DAHA DERS ALMAYACAKMIYIZ? -1-
01 Temmuz 2015, Çarşamba 00:00(geçen haftadan devamla)düşünün şimdi; Ergenekon soruşturmalarının sürmesi,Mafya/Çete ilişkisinin derinlere uzanan kökleşmesi, Susurluk Hadisesinin çözümlenememesi, Jitem’invarlığının inkâr edilememesi,TBMM komisyonuna ifade vermeye tenezzül etmeyen paşalar,Avrupa’ya gönderilen uyuşturucunun
% 60’nın buradan gidiyor olması,MGK’nın nerdeyse bir zamanlar,Meclisinde üstündeymiş gibi halk nezdinde izlenimler oluşturması,İsrail’in PKK’yı eğitip desteklemesi ve Kuzey Irak Kürtlerine ilgisi, Çekiç Güç,Kıbrıslı Rumların İsrail’e yakınlığı,Cumhuriyeti Biz kurduk diye sahiplenenlerin (sanki halk bir şey yapmamış gibi,onu göz ardı ederek) halk üzerinde veya önemli görevlerde bulunanlar nezdinde yaptıkları fişlemeler ve Jakoben yaklaşımlar,Yargının siyasi kararlar verdiği söylemleri, AYM’nin 6 üyesinin alacağı bir kararın 70 milyonun ( o zamanki nüfusumuz) aldığı karardan önde olması,367 tartışmaları ve onursalların yaptığı yorumların teamüllere aykırıolarak halkı bilgilendirme ve yönlendirme şeklinde görülmesi ki; en başta verdiğim tercüman örneğinde olduğu gibi kafaları karıştırması,1960 İhtilali ile getirilen Tabii Senatörlük ihdasları,1980 de ise, Anayasa’ya Geçici 15.madde koydurarak yaptıklarından sorgulanamayacaklarını garantiye almaları, Bürokrasinin Medyayı da kullanarak aşırı güç kazanması, Buluttan nem kapılarak ve durumdan vazife çıkarılarak Yargı’ya verilen brifingler, Fırlatılan Anayasa kitapçığı ve tavan yapan borsa,Başbakanlara yapılan hakaretamiz ifadeler, Haddini bildirin sözleri, Şortla ziyaret edilen Genelkurmay Başkanlığı, Sincan Tankları, 28 şubat Post-Modern ifadeleri ve 28 şubat kararlarının bin yıl süreceğinin bildirilmesi, e-muhtıralar, İsrail- PKK-İşbirliği ve şüphe uyandıran karakol baskınları ve Heronlarhakkında basında yer alan bilgiler, Şehit düşen askerlerimiz ve sönen Ocaklar, Polisve Askerimize sıkılan kahpece kurşunlar, Kur’an kursları ile ilgili alınan kararlar, İmam- hatip Liseleri ile ilgili Meslek Liselerine yönelik düzenlemeler, M.Aksoy, ÇetinEmeç, İpekçi, B.Üçok, Uğur Mumcu,Ahmet Taner Kışlalı gibi bu ülkenin seçkinlerine yönelik ve aydınlatılamayan suikastlar, faili meçhul cinayetler ve -MOSSAD’ın ülkedeki etkinlikleri, Apo’nun idam edilememesi, EşrefBitlis suikastı, Üniversitelerde uygulanan Başörtüsü yasaklamaları, Üniversitelerin İlim üretmek yerine siyasi kadrolaşma yerine dönmeleri ve basının konu etmesi, beşbin kişiyi mhp’ limi alacaktım beyanları, Hadi Merve’yi geçelim de Nesrin Hanıma yaşatılan sıkıntı ve döktürülen gözyaşları, BirBilen’inKur’an’ın muhkem ayetleri hakkındaki sözleri, Atılan ağır sanayi temelleri ve bir süre sonra kaderine terk edilmesi, Cüneyt Arcayürek’in Uğur Mumcu’nun “Apo-MİT ilişkisi bağlantıları üzerinde çalışıyordu”sözleri veMumcu’nun bir suikastakurban gitmesi,Güldal Mumcu’nun Mehmet Ağar Emniyet Müdürü sıfatında iken yaptığıkonuşmaları, mütedeyyin insanların hala potansiyel suçlu imiş gibi görülüyor olmaları, irtica hortladıbeyanları, Laiklikle ilgili alakası olmayan konuşmalar vs. bütün bu olan biten gelişmeler basın yayın organları nezdinde paylaşılan ve halada tartışılması süren hususların bazıları… Hatta bunlar belki de Aysberg ’in görünenyüzü. Kim bilir köprünün altından daha ne türlü kirli sular akıyordur, Allahbilir…
