Dr.Frankenstein ve Haçlılar (1)
19 Ağustos 2020, Çarşamba 09:01İsrail 15.02.2009 günü bombaladığı diğer yerlerin yanında Reuters ajansının Kudüs’teki merkez binasından Gazze’deki yerlerini öğrenmiş ve arkasından, medya gurubunun kaldığı el-Şuruk otelini vurmuştur.
Yine içinde 500 den fazla yaralının bulunduğu Gazze hastanesini de vurdu. Aynı gün, hem de BM başkanı Ban Ki-Moon Kudüs’te İsrail yetkilileri ile görüşme yaptığı sıralarda, Gazze'deki BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Kurumu'nun (UNRWA) merkez binasını 3 fosfor bombası ile vurmuştur.(1) BM Gazze'deki tüm çalışmalarını askıya almıştır.(2) Yani İsrail dünya ile resmen dalga geçiyor. Tınmıyor, takmıyor ve ben istediğimi yaparım, kimse de bana bir şey yapamaz imajı vermek istiyor. Bugün de maalesef böyle oluyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Gazze'ye girebilmek için pasaport kontrolünde bekletildi.
Başbakan Erdoğan da konuşmalarında birçok kez Filistin topraklarına gittiği sırada, İsrail tarafından kontrol noktasında yarım saat boyunca bekletildiğini açıklamıştı.(3)
Geçmişte İsrail Savunma Bakanı Eprahim Sneh, bu soykırım karşısında çok cılızda olsa yapılan stemlere şöyle cevap vermiştir: "Biz bu topraklarda oyunu kendi kurallarımızla oynuyoruz. Kimse cezalandırmadan muaf tutulamaz" demiştir.(4)
Bir atasözü var: “Sahibinin hatırına köpeğe taş atılmaz” diye. Ama köpek sahibini parçalarsa ne olacak? Tıpkı Felsefe anarşizminin başlangıcı olan Frankenstein (Frankeştayn), hayal mahsulü canavarda olduğu gibi.
Romanın kahramanı Dr.Frankenstein hastalıklara son verebilmek için insanı yeniden yaratmayı, böylelikle de ölümsüzlüğe ulaşmayı istemektedir. Deneyleri sonucunda Frankenstein diye bildiğimiz ucubeyi yaratır ama ondan memnun kalmaz ve kaçar. Kaçar ama onun gazabından da kurtulamaz. Batı ürünü olan bu roman gerçeğe dönüşecek ve Haçlı Âlemi, kendi elleriyle yarattığı Frankenstein (İsrail’in) belası neticesi helak olacaktır.
İkinci Dünya Savaşından önce de böyle olmuştur. Yahudi yaptıkları ile kendinden öyle soğutmuş ki, dünyada özellikle Almanya’da Yahudi düşmanlığı yayılmış, genç nesillerini beyinleri yıkanmış, insanlığa yakışmayan olaylar cereyan etmiştir. Bugün dünya buna doğru gitmektedir.
TBMM de İsrail Dostluk Gurubu Üyeleri istifa etmişlerdir. Venezüella ve Bolivya İsrail elçilerini kovmuş, İsrail idarecilerinin soykırımdan yargılanmasını ve Şimon Perez’e verilen Nobel Barış Ödülünün geri alınmasını istemişlerdir. Katar ve Moritanya İsrail’le ilişkilerini askıya almıştır.(5) Batı Parlamentolarından nihayet (1500 kişi, üçte biri masum çocuklar olmaz üzere katledildikten ve 5. 500 kişi yaralandıktan sonra ki; daha enkazların altından çıkacaklar buna dâhil değildir) bu durumun insan haklarına aykırı olduğu söylenmeye başlamıştır. Dünyanın diğer yerlerinde Yahudilere sataşmalar olmuş, mezarları tahrip edilmiştir. Aileler çocuklarına Adolf Hitler ismini koymaya başlamışlardır. Fransa'da faaliyet gösteren Müslüman-Musevi dostluk derneğinin Müslüman üyeleri, İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılara Musevi üyelerin sessiz kalmasını protesto ederek, dernekten istifa etmişlerdir. 18 Ocak 2009 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı ile görüşen İsrail Dışişleri Bakanı Zipi Livni’ye gazetecilerden: “ABD ne zamandır teröristleri misafir ediyor” diye bağıranlar olmuştur.(6)
İkinci dünya savaşında 6 milyon Yahudi öldürüldü sözünün bir yalan olduğu, bugün yeni yeni yapılan araştırmalar sayesinde resmen ortaya çıkıyor ve doğrular yazılmaya başlanıyor. Mesela:
1-Brkenau-Auschwitz’deki tabelada yazılı olan ölü sayısı 4 milyondan 1 milyona indirilmiştir.
2-Dachau’daki gaz odasının tabelası bu odanın hiç çalışmadığı şeklinde düzeltilmiştir.
3-Paris’teki “Kış Velodromu”na hapsedilen Yahudilerin sayısının, orijinal tabeladaki 30 bin kişi olmayıp, 8.600 kişi olduğunu gösteren yeni bir tabela konmuştur. Bu kurbanların sayısının en az 950 bin, en çok 1.200 bin arasında olduğu, uzmanların anlaştığı bir görüş olmuştur. (7)
“Her ifrat başka bir ifratı doğurur” demişler. Gerçekten öyle oluyor. Almanya’da Katolik Piskopos Richard Williamson: “Gaz odalarında tek bir Yahudi bile ölmedi” demiş, bunun üzirene Vatikan tarafından aforoz edilmiş, fakat Papa bu aforozu kaldırmıştır. Bunun üzerine İsrail Başhahamı “Vatikan’la ilişkilerini kestiklerini” açıklamıştır.(8)
Dipnotlar:
1- Hürriyet 15.02.2009
2- Haber Türk 15.01.2009
3 Hürriyet 20.01.2009
4- The Washington Report Ocak-Şubat 2001, s.8-9.
5- Haber Türk 15.01.2009
6- Yeni Şafak Gazetesi 18.01.2009
7- Roger Garaudya. a. g. e. s.151.
8- Yeni Şafak Gazetesi 29. 01. 2009
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.