vatan, bayrak, hak, adalet uğrunda savaşırken, izzet ve şerefini korurken, erdem ve faziletini de ayakta tutan kahramanların destanıdır.
Çanakkale Zaferi, vatanı, milleti, bayrağı, dini ve devleti için canını feda eden, kanlı gömleğiyle toprağa giren ve Hakk'ın rızasına ulaşan şehitlerin destanıdır.Çanakkale Zaferi, Mehmetçiğin çelik siperlerin yerine göğsünü gerdiği, merminin bittiği yerde süngüsünü, süngünün olmadığı yerde de yumruğunu, yüreğini kullandığı fedakârlık destanıdır.
Çanakkale! Bir avuç iman ve irfan ordusunun etten ve kemikten kaleler kurarak, İslâm milletinin izzetini koruduğu şanlı destanı hatırlatıyor bizlere…Evlad-ü iyâlini, malını ve canını ‘ilây-ı kelimetüllah uğrunda, vatan ve millet yolunda feda ederek şehitlik mertebesine ulaşan iman erlerinin ardından bir asır geride kaldı.
Çanakkale, 250 bin şehidin kefensiz yattığı, Türk’ün şanına şan kattığı ve bir devrin battığı yerdir.
Aslını, esasını, özbenliğini, kimliğini, kişiliğini, inancını, tarihini, kültürünü ve misyonunu bilmeyen milletlerin, yeryüzünde uzun müddet payidar olduklarına tarih bugüne kadar şahit olmamıştır.İnsanın kendisinde olmayanı başkasına vermesi nasıl mümkün değilse, bizim de millet olarak milli bir şuur kazanmadığımız sürece, bu şuuru gelecek nesillere aktarmamız da mümkün olmayacaktır.
Bu büyük savaşın olduğu günlerde, geçmiş ve geleceğimize ışık tutacak kıymette bazı mühim hadiselerin yanı sıra, son derece çarpıcı anılar da saklıdır.
Şükrü Naili Paşamıza ait bir hatırayı anlatalım:
Çanakkale'de..İleriye hatta Keçideresi'nin karşısına, düşman makineli tüfeklerini kurmuş, durmaksızın bu dereyi ateş altına alıyor ve her gün bizden on-onbeş kişiyi şehit ediyordu. Birgün teftişe gittiğim sırada, tabii o dereden geçmek icabetti. Dere başına gelince, Alay kumandanı bana:
-Burası adeta sırat köprüsüdür. Evvela ben geçeyim, sonra siz...Dedi ve kırk adım kadarlık bu mesafeyi hızla koşarak geçti. Ben de öyle koşarak geçtim. Düşman devamlı ateş ediyor, makineli tüfekleri işleyip duruyordu...
Bir de arkama dönüp baktım ki, bir Mehmetçik..Elindeki bakraçlarla ateşe hiç aldırış etmeden ağır ağır geliyor.- Koş vurulacaksın...Koş! diye bağırdım. Sanki sesimi işitmemiş gibi, hiç istifini bozmadı. Nihayet yanıma yaklaşınca niçin koşmadığını sordum. Ne cevap verse beğenirsiniz? Bakınız ne dedi:
- Koşsam, bakraçlardaki bakla çorbası dökülür, arkadaşlarım aç kalırlar...
Düşmandan korkulmaz kumandanım!
Görüldüğü gibi onlar, madde ile manayı birleştirerek zafere erişmişlerdir. ”...Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki tutunalım. Kâfir topluluğa karşı bize yardım et....” ilkesiyle yola çıkmış ve namaz ve sabırla yardım istemenin şuuruna ermişlerdir. Allah Teâlâ, onların bu samimi yakarış ve yalvarışlarını boşa çıkarmamış ve onlara zaferi nasip etmiştir.
Çanakkale’de canlarını ortaya koyarak bizlere bu vatanı emanet eden şehitlerimize ve gazilerimize minnet borcumuz vardır. Onların bu fedakarlığını unutmamak ve onların savunduğu davaya sahip çıkmak vazifemizdir. Onların, din, iman vatan ve millet için mücadele ettiklerini nesillerimize de öğretmeliyiz. Onları her zaman hayırla, minnetle ve muhabbetle anmalıyız.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.