ÇİZGİNİN GÜCÜ VE AHENGİ
02 Aralık 2020, Çarşamba 09:11Sömürü çarkının başında bulunan güçlerin kendi menfaatlerinin zedelenmemesi için öldürme dâhil her şeyi yıkma yok etme pahasına giriştikleri zayiata, bir gün gelip kendiler ininde aynı akıbeti yaşayacakları muhakkaktır. Zulme dayanarak gücü elinde tutan zalim, elbet bir gün mazlumların ahı ile yok oluşan girdabına fırlatılacak ve aynı akıbeti kendisi de yaşayacaktır. Ebrehenin fillerini mahveden Ebabil kuşları değil miydi? Tarihin en büyük geri dönütü; ders almayanların uğradığı kötü akıbettir. Maddi güce ulaştığın; seni hoyratlık yaptırtmasın. Bir ah! her şeyi mahvetmeye yeter.Hele de mazlumun ahı ise.Nice imp.lar yıkıldı nice güçlüler toprak oldu gitti...Ey İsrail,Ey Amerika, Çin, Rusya ve daha nice zalimler topluluğu; yıkılacaksınız.!yıkılacaksınız.!yıkılacaksınız.!
Allah'ın vaadi haktır.
Bu arada Pavlov'un yerli köpekleri içeriden bağlılıklarını şurayı burayı bombalasın diye dillendirirken, kangal cinsi bir köpek kadar bile vatanlarına sadık olamadılar. Hep birilerine özenip düzen aldılar da bir türlü Türk olup mizana giremediler. Hem ekmeğimizi yediler hem ihanet ettiler. Bunların damarlarında ne dolaşır ki?
Dün hasta adam diye küçümsedikleri ülkemizin bugün hareket kabiliyetini durdurabilmek için terör destekli oyunlarını sürdüren batılılara karşı İslam birliğini hayata geçirmenin tam zamanı. Türkî cumhuriyetlerin ve Pakistan dâhil oluşacak birlik ekonomik siyasi kültürel her konuda anlaşma ile dünyada yalnız ve sahipsiz olmadığımızı da gösterecek askeri alanda da yeni bir oluşumun hayata geçirilmesine yol açacaktır kâfirlerin sultasını kırmak lazım, değilse; ezilen ve itilen hep Müslümanlar oluyor yeni bir oluşum yeniden dirilişin habercisi olur, inşallah.
Hasbelkader kendimce yaptığım bir tespit ki;
Merkeze insanın değil menfaatin alındığı sözde insan haklarını korumaya ve savunmaya yönelik çakma demokrasi uygulaması batının uydurduğu en büyük yalan ve kula kulluğu ve köleleştirmeyi resmileştiren ve geniş kitlelere de göz boyama ile hak hukuk özgürlük diye dayatılan, dünyevileşmeyi esas alan bir uygulamadır.
Bugün yaşadığımız hadiseler buna açık bir delildir. İnsana sözde huzur vadeden bir sistem sadece gücü esas alarak sömürünün peşinde koşmayı ön görür kim daha çok becerikliyse o dünyadan bu anlayışa göre taltif edilir.
Amacını gerçekleştirmek için gözüne kestirdiğin jeopolitik öneme haiz ülkeleri seç, ora halkını gönüllü bir parmak balla, kabul etmediyse zor kullanarak daha da olmadı resmen işgalle istediğin duruma getir ve başla sömürüye. Siyasi askeri ekonomik kültürel her alanda emebildiğin kadar kanını em ve içini boşalt. Herkese şirin görün ama beşikteki bebelere varıncaya kadar insanları öldürmekten çekinme.
Sonrada bunun adına uyduruk demokrasi kılıfı uydur ve en iyi idare sistemi de. İnsanları uyutmaya devam et….
1-Ülkemizin ayakta kalması değerlerimizin yaşatılmasına korunmasına ve nesillere aktarılmasına bağlıdır.(Değerlerimiz en başta inancımız, inancımıza özgü ahlaki anlayışımız milli değerlerimiz ve örf adetlerimizdir. Tarih dil kültür ve din birlikteliğimizdir)
2-Coğrafyamızın daha fazla kirlenmemesi için Türkiye kendi misyonuyla ayağa kalkmak zorundadır.
3-Kendi milli savaş sanayini kurup geliştirmesi ve dışa bağımlılığın azaltılması önceliği olmalıdır.
4-Toplumun en önemli öğesi insan ve aile olup tasarrufun bu şubelerde güçlendirilmesi ve vatan sathına yayılması önemlidir.
5-Tarihiyle barışık olan ve gerçeğin yazıldığı objektif bir tarih anlayışı yazılımı ile çocuk ve gençlerin doğru şekilde öğrenmelerine yardımcı olacak kitaplar ve diğer eserler yazılmalı okutulmalı ve düşünme muhakeme gücü üzerinde durulup ezberci anlayıştan vazgeçilmelidir.
6-Bir devletin kaderi önce kendi hasletleriyle değer atfeder. Kendini kıvamında bulamayan bir ülke uzun ömürlü olamaz. Kıvama gelmiş bir toplumu da kimse vatanından ve yuvasından edemez.
7-Felsefe ve yaklaşım tarzımız insanı yaşat ki; Devlet yaşasın olmalıdır.
8-Barışçıl ve insani yaklaşımlarla başka ülkelerle bilhassa İslam kültürüne haiz ülkeler arası sıkı diyaloglarla bir İslam birliğine dönüşecek şekilde yol haritası oluşturulmalıdır.
9-Bir ülkenin ayakta kalması iktidar ve muhalefetiyle güçlü olmasına bağlıdır. Hakkaniyete uygun işleyen bir çarkı kimseler çökertemez.
10-Başarılı olmak basiret gerektirir. Planlılık ve çalışkanlılıkla da pekiştirilir. Başkasının güdümünde uydu değil bize liderlik yakışır. Bu liderliği pekiştirecek işlevde şu zamanda: ”Hazır cenge eğer ister isen, Sulhu salah” tır. Yani sulh mu istiyorsun o zaman her an savaşa hazır olacaksın.
Bugün batılıların bile inkâr edemedikleri bir gerçek var ortada ki; ”İslam’ın yeni merkezi Türkiye’dir.”
İslam Dünyasını izleme ve çok önemli stratejik ittifakları hem yenisini oluşturma hem de sürdürme çabasındaki bir Türkiye; bölgemizde tartışmasız en büyük güç haline gelmişken insan hakları ve hukuka dayalı adalet çizgileri ile artık batılıların kuklası değil lider, modern ve söz sahibi ilkeli bir kimliğe kavuşmuş öz kaynaklarını maddi ve manevi boyutta sürdürülebilir akışkan bir yapıya büründürerek, Osmanlı misyonu sancağını omuzlamış vaziyette “bende varım” demektedir. Kalkınma; birlikte hareket kabiliyeti ve özverili çalışma ile ortak bir payda da birleşimle mümkündür. Türkiye bu aşamaya ulaşmıştır. Her ne kadar zorluklarla karşılaşsa da içerde ve dışarıda, halkın duygularıyla hareket eden bir başkan var ki; asıl başarı, asıl güç burada mevcuttur…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.