Köşe başlarını tutalım, kontrol bizde olsun, halkta kimmiş, Bu Ülke bizim gibi ifade edilmeye çalışılan söylemler, seçkinlerin çocuklarının evlerine yakın yerlerde askerlik vazifesi yapmaları, dinmeyengözyaşları, taş atan çocuklar, kandırılaninsanlar, dağa çıkmaya zorlananlar, fakir fukara edebiyatları, sandığıboykot vehalkımızı sokağa dökmeçabaları, velhasıl, sürekli insanımız üzerinde oynatılan karanlık oyunlar, bitmek tükenmek bilmeyen hile ve desiseler, sanki kurtuluşsavaşının geldiğimiz nokta da bize yaşatılmaya çalışılan değişikversiyonundan ibaret manzaraları… Gibigörülüyor… İnsanlarımızın maalesef içine düştüğü ve yanılgılarının oluşmasına sebep olduğu ve aslında hassasiyet okunulması gereken bir konuya izninizle açıklık getirmek istiyorum.
Birincisi halkımızın inançları ile ilgili yapılan haksız ithamlar. Evet, bu ülke insanının kahir ekserisinin dini hanesinde İslam yazılı. Fakat her fırsatta toplumun inanç değerlerine saldırılar yapılıp onun sindirilmesine ve pısırık etliye sütlüye karışmayan bir tip model oluşturulmasına basın-yayın yoluyla da bunun desteklenmesine önem verilir. Dini argümanlara kayıtsız kalıp kula kulluğu tercih edenlerin ve nefsini ön planda tutanların düştüğü en büyük yanılgı bu değil mi? Cemil Meriç bir tespitinde der ki;“ Bir topluma yapılabilecek en büyük kötülük, onu dininde uzaklaştırma çabalarıdır”…Şimdi bir toplum dini değerlerinden uzak kalırsa bu kime hizmet olur? Sovyet zulmünü yaşayan Türki Cumhuriyetleri bizlere şu an ki halleriyle birer örnek teşkil etmezler mi? Ya Doğu Türkistan da yaşananlar, bizlere hiçbir acı sızı vermiyor mu? Öyleyse neden insanların inançlarına bu kadar saldırılarda bulunuluyor?Anlamaktazorlanıyorum. İkincisiise; Vatan elden gidiyor sözleri… Tarihin hiçbir döneminde Türklerdeki kadar vatan sevgisini bilen koruyan gözeten ve canını ortaya koyan başka kimler var? Söz konusu vatan olunca gerisi teferruattır bilinmez mi? Kardak için bile savaşı göze aldığımız bilinmez mi? Kıbrıs unutuldu mu? Mete Han’ın Tunguzlar için söylediği söz bugün için de geçerli, bilinmez mi? Aynı şeyi Vahdettin için de dediler de, bereket Rahmetli Ecevit bunun böyle olmadığını ömrünün son senelerinde dile getirmişti? Vatanı bölmeye ve parçalamaya kimsenin gücü yetmez… Bu vatan kolay kazanılmadı… Üç-beş pasaklıya da teslim edilmez. Ancak yabancılara mülk satışı konusunda, milletimizin bilgilendirilmesinden yanayım… Bu da böyle biline.Öyleyse BUÜLKE KİMİN’İN CEVABI;
Bu Ülke; Kimsenin babasının malı değildir… Hepimizindir.
Bu Ülke; Yüreği Çanakkale Ruhuyla hareket edenlerindir.
Bu Ülke; Ölüme koşarak gidenlerindir.
Bu Ülke; Ölümü öldürenlerindir.
Bu Ülke; Türkiye Sevdalılarınındır…
Ancak bildiğim bir şey var ki, bu Ülke’ de bir zamanlar Alman ve İtalyan diktasını aratmayan uygulamalara şahit olunulmuştur.
