Doğaya olan borcumuz!
07 Kasım 2024, Perşembe 00:06Küresel ısınma hakkında konuşurken bazen bu büyük konuların hep "başka bir dünya"ya ait olduğunu sanıyoruz. Evet, belki felaket senaryoları kulağa ürkütücü geliyor ama gerçekte, gündelik hayatımızda hepimizin bir parçası olduğu bu sorunun sonuçlarını artık her yerde hissediyoruz.
Eskiden dört mevsimi yaşardık; baharlar renkli çiçeklerle gelir, yazlar sıcak ama dayanılır olurdu. Şimdi ise yazlar kavuruyor, kışlar ise ya tam gelmiyor ya da bir anda bastırıyor. Bu değişimi anlamamak mümkün değil. Mesela, geçen yaz Konya’da termometrelerin 40 derecenin üstüne çıktığını hatırlıyorum. Eskiden bu denli yüksek sıcaklıkları görmek nadirdi. Şimdi ne serin bir rüzgar kaldı ne de eski yağmurlar...
Küresel ısınma bize aslında hepimizin bu dünyaya verdiğimiz zararın bir sonucu olduğunu hatırlatıyor. Sanayi devrimi ile başlayan süreç, fosil yakıtların sınırsızca tüketilmesi, sürekli artan enerji ihtiyacı ve doğaya duyarsız kentleşme... Bunların hepsi bu felaketin birer parçası. Ama biz sıradan insanlar olarak ne yapabiliriz diye düşünüyorum. Her şey büyük şirketlerin, dev fabrikaların, sanayilerin elinde mi? Yoksa kendi küçük adımlarımızla bir fark yaratabilir miyiz?
İlk adım, farkındalıkla başlıyor sanırım. Elektriği daha bilinçli kullanmak, geri dönüşüme önem vermek, toplu taşıma kullanmak gibi basit ama etkili çözümlerle başlasak bile, en azından doğaya biraz olsun borcumuzu ödemiş oluruz. Öyle ya, belki bir dünya daha yok ama dünyanın bizi taşıyacak gücü de sonsuz değil. Artık sıradan insanların bile bu mücadelede rol almasının zamanı geldi. Dünyayı kurtarmak elimizde değil belki ama zarar vermemek, geleceği korumak hala mümkün.
Bir gün çocuklarımıza güzel bir dünya bırakmayı umuyorsak, bu sorumluluğu hissetmek zorundayız. Bu sadece bir yazı, bir öneri değil; kendimize ve doğaya olan borcumuz.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.