Cerrahlık
20 Ağustos 2021, Cuma 08:56“Avrupa’da Albucasis adıyla anılan Ebül Kasım ez-Zehravî (963-1013) cerrahlığı bağımsız bir ilim hâline getirmiş, 200 kadar ameliyat âletinin resimlerini çizerek hangi işte kullanılacağını izah etmiştir. İbni Sînâ’nın, Râzî’nin, İbni Zuhr’un vb. bu sahadaki başarılarını daha önce arz etmeye çalışmış idik. Ama bugün Avrupalı bunları maalesef genellikle görmezden geliyor.
Büyük Fransız cerrahı Pare 1552 de yaptığı bir ameliyatla şöhret bulur. Bu ameliyatla Pare büyük damarları bağlamıştı. Herkes bunu dünyâ tıp târihinde bu konuda yapılan ilk ameliyat olduğunu sanıyordu. Oysa aynı ameliyatı Ebül Kasım Zehravî, Fransız cerrahtan 550 yıl önce yapmış ve eserine almıştır. Ama Avrupalılar bunu da kendilerine mal etmişler. Bu büyük âlimin “Tasrif” adlı şaheseri 500 sene boyunca İslâm dünyâsı ve Avrupalı doktorların kaynak kitâbı olmuştur. Kırıklarda alçı kullanma, diş doldurma, yaraları bağırsak ipleriyle dikme gibi birçok tıbbî uygulama onun buluşudur.”(1)
Dr. Sigrit Hunke o günkü Avrupa’yı ne güzel tasvir eder: “Papazlar Meclisi” hekimliği 1163 târihinde aldığı bir kararla yasaklamışlar, onu utanılacak bir meslek kabul etmişler, bu meslekle uğraşanların çoğunu aforoz edip, birçoğunu da Engizisyon mahkemelerinde inletmişler, hastalanan kişilerin içine şeytan nüfuz etmiş telâkki ederek, üzerine takdis edilmiş su serpmekten, âilesini uzaklaştırarak günahlarını itirafa zorlamaktan başka bir şeyin yapılmadığı bir zamanlarda, İslâm âlemi tıp sahasının zirvesine doğru tırmanmıştır.”(2)
Endülüs’te kuyular sirke ile dezenfekte edilip bulaşıcı hastalıkların önüne geçilirken, ameliyat yerleri iri cins karıncalara ısırtılıp yumulu halde iken başları ince bir makasla kesilip ameliyat dikişleri atılırken, Avrupa’da bunlar hayal bile edilemiyordu.(3) Avrupa’da anatomi ile ilgili en ufak bir bilgi ve müdâhaleye müsaade edilmezken, Müslüman cerrahlar sezaryenle kadın doğumu yaptırıyorlardı. Bunun kitapları, kaynakları ve resimleri bile vardır.(4)
Amasyalı, hekimler yetiştiren bir aileye mensup, Şerafeddin Sabuncuoğlu (1385-1468), Fâtih’in İstanbul’u fethettiği yıllarda eser yazıp Sultan’a takdim eden bir Türk tabibidir. Bu zat 17 yaşında tedâviler yapmaya başlamış, eser yazmış, cerrahi resimler ve ameliyat şekilleri çizmiştir. Onun yaptığı cerrahi resimler, bugün Amerikan Cerrâhî Derneğinin salonunu süslemektedir.
Eseri 1962 yılında Fransızca olarak yayımlanmış ve kısa sürede tükenmiştir. Yabancı bilim ve kültür çevrelerinde yeteri kadar tanınan Şerafettin Sabuncuoğlu kendi ülkesinde, üstelik de eserlerini Türkçe yazdığı halde, ne yazık ki yeteri kadar tanınmıyor. Özelliklerinden biri de; deneylerini çeşitli hayvanlar üzerinde yaparak bilimsel sonuçlar elde etmesidir. bâzı buluşlarını kendi üzerinde denemiş ve bu deneyimleri de yazmıştır. Eserde âlet ve ameliyat resimlerinin uygulamalı olarak gösterilmesi başka bir özelliktir.”(5)
Amasyalı hekim Sabuncuoğlu’nun 1465 de Fâtih için yazdığı 398 sayfalık Cerrahi Risâlesinin orijinali, Paris’teki Bibliotheque Nationale’de bulunmaktadır. Bu kitapta cerrahi aletler ve cerrahi operasyonların tarifleri vardır.
Bu dönemde Amasya, Manisa, Edirne gibi önemli şehirlerde kurulan Darü’ş-Şifalar hizmet vermişlerdir. ll. Beyazid’in eşi ve Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun için, Manisa’da inşa ettirilen Manisa Tımarhanesi, Osmanlı dönemi boyunca etkinlik göstermiştir. Edirne’deki ll. Beyazid’in kendi adını taşıyan Darü’ş-Şifası, 20. Yüzyılın başına kadar hizmet vermiş ve bu kurumun planı, Avrupa’da Greenwich ve Stuttgart hastanelerinde model olarak kullanılmıştır.
Burada mûsıki ile 10 kişilik bir fasıl heyeti konseri ile akıl hastalarına tedâvi uygulanmıştır. Fâtih dönemi hekimlerinden Necmeddin Altıncızâde isimli bir hekim de “Mum” adı verilen tiretral’ı (idrar kesesine sonda sokulmasını) ilk uygulayan hekimdir.(6)
Dipnotlar:
1- Şaban Döğen, a. g. e, s. 6.
2- Sigrid Hunke, a. g. e. s. 226.
3- Mehmet Sılay, “Endülüs Çağırıyor”, Düşün Yay. İst. 2011, s. 250.
4- Başkent Üniversitesi Kültür Yayını Bütün dünyâ Dergisi 2014/02, s. 24.
5- İlter Uzel, TÜBİTAK Bilim Teknik Drg. Haziran 1986 sayı 223, s. 42.
6- Mıchel Balivet, a. g. e. s. 125.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.