Cimri
27 Mart 2016, Pazar 11:54
Cihangir olsan hükümsüz kalır büyük şöhretin,Sakî felek sunmaya görsün ecel şerbetin..
Manasız emel peşinde koşar durursun her an,Düşünmezsin ki sonu yok olmak beşeriyetin..
Nice fatihler cidal içinde göçüp gittiler,Dost düşmanını, düşman dostunu seçip gittiler..
Ağniya ise cem-i servete gayret ederken,Bunca servetten ancak bir kefen biçip gittiler..
Abdullah Yüce
Gel dese de bakma nâkes aşına
Bir fırsat bulur da kakar başına
Neyzen Tevfik bu beytinde cimrilerin aşına yaklaşmamayı, aksi olursa başa kakılacağını ikaz ediyor. Gerçekten cimriler kırk yılda bir şey yedirip içirseler onu da hora geçirmezler başa kakarlar. Hâlbuki Yüce Allah yapılan iyiliğin başa kakılmamasını, güzel ve tatlı sözün, neticede başa kakılan iyilikten daha hayırlı olduğunu bildirir.([1])
Hâlbuki her şeyin sahibi Allah’tır. Kullar vesiledir. Şu fıkrada olduğu gibi:
Güzel şarkı okuyan birine Halife “çok güzel okudun Allah sana ihsan etsin”, deyince kadın; “sultanım Allah bize sizlerin eliyle ihsan eder” demiş.
Bir zamanlar cömert bir adam varmış, “bir sevap işleyene, (verilen her hayır ve hasenatın yerine) Allah on mislini verir”([2]) ayetine hakkıyla inandığı için kimseyi boş çevirmez, fakirlerin, öksüzlerin, yetimlerin, gariplerin… elinden tutar sıkıntılarını giderir, gönüllerini hoş edermiş. Ama bir oğlu varmış ki; hiç bu taraklarda bezi olmayan, verilen her kuruşu heba olmuş, boşa gitmiş kabul eden bir felsefeye sahipmiş. Babasının bu tavrını kabul etmez, sık sık münakaşa yapar, homurdanırmış. Babası hastalanıp ölüm döşeğine yatınca; “sana bir vasiyetim var. İki mektup bırakıyorum, birinci mektubu ben ölüp tam yıkayacakları zaman açacaksın, ikinciyi de beni mezara defnedip eve gelince açacaksın tamamı?” der.
Adam ölür, yıkayacaklarında vasiyet gereği birinci mektubu oğlu açar, içinde; “oğlum sana vasiyetimdir, yıkayıp defnedeceklerinde sakın ola ki benim çoraplarımı çıkarttırma” yazmaktadır. Oğlan vasiyeti oradaki insanlara ve yıkayacak hocalara gösterir. Onlar böyle bir şey olmaz derler. İş münakaşaya dökülür. Derler ki; “o halde beldenin en büyük dini âmiri olan müftüye soralım” ve sorarlar. Müftü der ki; “Kardeşim vasiyet kutsaldır, yerine gelmesi gerekir ama makul bir şey olursa. Şimdi bunu kabul ettiğimizde yarın birisi de külotumu çıkarmayın der, başka biri elbiselerim üzerimde kalsın der, istekler çoğalır ve gayri Müslimler gibi cenazeler elbiseleri ile defnedilmeye başlar. Eski köye yeni adet koyamayız, dolayısıyla çıkarılması gerekir” der, fetvayı verir ve çoraplar çıkar, yıkanır adam defnedilip eve gelince, oğlu ikinci mektubu açar. Orada da diyormuş ki; “evladım gördün mü? Ben bir şeyler verdikçe sen homurdanır, cimrilik yapar, kıskanırdın. Bak o kadar servetimden bir yırtık çorap bile götüremedim. Sende götüremeyeceksin, onun için azığın fakir ve fukaranın duası olsun, yanında onlar gelir ve sana fayda verir, adam ol, cömert ol” Gerçekten ibretli bir kıssa.
Hz. Ali de: “Çocuklar eli yumuk doğar, bütün insanların hırslı olduklarına delildir. Ölürken de cenazenin kollarını yana açarlar, bir şey götüremediğini herkes görsün diye” buyurmuştur. Şair cimrilere asla minnet etmeyeceğini şu beytiyle göstermiş:
Olsa da âb-ı hayat içmem elinden nâkesin
İntiharı eylerim tercih namusumla ben
Şâir Eşref
Dipnotlar:
Cihangir: Bütün dünyayı fethetmeye soyunan kişi, Cidal: Kavga, savaş, Ağniya: Zenginler, Cem’i servet: Servet toplama.
1- Bakara Sûresi, 263.
2- En’am Sûresi, 160.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.