DEĞERLİ GENÇLER-2
21 Mayıs 2015, Perşembe 00:00Siz: Topkapı’dan Sancak-ı Şerifi kaptığı gibi, mehterin o insan ruhunu coşturan, ölüme tereddütsüz koşturan, insanı lâhûtî âlemlerde dolaştıran, Asakir-i Osmanî’yi zaferlere ulaştıran nameleriyle uğurlanıp, Mericin buz gibi suyuyla arındıktan sonra, Selimiye’de Halık-ı Zülcelali ile konuşup ahitleşen, bu ahitlerinden asla dönmedikleri için de:
Uğruna can feda nazlı vatanın
Sonunu Hak bilir bize çatanın
Eşkıyayım diye dağda yatanın
Alnına kurşunu sıkanlardanız
diyerek dev gibi orduları yenip, Tuna’da atlarını sulayıp, Estergon’da abideleşen Muratların, Fatihlerin, Yavuzların Kanunilerin torunlarısınız.
Siz: Moskova önlerinden Yemen sahillerine, viyana kapılarından Hint adalarına kadar büyük bir imparatorluğa, yani yedi iklim dört kıtaya asırlarca hükmeden ve şaire:
Bir zamanlar bizde bir milletmişiz hem ne millet
Gelmişiz dünyaya öğretmişiz medeniyet
Kapkaranlıkken bütün âfâkı insaniyetin
Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin
Donanma ordu yürürken muzafferen ileri
Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri
dedirten Mevlana’ların, Yunus’ların Hacı Bayram-ı Veli’lerin, Emir Sultan’ların, Taptuk Emre’lerin manevi potasında erimiş, iman ve ihlas abidesi haline gelmiş: "Osmanlıyız, imanlıyız, pek şanlıyız" diyenlerin evlâtlarısınız.
Siz: Bizi erkekçe, mertçe savaş meydanlarında yenemeyeceklerini anlayan kalleş batılıların taktik değiştirerek, bizi dinimizden, imanımızdan, Allah ve Resûlünden, gelenek ve göreneklerimizden velhâsıl bizi savaş meydanlarında yenilmez hâle getiren her türlü manevî ve bediî zevklerimizden uzaklaştırmaları neticesi yozlaştı, çürüdü, tükendi, öldü zannettikleri ve üstümüze canavarlar gibi saldırdıkları zamanlarda:
Kur'an ayakaltında sürünsün mü İlâhî
Âyâtıyın üstünde yürünsün mü İlâhî
Haç Kâbe’nin alnında görünsün mü İlâhî
Silinip gitsin mi nihâyet koskoca bir din
Çektirme bu kadar zilleti ya Râb âmin
feryatlarına topyekun cevap verip ölümüzün bile onlara yeteceğini, Maraş’ta, Antep’te, Erzurum’da, Çanakkale’de ve Sakarya’da gösteren, çeyrek tonluk bombayı "Ya Allah" nidasıyla namluya süren Seyit Çavuşların, Yahya Çavuşların, Salih Onbaşıların, Sütçü İmamların evlâtlarısınız.
Kendini hor görmeyesin. Azmin ve iraden zaafa uğramasın. Bak şairimizde böyle vasiyet ediyor:
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini
Göster kabaran sular nasıl yıkar bendini
Çocuk görme, hor görme delikanlım kendini
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın
Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın
Siz: Peygamberimizin "Sevgililerim" dediği gençlersiniz.
Siz: Dünyanın cirk ve cifesinin içinde kıymet ve safiyetini muhafaza eden gençlersiniz.
Siz: Kara kömürler içinde milyarda bir bulunan elmaslar gibisiniz.
Siz: Bataklıkta bitebilen güller misalisiniz.
Siz: Emsallerinizin,
İç bâde güzel sev, var ise akl-ı şuurun
Dünya var imiş yok imiş ne umurun
felsefesiyle helâk oldukları bir günde: "Hayyealel Felâh" davetine uyup Allah’ın huzuruna gelebilen bir nesilsiniz.
Senin kıymetini ben hakkıyla takdir edemem. Sana Peygamberimden müjde vererek sözlerimi bitireyim: “Kimsenin kimseye fayda vermediği kıyametin en dehşetli gününde Allah İmanlı gençliği Arşının gölgesinde gölgelendirecek”([1])
Allah’ın sıhhati, saadeti ve selâmeti sizlerin üzerine olsun. Kıymetli gençlerimiz.
Dipnot:
1- Buhârî, Ezân 36, Zekât 16, Müslim 91(1031), Muvatta 14’952), Tirmizî Züld 53(2392).
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.