DELİ BEKİR’İN YAKASI
05 Kasım 2021, Cuma 08:00Ağır ağır çıkmak gerekiyor merdivenlerden.
Çıkılıyor mu?
Çıktığımız söylenemez.
Adımları bir hayli hızlı atıyor, bir çoğumuz.
Kimi insanlar, kimi yeni yetme iş adamları, şirket ve kooperatif yöneticileri de çok hırslı oluyor bu arada.
Akıl ve mantık hırsın önünde değil, arkasından gidebiliyor ancak.
Oysa ağır ağır çıkmak gerekiyor merdivenlerden.
Acele etmemek gerekiyor.
Bazen de ağırdan almak, ağırdan alırken etrafa bakmak ve gözlemlemek gerekiyor.
“Elin taşı, elin kuşu” anlayışıyla bakmamak gerekiyor, olaylara.
Gaza ise hiç gelmemek gerekiyor.
Siyaset, ticaret, iş kurma, iş yapma, yönetme, özel hayat.. Her ne eylem varsa hayatta acele etmemek gerekiyor aslında.
“Acele eden, ecele gider.”
“Acele işe şeytan karışır” sözleri, dikkate alınması gereken sözler.
Az da olsa kulak vermek gerekir, muhtemel acı ve zorluklara karşı önlem ve uyarı niteliği taşıyan bu sözlere.
Başlanılacak ve yapılacak olan o iş her neyse..
Bilgi olmalı.
Öngörü olmalı.
Plan/program olmalı.
Harmanlanmış fikirler olmalı. Şimdilerde buna” ortak akıl” diyorlar, ama yok böyle bir şey.
Olması ve uyulmasa ne kadar zor olsa da, hayatta lazım aslında her insana bunlar.
En fazla da kamu adına iş yapanlar öngörülü davranmalı.
Çok ortaklı şirket, kooperatif ve holding yöneticileri öngörülü olmalı ve sorumlu davranmalı.
İnsanın yanlışı, hatası, zararı her neyse kendisine olur.
Lakin kamu adına iş görenlerin, çok ortaklı şirket, kooperatif ve holding yönetenlerin yanlış tercih ve yatırımlarının zararı herkese olur.
Mesela; en başta hak sahibi insanlara olur.
Şehirlere.
Ülkeye.
Ekonomiye.
Bu yüzden bozulan ve değer kaybeden, değerlere olur.
Bu alanda bu şehirde ilk ekstrem örnek. “İslami Holdingler” oldu.
Sonra bunlar kadar dramatik olmasa da, başka örnekler de görüldü.
Yüz binin üzerinde hak sahibi olan o holdingler nerde?
Ne mi oldu?
Uçtu, uçtu kuş oldu.
Ağır ağır çıkamadılar merdivenlerden.
Hırsları, aklı ve mantığı yerin dibine gömdü.
E, yüzlerce milyon mark, dolar, altın, menkul ve gayrimenkul sermayede kendilerinin alın teri olmadığı için, buharlaştı..
Şehirlere, kazalara, kasabalara bir çoğu kesinlikle rantabl ve yarını olmayan tesisler kuruldu ve işletmeler açıldı.
Bu işlerden maksadın daha çok para akışını sağlamak olduğu söylenilirdi o aralar, halk arasında.
Ayrıca siyasi bir tercih ve yatırım olduğu da söylenirdi, halk arasında.
O ya da bu.
Bize kalırsa ağır ağır çıkamadılar merdivenlerden.
Akıllı olamadılar, akıllı adamlarla da çalışmadılar.
Sorumlu ve veballi ise hiç olamadılar.
Esnaf ve ticaret geleneği olanlar, eldeki sermayeleri analarının ak sütü gibi kendilerinin olanlar, uçarak ve kaçarak çıkmaz pek merdivenlerden. Acele etmezler. Düşünürler, danışırlar. Yakına ve uzağa bakarlar. Ülkeye, dünyaya bakarlar. Hayatta, “Öngörüdür, teennidir” bu davranışın adı.
Lakin, “Felek sırtından kelek kesenler” pek düşünmez bunu. Hele bir de siyasi hesap varsa, düşünülmez bunlar. Bir milletvekili olabilmek adına, ne güneşler karanlık bulutların altında bırakılır. Sonra da oturulup başarı hikayesi yazılır buna.
Onlarca yıldır v her zaman böyle olmadı mı?
Yırtılan Karamanlı “Deli Bekir’in yakası” nasıl olsa.
Bu şehirde de, ülkede de çoktur bunun örneği.
Yanılmalar, yanlışlar, yıkılmalar, kayıplar onlarca yıldır da değiştiremedi bu hazin durumu.
Hak sahiplerinin sözünün geçmediği yerlerde, yerel çevre ve söz söyleme ehliyetine sahip kişi ve kurumlar etkili bir şekilde devreye girmiş olsalardı, gene de yapılır mıydı o yanlışlar?
Muhtemelen “olmazdı” denilemez ama bu kadar olmazdı, en azından.
Fakat oralı olunmadı fazlaca.
Oralı olanlar ise daha çok umanlar ve yanaşanlardı.
“Bize de düşer” diye, düşünenlerdi.
Her türlü kayıplar yaşandı bu sebepten.
Sahi bu kadar dağılmanın, dağıtmanın, açılıp, saçılmanın sebebi neydi?
Zarar=Ziyan=Değerler kaybı..
Deli Bekir’in yakası.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.