DSİ NE YAPSIN? SU YOK !
25 Ekim 2019, Cuma 08:51Eski adamların “kıraç” dediği, susuz topraklarda geçtiği benim çocukluğum.
Bırakın sulama suyunu, içmek için dahi su bulmakta zorlanıyorduk. Köyün ortasında içme amaçlı sadece bir kuyu vardı. Gençler, anneler, babalar kuyunun içinde her saat duran ve lastik malzemesine benzeyen bir maddeden yapılmış kova ile su çekerdi. Köyün çocukları bu işin yegane yardımcılarıydı. Önce kovayı kuyunun derinliklerine yavaş yavaş bırakır, kova dolduktan sonra sıra ipi asılmaya gelirdi. Bu biz çocuklar için keyifli bir işti. İtiş kakış ipi asılır ve su dolu kovayı dışarıya çıkartırdık. Bu işi merkebe bağlanan iple yapanlar da olurdu. 50-60 hanelik olan köy o kuyudan çıkan suyu içerdi.
Bir kaç yakın akrabanın birleşerek kazma ve kürekle açtığı derin kuyular da vardı bazı evlerin önünde ama o kuyulardan çıkan su içilmezdi. O kuyulardan hayvanların su ihtiyacı karşılanır, çamaşırlar yıkanır ve banyo yapılırdı.
Köyde yaşayan herkesin az çok tarlası vardı. Az çok da koyunu, kuzusu vardı. Benim babamın150 dönümün üzerinde tarlası vardı. Amcalarımın, akrabalarımın da aşağı yukarı aynı miktarlarda tarlası vardı. Ama tarlaların tamamı ekilmiyordu. Çünkü, tarlalar “kıraç”tı. Buralar ekilse bile ekin bitmezdi. İşte bu yüzden gerek babam ve gerekse akrabalarım ve köylüler, ailenin ihtiyacını karşılayabilmek için ilkel aletlerle 20-30 dönüm tarla ekerdi. Tarlalar, at ve öküze bağlı kara sabanla sürülürdü. Ekinler orakla biçilir sonra tarlanın içinde belli noktalarda toplanan saplar “sal” verilen ve önünde iki atın bağlı olduğu bir taşıma aracı ile köye “harman yerine” getirilirdi. Atlar düvene bağlanır, sapla saman birbirinden ayrılır, “yaba” denilen aletle rüzgarlı havalarda savrulduktan sonra da buğday/ arpa ortaya çıkardı.
Köyümüzde ilkokul yoktu. 1960’lı yılların ilk yarısında benim okul çağım gelmişti. Babam bizi toplayıp, şehre göçtü. Tarlalarımız duruyordu. Fakat babam o işi yapamadı. Ben o yıllarda bu işi günün birinde yapacağıma dair kendime söz verdim. Şehirde bile olsam bir yolunu bulup çiftçilik yapacaktım. Fakat tarımsal sulama uzun yıllar hayatımızda yine olmadı. İlk olarak Anavatan döneminde bizim oralarda devlet kuyu açmaya başladı.Daha önce güzergahta bulunan bölgeler Beyşehir Gölü’nden açık kanallarla taşınan su ile sulanıyordu. Biz atalarımızın bulamadığı suya kavuşmaya başlamıştık. Suya bağlı olarak ürün yelpazesi bir anda çeşitlendi ve arttı. Mesela, benim köyde pancar ekimi hayata geçti.Sonra yeşil bitki dediğimiz, fasulye,nohut,mercimek, yağlık ve eğlencelik çekirdek, sonraki yıllarda da mısır tarımı hızlı bir artış gösterdi. Bu suyun sebep olduğu bir mucizeydi.
Nerden geldik bu konuya?
Çocukluğumuzdan beri tarımın içinde olan bir insanız. Sırf bu sebepten dolayı Türk tarımı hakkında ara sıra yazılar yazıyoruz. Gelişen tarım teknolojisi ve tarımsal sulama imkanlarına rağmen günün şartlarına göre meydana gelen sorunları kaleme alıyoruz. Bugün, dünden çok farklı bir noktada olduğumuz kesin. Tarımsal araçlar, ekipmanlar gelişti. Bugün her şey motor gücü ile yapılıyor. “Modern tarım” diyebileceğimiz bir gerçekliği yaşıyoruz.Tabi bu alanda gelişmiş ülkelerin hala çok gerisindeyiz.Topraklarımızı gerektiği şekilde verimli kullanımıyoruz..
Sadece bir örnek vermek istiyorum bu konuda..
