Cömert-2
24 Nisan 2016, Pazar 11:19
Edersen bir iyilik intîzâr eyle mükâfâtaYaparsan bir fenâlık hâzır ol ‘ayn-ı mücâzâtaLihâzâ müstâkîm ol inhimâk etme huzûzâtaEğer kîsende pâren var ise sarf eyle hayrâtaŞu nushi dinlemezsen dûş olursun çok beliyyâtaSakın bir dîdeyi ağlatma handân olmak istersenDokunma hâtır-ı mûra Süleymân olmak istersen
Edersen bir iyilik mükâfatını mutlaka görürsün. Kötülük yaparsan da cezasını çekeceğini sakın unutma.
Netice itibariyle dosdoğru ol, dünyevî ve nefsanî isteklere kendini kaptırıp ahmaklık etme.
Kesende, kasanda paran varsa hayrata sarf et, seninle gidecek olan odur. Bu söylediklerime kulak vermezsen çok belâlara duçar olursun.
Mesut ve bahtiyar olmak istersen, bir gözü, yani hiç kimseyi ağlatma, üzme.
Hz. Süleyman gibi hem dünya, hem ahiret saltanatı istersen onun yaptığı gibi, karıncanın bile hatırını incitme.
Allah cömerttir, cömert olanları sever. Her türlü günahımıza, isyanımıza, inkârımıza rağmen hadde hesaba gelmeyecek kadar nimet veriyor. Çeşidiyle, rengiyle, tadıyla, kokusuyla, ismiyle, cismiyle… sayılamayacak kadar çok nimet. Allah cimri olanları sevmez. Şâir Vehbî şu beytinde buna işaret ediyor:
Buhl ile olduğu çün pek merdût
Girmedi mushafa nâm-ı Nemrût
Gerçekten Şeytanın, Firavunun, Hamanın isimleri Kur’anda vardır. Ama Nemrut’un bahil (cimri) olduğu için yoktur. Nizamiye Medreselerinin kurucusu ve Büyük Selçuklu Devletinin, Alpaslan’ın, Melikşah’ın en popüler veziri, devlet adamı Nizamül Mülk, “Siyâsetnâme” isimli eserinde şöyle der: Melekler Allah’a: “Ya Rabbi! Hâşâ sana rekabet etmeye kalkıp, ilahlık iddiasında bulunan Firavun’a neye bu kadar uzun ve huzurlu ömür verdin, sebeb-i hikmeti nedir?” diye sordular, Cenâb-ı Allah: “onun o kötü huy ve hasletleri var ama, o Cömert birisi ve binlerce insan onun sebebiyle rızık buluyor” diye cevap verdi.([1])
Eh cömert olan Firavuna bile Allah böyle in’am ve ikramda bulunursa, Cömert Müslümanlara neler vermez bir düşünelim. Cimri zenginlere bir şâir şöyle hitap ediyor:
Susuz değirmenlerin ne ile döner çarkı
Kerem etmeyen beyin fakirden nedir farkı
Hadis: “Şu adamların kâfir olarak ölmesine çok üzüldüm: İyi bir şâir olması açısından İmrül Kays, Adil olduğu için Nuşirvan, Cömert olduğu için Hatem-i Tai, amcam olması ve bana çok iyilik etmesi açısında Ebu Talib.”([2])
Rasulullah şöyle buyurdu: “Cömert Allahu Teâlâ’ya yakındır. , halka yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri Allahu Teâlâ’ya uzaktır, halktan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil fakat cömert olan kimse Allah katında abid fakat cimri kimseden daha sevimlidir.”([3])
Timur Semerkant ve Buhara’yı fethettiği günlerde ünlü İranlı Şair Hafız yeni bir gazel yazmış, Gazelin bir beytinde:
Ân Türkî-i Şîrâzî be-dest âred dil-i mârâ
Be-hâl-i hindâyeş bahşem Semerkad ü Buhârâ
“O Şirazlı Türk güzeli gönlümü elimden aldı. Onun bir tek kara benine Semerkant ve Buhara’yı bağışladım.”
Timur beyti okuyunca Hafız’ın yüksekten atışına öfkelenmiş ve hemen huzuruna getirtip sormuş:
“Hafız! Biz Semerkant ve Buhara’yı fethetmek için bunca Müslüman kanı feda ettik. Sen ise onu bir güzelin kara benine bağışlıyorsun. Bu ne cömertlik?”
Hafız ellerini yana açıp fakir ve perişan halini göstererek:
“İşte, o yüzden bu haldeyiz ya Sultanım” demiş. Bu cevap karşısında Timur’un öfkesi yatışmış ve: “Şu eli açık şaire iki kese altın verin” demiş.([4])
Çok zengin birinden Bektaşi yardım ister. Az bir para verip, suratını ekşitip, “bununla hemen meyhaneye gideceksin değil mi?” diye sorunca; “evet çünkü verdiğin para ile Hacca gidilmez ki” demiş.
Eskinin makam arabaları ma’lum Fayton denen at arabaları idi. Vezirlik makamına yeni bir paşa atanmış ama cimrimi cimri. Arabacı sık sık paşadan para ister, paşa ne yapacağını sorar, atlara arpa, saman, kepek yem… alacağım dedikçe cimri paşa hem vermez, hem de bir alay lâf saydıktan sonra bir de “lâhavle” çekermiş. Bir gün yokuş bir yere gelmişler, araba durmuş, atlar çekmiyor, paşa arkadan “ne oluyor?” diye bağırmış. Arabacı “atlar çekmiyor” demiş. Paşa sebebini sorunca da: “Paşam atlar lahavle yiye yiye, velâ guvvete oldular” diye cevap vermiş.
Dipnotlar:
1- Nizamül Mülk, “Siyasetnâme”,Kült. Ve Tur. Bak. Yay. Ank. 1982, s.164.
2- Ö. Tuğrul İnançer, “Muhabbet Peygamberi Hz. Muhammed”, Sufi Yay. İst. 2010, s.48
3- Tirmizi, Birr; 40.
4- İskender Pala, “Güldeste”, Kapı Yay. İst. 2006, s. 4; Ö. Faruk Yılmaz. Osmanlı Fıkraları,Osmanlı yay. ist. 2000 s. 22.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.