Din Nedir?(2)
18 Mart 2019, Pazartesi 08:51Batı medeniyetinin menşei ve membaı kabul edilen Helen(Yunan) kültüründeki ve Mısır Medeniyetindeki tanrı anlayışı çok gülünçtür. Yarı tanrı, yarı insan, yarı hayvan, bazen gökyüzüne çıkan, bazen yeryüzünde gezen, evlenen, evlât sahibi olan, mal-mülk için kavga eden, birbirleriyle devamlı mücadele halinde olan, basit şeylere tenezzül eden... Varlıklar olarak telâkki edilmiştir. Bu durum günümüzde sık sık filmlere konu olmaktadır.
Hıristiyanlık, çok tanrıcı bu Yunan ve Mısır dinlerinin yaygın olduğu bölgelerde yani Romalıların içinde yayılmıştır. Bu inanç sistemlerinin etkisinde kalmış ve Ekanim-i Selâse (üçlü sistem) yani baba, oğul, ruhül kuds gibi gülünç fikirleri, teslis akidesini benimsemiştir. Kutsal kitap hususunda da vahdeti yakalayamamış ve Hıristiyanlar arasında yazılıp yayılan binlerce İncili, İznik’te toplanan Konsül, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna isimli kişilerin yazdığı ve aynı adla meşhur olan İncilleri kabul etmiş ve ancak dörde indirebilmiştir.
Hz. Muhammed’de putperest (çok tanrılı) bir cemiyete gönderilmiştir ama, o vahdet hususunda katiyen taviz vermemiş, kendi davasını kendi yürütmüş ve Havariler gibi bu hususta asla taviz vermemiş ve tevhidi ikame etmiştir.
Yüce Allah’ın elçi olarak gönderdiği Peygamberler de, insanüstü varlıklar değildir. Halkın arasından seçilmişlerdir. Çok mütevazıdırlar. Her zaman kendilerinin bir kul olduğunu itiraf etmişler, kendilerinin farklı olduklarını söylemedikleri gibi, söyleyenleri de ikaz etmişler(1) ve her zaman Allah’ın kulu olduklarını beyan buyurmuşlardır. Gaibi Allah bildirmezse bilemeyeceklerini, ancak O’nun istediği zamanda ve zeminde yine O’nun izni ve keremi ile zaman zaman mucizeler gösterebileceklerini söylemişlerdir.(2) Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Andolsun ki ben Allah’ın bana bildirdiğinden başkasını bilemem”(3),Cenâb-ı Allah da şöyle telkinde bulunmuştur: “(Resûlüm) Ben de sizin gibi bir insanım, ancak bana vahyediliyor (de).”(4)
Peygamberler de beşer içinden seçilen normal insanlardır ama, yapacakları kutsal görev ve onun önemine binâen Cenâb-ı Allah onları bazı yüksek sıfatlar ve müstesna yetkilerle desteklemiştir. İnsanlara gönderilen Peygamberlerin ilki Hz. Âdem(5) sonuncusu da Hz. Muhammed’dir.(6) Kur’an-ı Kerim’de isimleri anılıp kıssaları anlatılan Peygamberler:
1-Âdem, 2-İdris, 3-Nuh, 4-Hûd, 5-Sâlih, 6-Lût, 7-İbrâhim, 8-İsmâil, 9-İshak, 10-Yâkub, 11-Yûsuf, 12-Şuayb, 13-Hârun, 14-Mûsa, 15-Dâvud, 16-Süleyman, 17-Eyyûb, 18-Zülkifl, 19-Yûnus, 20-İlyas, 21-Elyesa, 22-Zekeriyya, 23-Yahya, 24-İsâ, 25-Muhammed aleyhisselâmlar (Salât ve selâm hepsinin üzerine olsun).
Kur’an-ı Kerim’de isimleri geçmesine rağmen; Üzeyr, Lokman, Zülkarneyn gibi bazılarının Peygamber mi, Veli mi, oldukları hususunda âlimler görüş birliği içinde değildirler.(7) Cenâb-ı Allah hiçbir ümmeti Peygambersiz bırakmadığını beyan eder.(8) Dolayısıyla Peygamberlerin tamamı bunlar değildir. Kur’an’da ismi geçmeyen daha binlerce Peygamberin olduğunu, hatta bu sayının yüz binlere vardığını Peygamber Efendimiz bildirmiştir.(9)
İslâm’dan önceki dönemlerde, İnsanların ekserisinin bilgisiz olması, iletişim vasıtalarının yok denecek kadar az olması, tabiat olaylarının sebebinin bilinmemesi, meydana gelen bütün olayları cin, peri, şeytan vb. üstün güçlere dayandırmaları gibi sebepler yüzünden dinler kısa zamanda yozlaşmış ve devamlı ya yeni şeriat getiren peygamberler veya öncekilerin şeriatına uyan ve onu güçlendiren nebiler gelmiş ve her gelen de cemiyette Allah’ın emirlerini ve kendilerinin görevli olduklarını kabul ettirebilmek için büyük mücadeleler vermişler, çileler çekmişler ve birçoğu da şehit edilmişlerdir. 40 tane peygamberin Yahudiler tarafından işkence ile öldürüldüğünü Peygamber Efendimiz haber vermektedir. Yine Efendimiz: “Belaların en şiddetlisinin peygamberler üzerine geldiğini”(10) zikreder. Peygamberlerin, özellikle de Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in hayatı tetkik edilirse, bu sözün ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılır.
Hz. İsa davası uğrunda Yahudi milletinden ne büyük tepki gördü ve 3 seneye bile varmayan kısa bir görevden sonra tebdil-i dünya etmiş ise, Hz. Muhammed o tepki ve zorlukları hem Yahudilerden ve maalesef hem de Hıristiyanlardan görmüştür.
Dipnotlar:
1- Kehf Sûresi, 110; Fussılet Sûresi, 6.
2- Cin Sûresi, 26-27.
3- Buhârî, megâzi 12.
4- Kehf Sûresi, 110.
5- İbni Sa’d, “Tabakât”, c.1,s. 2; Ahmet b. Hanbel, “Müsned”, c. 5, s. 178.
6- Ahzâb Sûresi, 40.
7- M. Asım Köksal, “Peygamberler Tarihi”, T.D.V.Yay. Ankara, 1990, s.11.
8- En’am Sûresi, 131; Yûnus Sûresi, 47.
9- Ahmed b. Hanbel, “Müsned”, c. 5, s. 266; Taberî, “Tarih”, c. 1, s. 75.
10- İbrahim Canan, “Hadis Ansiklopedisi”, Akçağ Yay. c. 17, s. 559.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.