Sulanabilir arazilerin miktarını artırmamız gerekir ama artıramıyoruz.
Konya, DSİ 4. Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluk alanında (Konya,Karaman,Niğde,Aksaray) tarımsal sulama amaçlı toplamda 120 bin adet kuyu var. Bu kuyuların 80 bini ruhsatsız yani kaçak. Adamlar ruhsatı olmadığı halde bu kuyulara bir şekilde elektirik bağlatmış ve suyu kullanıyor. Bölgemizde tarımsal sulamada kullanılan kuyuların sadece 30 bini ruhsatlı. Bu çelişki karşısında devletin yapması gereken önemli işler var. Mesela kaçak ve ruhsatsız kuyuları İmar Barışı gibi bir yöntemle, legal halegetirmek mümkün. Devlet bunu yaparken, milyarlarca gelir elde edebilir.
Lakin bu zor bir iş. Bunu yapmak için her şeyden önce gerekli suyu bulmak gerekiyor. Çünkü Konya’da su yok. Karaman’da, Niğde’de, Aksaray’da da su yok. O halde suyu arayıp bulacaksın ve üreticinin tarlasına kadar getireceksin. Devlet bunu yapmakla mükellef.
Konya’nın yer üstü su kaynağı Beyşehir Gölü ve Mavi Tünel. Buralardan elde edilen su tarımsal sulama için yeterli değil.Kaldı ki Mavi Tünel’den elde edilen suyun yüzde 90’ı, KOSKİ tarafından içme suyu olarak musluklara veriliyor. Anlayacağınız Mavi Tünel’den elde edilen suyun Tarımsal Sulamaya pek faydası yok. Ayrıca Mavi Tünel’den yılda 700 milyon metreküp su elde ediliyor mu, bu da muallakta. Bu durumun resmi bir kaynak tarafından kamuoyuna açıklanması gerekiyor. Çünkü bu rakamı 420 milyon metreküp olarak ifade edenler de var.
İyi de daha fazla tarımsal sulama için gereken su nasıl bulunacak.?
Sorunun cevabı basit.. Dış havzalardan su bulmak lazım.
Mesela; Kızılırmak’tan, Manavgat Çayı’ndan, Erzincan Karasu’dan, Fırat Nehri’nden Konya’ya su getirilebilir.
Bu mümkün mü, mümkün..
Zor ama imkansız değil.
Yapılabilir mi, yapılabilir..
Yeter ki devlet niyet etsin..
Bakın Konya-Kızılırmak Nehri arası 490 Km.
Manavgat Çayı- Konya arası 230 Km.
Konya-Erzincan Karasu arası 740 Km.
Fırat Nehri-Konya arası 630 Km.
GAP yüce ve aşılmaz sanılan dağlardan, ovalardan ,vadilerden geçerek Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep ve Şanlıurfa topraklarını sulayabiliyorsa; Manavgat, Fırat, Kızılırmak ve Karasu’dan da Konya’ya su getirmek mümkün. Büyük ve güçlü devletler buna benzer işleri yaptı. Türkiye neye yapmasın?
“Arada kilometrelerce mesafe var, bu olmaz.” Diye, düşünenler için aşağıdaki bilgileri verelim..
Üç ülkenin topraklarından geçen Bakü-Ceyhan Boru Hattı 1800 km. Uzunlukta.
Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı 980 Km. Uzunlukta.
Suya göre an itibariyle daha stratejik olan ham petrol ülkeler arasında tamamı toprağa gömülü boru sistemleri ile taşınabiliyorsa, ülke sınırlarımız içinde kalan su aynı yöntemle neden taşınmasın? İşin maliyetine kafasını takanlar olabilir.Böyle projelerde maliyete değil, getirisine bakmak lazım.
Tarımsal sulamada yaşanan sorunlar özellikle Cumhurbaşkanı’na iyi bir şekilde ve ayrıntılı olarak anlatılabilirse, gereken su kaynakları bir şekilde aranacak ve bulunacaktır. Ayrıca bu iş 5-10 yılı değil, yılları alıyor. GAP ve KOP 50 yıldır süren projeler. Dolayısıyla devletin Konya Ovası’nın tarımsal su ihtiyacını bir an önce düşünmesi ve planlaması gerekir.
Daha şimdiden kuyulara su vermekte zorlanmaya başladık. Yeraltı sularımız da her yıl biraz daha çekiliyor ve azalıyor.
Sonuç: DSİ ne yapsın? Su yok !
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.