Çok Evlenme ve Osmanlı (2)
10 Mayıs 2018, Perşembe 07:59Çok tenkit ettikleri Osmanlıdaki çok evlenme, en zengin oldukları dönemlerde bile oran % 7’yi geçmemiştir.(1) Eskiden savaşlarda ve kazalarda erkek nüfus çok zayi olduğu için bu bir zaruret idi. İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya’da 7 kadına bir erkek düştüğü için, Hitler’inde çok evlenmenin zaruret haline geldiğini ve bunun yollarını araştırdığını yeni çıkan belgeler ortaya koymaktadır.(2) Kadınların erkeklerden daha fazla yaşadıkları da bugün ortaya çıkan bir gerçektir.(3)
Zina yapan insanlara İslâm’ın verdiği ceza hususunu da Avrupalılar dillerine dolamaktadırlar ama bu hususta da haksızdırlar. Avrupalılar bu husustaki tutum ve toleransları ile insanlığı öldürmekte ve nesilleri mahvetmektedir. Hamurabi Kanunlarında zinanın cezası ölümdür.(4) Cengiz Yasalarında da zinanın cezası idamdır.(5) Kendilerinden bir yazar olan La Baronne Durand De Fontmagne şöyle demiştir:“Osmanlı Ülkesinin asırlık gelenekleri ve dinî hükümleri her seviyedeki kadını koruduğu için, Türkiye’de ne iğfal edilmiş kız, ne sokakta bulunmuş çocuk, ne düello ne de intihar var.”(6)
Haremlik-selâmlık uygulamasını hazmedemiyorlardı bugün sosyal hayat onlara bunu da kabul ettiriyor ve mecbur bırakıyor: Almanya’nın Münih kentinde adı Fraueubank isminde yalnız hanım müşterilere hizmet veren ve sadece hanım elemanların çalıştığı bir banka açılmıştır.(7) Meksika hükümeti cinsel tacizlerin önüne geçebilmek için metroda kadın ve erkeklerin ayrı yarı vagonlara binmeleri kararı almıştır.(8)
Japon yetkililer; Başkent Tokyo’da 20-30 yaş arası kadınların yüzde 64’ü tren, metro ve istasyonlarda elle tacize uğradığını itiraf etmiştir.(9) Yahûdilerde de bazı yerlerde haremlik-selâmlık uygulanıyor, meselâ ağlama duvarında kadın erkek ayrı bölümlerde ağlarlar.(10)
Eş cinsel evliliklere müsâade eden, kanunlar çıkaran, her türlü cinsi isteklerde sınır tanımayan, internet, Facebook vb. iletişim vasıtalarında binlerce erotizm ve sex siteleri açan Batılılar, bizim haremi bir türlü hazmedemiyorlar ve Türk neslini devamlı bu konu ile vurup ecdadına düşman ediyorlar.
Fransa Enstitüsü azasından Funck Brentano’nun La Societe au Moyen Age ismindeki eserin 1937 Paris Baskısının 51. sayfasından açıklandığı gibi bütün Avrupa memleketlerinde köylünün tasarruf hakkı yalnız eşyaya ve hayvanlara münhasırdı ve kendisi ölünce o eşya da derebeyine intikal ederdi. Halkın derebeylerine karşı aile namusunu bile muhâfaza hakkı yoktu.
Çünkü halk düğünlerinde gelinle güvey davetlileriyle beraber beyin şatosuna gitmek mecburiyetindeydi. Davetlilerle güvey şatonun avlusunda eğlenceler ve danslarla geceyi geçirir ve gelin de beyin koynunda sabahlardı. Bu ilk gece hakkına “Yprelibation” Bey Hakkı denirdi.
Fransa’da bu kötü âdet ancak ihtilaldan sonra, 4 Ağustos 1789 gecesi Millet Meclisinin kararı ile kaldırılabilmiştir. Diğer Avrupa devletlerinde bir müddet daha devam etmiştir.(11) Bunları bugün kendileri bile saklamıyor ve filmlerini çevirip, kitaplarını yazıyorlar. Konuyu daha detaylı öğrenmek isteyenler Mell Gibson’ın meşhur Cesur Yürek Filmini seyredebilirler. Orada her şey bütün açıklığı ile anlatılmaktadır.
4 Haziran 2014 târihinde başta Milliyet Gazetesi olmak üzere bütün medya kuruluşlarında yayımlanan bir haber insanlıktan birazcık nasibi olanların tüylerini diken diken etti: İrlanda’da Tuam bölgesinde 1961 yılına kadar Rahibeler tarafından işletilen bir manastırın lağım çukurlarında 800 bebek cesedi bulundu. Bu bebekler oradaki rahibelerin veya dışarıdaki kadınlardan gayri meşru ilişkilerden doğup ta oraya bakılması için teslim edilen zavallı bebeklerin cesetleri olduğu anlaşıldı. Şansları yaver gidip açlık, gıdasızlık ve bulaşıcı hastalıklardan kurtulan çocukların da zengin ailelere para ile satıldığı tespit edildi.(12)
Şimdi bu ve benzeri bütün vahşilikler, gayri insanî ve ahlâkî uygulamalar meşru, mubah, medeni, insanî ama gücü yeten, ihtiyacı olan, statüsü müsâit olan insanların birden fazla nikahlı, aleni, her türlü dinî ve Kanûnî hakları vererek birden fazla dörde kadar evlenmesi Batılılara ve onların hayranı ve hastası olan bizdeki entellere göre dünyanın en vahşi ve barbar hareketidir!..
Dipnotlar:
1- Mustafa Armağan, “Büyük Osmanlı Projesi”, Timaş Yay. İst. 2008, s. 240.
2- Ali Ulvi Kurucu, “Hatıralar-2”, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. s. 245.
3- TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, yıl 2005, sayı 457, s. 19. Hürriyet 09. 08. 2008.
4- Osman Dilber, a. g. e. s. 29.
5- Ziya Demirel-Avni Arslan, a. g. e. s. 112.
6- La Baronne Durand De Fontmagne, a. g. e. s. 258.
7- Melih Aşık, Milliyet Gazetesi, 27. 11. 2004.
8- ATV 20 haber bülteni, 06. 07. 2001.
9- Milliyet Gazetesi, 24. 11. 2004.
10- Ferhat Koç, “Medeniyet Coğrafyamıza Seyahat”, Düşün Yay. İst. 2012, s. 340.
11- İsmail Hâmi Dânişmend,“Târihi Hakikatler”,Tercüman Gazetesi Yay.1979, c. 2, s. 601.
12- Milliyet Gazetesi, 04. 06. 2014.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.