Çanakkale; Millî Ruh, Şuur, Şehâdet (2)
15 Mart 2018, Perşembe 07:27“Ölürsem şehit, kalırsam gazi” inancıyla yiğit erlerimizin vatan için namus için milli varlığımızı sonsuza kadar yaşatmak için ölümü şerbet gibi içerek bize bu vatanı ve aziz hatıralarını bıraktıkları zaferin 103. yılı…
Önden giden arkadaşlarının düşman karşısında şehit olduğunu görüp, birkaç dakika sonra aynı şekilde kendilerinin de şehit olacaklarını bilen urbasız, ayakkabısız, silahsız 18-20 yaşında yiğit Mehmet çiklerin Allah Allah nidalarıyla gözünü kırpmadan düşmanın alev kusan silahlarına doğru koştuğu Çanakkale Savaşı’nın 103. yılındayız.
Çanakkale de 250 bin evladımızı, gencimizi şehit verdik.
Onlar hilal uğruna, din, bayrak, vatan uğruna şehit olan genç fidanlardı. Onlar gözlerini kırpmadan şehit düştüler. En temel hak olan yaşama hakkından, canlarından vazgeçtiler. Bu ağır bedelin karşılığında hürriyetlerini istiklallerini, vatanlarını milletlerini kurtardılar. Biz bugün bu topraklarda özgürce yaşıyorsak onların kanları pahasınadır.
Millî bütünlüğe sahip devletler karşılaştıkları krizleri çok daha kolay atlatabilirler. Buna karşılık millî bütünlükten yoksun devletler, bir kriz karşısında dağılma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.
Milli ruh, milli şuur bir ülkenin milli ve dini değerlerini çatıştırmakla değil barıştırmak ve kaynaştırmakla kazanılır. İstiklal şairimiz ;
“Girmeden tefrika bir millete düşman giremez-
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.” derken bu ruhu, bu şuuru ifade ediyordu. Çanakkale’yi geçilmez yapanlar da bu ruhu taşıyorlardı.
Çanakkale zaferini gerçekleştiren kahraman şehitleri, Afrinde şehâdet mertebesine ulaşanları minnetle ve rahmetle anıyoruz…
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra bile Kore ve Kıbrıs tecrübelerini yaşamak zorunda kaldığımızı unutmayalım. Evet¸ biz yurtta ve dünyada barışı samimî ilke olarak benimsemiş bir milletiz¸ ancak bu¸ mecbur bırakıldığımız zaman savaşmayacağız anlamına da gelmez. Biz izzet-i nefsine çok düşkün bir milletiz. Bizimle dost olmak ve dost kalmak isteyenler¸ millî ve dinî gururumuzu rencide etmekten dikkatle kaçınmalıdır. AB¸ bin yıllık tarihin hesabını görmeye¸ haçlı zihniyetini hortlatmaya¸ geçmişin intikamını almaya¸ fırsat bu fırsattır anlayışına kapılmamalıdır. Türk milleti ile barış içinde olmak herkesin yararınadır
Namık Kemâl şöyle diyor:
“Hazır ol cenge¸ ister isen sulh u salâh” (Barış istiyorsan her an savaşa hazır ol.)
Egemenlik hakkına sahip çıkmak, onu ne pahasına olursa olsun korumak gerçek anlamda var olma, haysiyetli olma meselesidir. Bu idrak ve şuur seviyesine ulaşmış millet, asla teslim olmaz, teslim alınamaz. Bu gerçeği herkes gördü, görüyor, görecek. Onun için istikbalimiz daha aydınlık ve müreffeh olacaktır.
Çanakkale Zaferi inancın ve azmin zaferidir. Çanakkale ruhu vatandır. Çanakkale ruhu bayraktır.
Çanakkale ruhu imandır. Çanakkale ruhu Türk-İslam medeniyetinin ta kendisidir,
“Çanakkale Cephesinde Bir Müderris Abdullah Fevzi Efendi”’den aldığım bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
19. yüzyıl, selefinden aldığı baş döndürücü gelişmeleri olanca hızıyla devam ettiren, önemli bir yüzyıldı. Daha hemen başında, peşisıra patlak veren savaşlar, dünyanın neredeyse her tarafını alev topuna döndürmüştü. Yaşlı çınar Osmanlı da bu hengâmede payına düşeni fazlasıyla alıyordu. 600 seneyi aşkın bir süre cihan hakimiyeti kurmuş olan İmparatorluk, neredeyse nefes almaksızın topraklarını bir bir kaybediyordu.
Elinizdeki kitapta hatıra ve notlarını okuyacağınız Abdullah Feyzi Efendi, işte bu karmaşık günlerin kahramanlarından biridir. Orta Anadolu'da önemli bir medresenin müderrislerinden olan Abdullah Feyzi Efendi, yaşanılan olayların ve muhtemel sonuçlarının neler getirip neler götüreceği hususunda, oturduğu yerden bir şeyler yapmanın imkânsızlığını fark etmiş, entelektüel bir medrese âlimidir. Dört duvar arasından çıkıp, hayatın içine dalma cesaretine sahiptir. Bu sebeple ilk adımını Çanakkale Savaşı öncesi atar ve medrese muallimlerine tanınan askerlik muafiyet hakkına rağmen, gönüllü olarak orduya yazılır ve Çanakkale'de başlayıp, Irak cephesinde nihayete eren bir tecrübeye imza atar.” (1)
Kitabı yayına hazırlayan Prof.Dr. A.O.Koçkuzu hocama teşekkürlerimi sunar, sağlıklı uzun ömürler dilerim.
19.3. 2018 Pazartesi günü 1 Recep 1439’dur.Üç aylar girecektir. 22.3.2018 Perşembe akşamı Reğâib’i idrak ve tes’îd edeceğiz. Şimdiden tebrik ederim.
Dipnot:
1-Çanakkale Cephesinde Bir Müderris Abdullah Fevzi Efendi-Hatıralar- bilgi ve yorumlarla yayına hazırlayan: ALİ OSMAN KOÇKUZU,İz Yayıncılık Limited Şirketi, 2011
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.