Doğruluk, Dünyada Şeref Ahirette Saadettir
18 Aralık 2017, Pazartesi 07:36Doğruluk, sağlıklı toplum yapısının ve insan onurunun en önemli özelliklerinden olup, dünyada şeref, ahirette saadettir. Selâmete vesiledir. Çünkü, Allah’a inanmış bir Müslüman kalbiyle, sözüyle, işiyle velhasıl her yönüyle doğru olacaktır ve olmalıdır.
Şüphesiz doğru insan olmak için gayret eden güzel insanlar, izzet, şeref, fazilet, iffet, haysiyet ve vakar sahibidirler. Din ve dünya işlerinin tamamında doğru olmak ise, İslâm'a bağlı kalmakla mümkün olacaktır.
Doğru ve dürüst kişiler arasında sevgi, saygı, kardeşlik, dostluk, esirgeme ve bağışlama bağları çok kuvvetlidir. Bunun için yüce dinimiz İslam, insanlara inançta, sözde ve işte doğruluk ve dürüstlüğü emreder. Binaenaleyh, düşünce, söz ve davranışlarda hak ölçüsünü aşmamaya, söylenen söze yalan, yapılan işe de hile karıştırmamaya doğruluk denir.
Lâkin Müslüman, başkalarının hakkına tecavüz edemez. Yalan söyleyemez, yalan yere yemin edemez, yalan şahitliği hiç yapamaz. Hiç bir işine hile karıştırmadığı gibi, hele hele millet malına her ne şekilde olursa olsun asla göz dikemez. Doğruluk ve istikamet üzere olmak içi gayret sarfeder.
Bir gün Hz Peygamber (s.a.v.)’e bir adam gelerek: “Ya Rasülallah! Ben Müslüman olmak istiyorum. Fakat İslâm’ın yasakladığı birçok kötü huylarım var, bunlardan vazgeçemiyorum.” dedi. Hz Peygamber (s.a.v.): “Benim hatırım için yalanı bırak, bundan sonra yalan söyleme.” buyurdu. Adam bu teklifi memnuniyetle kabul etti. İslâm’ı kabul ederek, imanla şereflendi.
İçki, kumar, zina vb. kötülüklere alışkın olan adam düşündü: “Ben şimdi yalanı bıraktım. Neye mâl olursa olsun yalan söylemeyeceğim. Şimdi içki içip, kumar oynayıp, zina yapsam, yarın Hz Peygamber (s.a.v.), bana sorsa ne cevap vereceğim? Yalan söylemeyeceğime göre evet demeye utanmaz mıyım?” Adam bu şekilde düşünerek bütün kötü huylarından vazgeçti.
Görüldüğü gibi doğruluk insanı selâmete ulaştırır. Bunun için Hz Peygamber(s.a.v.) şöyle buyurur: “Gerçek mümin yalan söylemez.”
Abdullah b. Amr (r.a.) anlatıyor: Peygamberimiz(s.a.v.), evimizde bulunduğu bir günde annem beni yatıştırmak için: “Yavrum gel sana bir şey vereceğim” diyerek beni çağırdı. Peygamberimiz (s.a.v.) anneme: “Çocuğa ne vermek istedin?” diye sordu. Annem: “Hurma vermek istedim.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz(s.a.v.): “Eğer bir şey vermeseydin de çocuğu aldatmış olsaydın sana bir günah yazılırdı.” uyarısında bulundu.
Dürüstlük büyük fazilettir. Kişinin çevresine güven vermesini sağlayan önemli bir niteliktir.
Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri'ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri'nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla:
- Hasan Basri'yi (r.a.) gördün mü? diye sordular.
O gayet sakin:
- Evet, dedi.
- Nerede?
- İşte şu kulübemde...
Adamlar kulübeye daldı, fakat bir türlü Hasan Basri Hazretleri'ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip:
- Ya şeyh, niçin yalan söylüyorsun? dediler.
- Ben yalan söylemedim, dedi. Siz göremedinizse, benim suçum ne?
Tekrar girdi, aradı, fakat bulamadılar. Onlar gidince, Hasan Basri Hazretleri:
- Ey Habib! Biliyorum ki Rabb'im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin, hocalık hakkı yok mudur? dedi.
Hazreti Habib mahcub bir şekilde:
- Ey Üstadım! Sizi bulamamaları benim hürmetime değil, doğru söylediğimizdendir. Çünkü bilirsiniz ki, Doğruların yardımcısı Allah'tır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de beni de götürürlerdi, dedi.
Sonuç olarak doğruluk, İslâm'ın vazgeçilmez kaidelerinden, müminlerin de en bariz özelliklerinden biridir. Doğruluk insanı nurlandırır ve ahirete imanla göçmesine vesile olur.
Doğruluk insanı cennete götürür. Doğruluk, Allah’ın ve Peygamberi(s.a.v.)’in sevgisine mazhar kılar. Doğru müminler, dünyada güzel ahlaklı, sevilen ve sayılan bir şahsiyet olarak yaşar.
Allah'ım! Sensin bizim Rabbimiz, Senden bizi doğru istikâmetle rızıklandırmanı isteriz!
Gönülden Muhabbetlerimle
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.