Artık bu toplumda da, tıpkıHz. Ömer örneğinde olduğu gibi, elindeki kılıcı gösterip seni bununla doğrulturuz diyebilen bilinçlenmiş bir kitlenin bulunduğunu ve günümüzde modern anlamda sandıkla gelenin, sandıklagideceğini herkes anlamıştır. Bu vesileyle çözülmeden birlik içerisin de, bir ağaç gibi özgür ve bir orman gibi kardeşçe sine yaşamanın kıymetini bilmeliyiz. Bizim insanımız her şeyin en güzeline layıktır. Kim istemez Ülke refah, bollukiçerisinde, Kanunlar, yasalar, Anayasa, insana huzurveriyor, kardeşliğiöngörüyor, millî gelir artmış, fabrika yapan fabrikalar kurulmuş, eğitim kültür düzeyi artmış, uzayçalışmaları, teknolojisigelişmiş, insanlığın hizmetinde bir Türkiye, nedenolmasın?
Bu meyan da bilhassa 12 Eylül, tarihi bir muhasebe olup durduğumuz ve geldiğimiz noktanın kurucu mekanizmasıdır.Halkımıza biçilen ve reva görülen elbisenin tarihin aynası önünde yeniden prova edilmesi, dar mı, uzun mu, kısamı gibi kavram ve yaşantılara bakarak kısaca geleceğimize yön çizilmesi ve makas ile iğne ipliğin birbirine uyumlu hale getirilmesi fırsatıdır. Milletimizinsağduyusu, akıl ve iradesi hissiyatının önüne geçecektir.Bu ne Erkan Yolaç’ın yaptığı evet/hayır yarışmasıdır.Ne de Fenerbahçe/Galatasaray Futbol takımları maç sonucu tahminidir. Spor toto değildir. Çocukların kendi aralarında yaptığı idrar yarıştırma müsabakası da değildir. Bugeleceğimizin, Ülkemizin daha sağlam temellere oturtulmasının normalleşmesinin, özgürlüklerin, bölücülere fırsat verilmemesinin, Ülke bütünlüğünün korunmasının ve en önemlisi demokrasinin, millet iradesinin hükmü olmasının karar aşamasıdır. Bizim yapmamız gereken insanımıza görev ve sorumluluklarını az da olsa münasip bir lisanla anlatabilmektir. Elbette en iyi kararı kendi vicdanimuhasebesi verecektir. Kimse yanlış anlamasın, Ülkehepimizin, gelecek hepimizin, Acısıylatatlısıyla Türk’üyleKürt’üyle, Laz’ı, Çerkez’i neye karar verilirse verilsin herkes saygı göstere bilmeli, kararı içine sindirmelidir… Ama her şey demokratik kurallar çerçevesinde olmalıdır. Bizim görevimiz sizlerle bazı şeyleri bu köşede konuşabilmek ve bilinçli kılmaktır… Cemil Meriç der ki; İnsan mukaddesi olandır. Aydını aydın yapan uyanık bir şuur, tetik de bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs… Karanlıkları devirmek ve aydınlık bir çağın kapılarını açmak için en mükemmel silah, kalem. Sözle yazıyla kazanılmayacak savaş yok. Demokrasiden önce halkın terbiyesi önemli. Kalem sahiplerine düşen ilk vazife, telaşetmemek, öfkelenmemek, kin kışkırtıcısı olmamak, Halkıokumaya, düşünmeye, sevmeyealıştırmak. Kalemle yapılan fetihler tarihe malolur. Diyor. Bizim de yaptığımız işte bundan ibarettir.Sizlerle sanal âlemde de olsa dertleşmek. Gayrisi sizlere kalmıştır. En güzel ve en doğru karar sizlerin vereceği karardır.Yarın Huzuru İlahide hesabını vereceğimiz karar…
Hatırla EyŞehir!
Hatırla Ey Tarih!
Hatırla Ey İnsanlık!
Hatırla!... Habil ve Kabil’den bu yana yeryüzündehatırlanacak o kadar çok şey varki… Eğerhafızan sağlamsa…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.