Dua, ümit ve huzur kaynağıdır
16 Ekim 2017, Pazartesi 08:55İnsanoğlunun hayatını idame ettirmede yeme ve içmeye ihtiyacı olduğu kadar ruhen de dua etmeye, yalvarıp yakarmaya ihtiyacı vardır. Çünkü insan aciz bir varlık olduğu için istediği her şeyi temin edemez, her ihtiyacını kendisi karşılayamaz.
Gönülden ve ihlâslı olmak kaydıyla, yürekten kopup gelen bir yalvarışla birlikte, edep çerçevesi içerisinde Cenâb-ı Hakk,ın huzurunda yapmış olduğu tüm ibadetler, O’nu razı etmek için yapılan her hareket her bir adım bir duadır. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.), “Dua ibadettir” (1) buyurmuştur.
İbadet ve duadan uzak olan insanlar, daima bir arayış bir boşluk içinde olurlar ve vicdani bir huzursuzluk duyarlar. Hâlbuki Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim‘de “(Ey Resulüm!), De ki; ( kulluk ve) duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?’’(2) “Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar, aşağılanarak cehenneme gideceklerdir.’’(3) buyurmaktadır.
Dualarımızı yaparken ihlâslı bir şekilde yaparak, kabul olur mu olmaz mı diye herhangi bir tereddüt etmeden aşkla, şevkle ve ümit ederek dualarımıza devam etmemiz gerektiğini Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de, Allah Teâlâ yeryüzünde dua eden hiçbir Müslümanın isteğini boş çevirmez, muhakkak bir karşılık verir. Ya kulun istediği şeyi ona verir, ya onun yerine o kulundan bir kötülüğü kaldırır ya da istediğinin karşılığını âhirete saklar”(4) buyurarak yapılan duaların bir şekilde karşılık bulacağını haber vermektedir.
Mümin sadece ihtiyaç ve sıkıntı anında Rabbine dua etmeyip, aksine genişlik ve rahat zamanlarında da dua eder ve yalvarır ki darlık ve sıkıntı zamanında Allah onunla beraber olsun. Peygamberimiz (s.a.v.) “Kim sıkıntı ve güçlük içinde bulunduğu zamanlarda duasının kabul olunmasını isterse bolluk ve mutluluk zamanlarında da çok dua etsin”(5) buyurmak sûretiyle rahat zamanlarda dua etmemizi tavsiye etmiştir.
Mümin duanın kabulü için gerekli olan şartları da yerine getirmeli ve hayatını Allah Teâlâ’nın razı olduğu istikamette yaşamalıdır. Duanın kabulü için birinci şart ruhen ve bedenen temiz olmak, yüreğimizin iman ve içtenlikle dolu bulunması, hâlimizin Allah’a teslimiyet hâli olmasıdır. Zira “Allah tevbe eden ve temizlenenleri sever”(6), Allah tarafından sevilenlerin de duaları kabul olur.
Haram lokma, kul haklarını ihlal duaların kabulüne engeldir. Mümin helâl yolla çalışarak alın teri ile elde ettiği kazançla beslenirse duası kabul olur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kişi saçı sakalı dağınık ağlayıp feryat eder, hâlbuki onun yediği haram giydiği haram, içtiği haram bu dua nasıl kabul olur”(7) buyururlar.
Sa'd İbni Sa'd (r.a.) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü!" dedim; "İnsanlar neden yaratıldı?"
- “Su'dan!” buyurdular.
- "Ya cennet?" dedim, "O ne'den inşâ edildi?"
- “Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu miskten... Cennetin çakılları inci ve yakuttandır, toprağı da za'ferân'dır. Ona giren nimete erişir, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz.”
Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm, sözlerine şöyle devam buyurdular:
- “Üç kişi vardır ki, duâları reddedilmez, mutlaka kabul edilir:
- Âdil İmâm (devlet başkanı),
- İftar ettiği zaman oruçlu,
- Zulme uğrayanın/Mazlum'un duâsı...
Allah, mazlumun duâsını, bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır; Allah Teâlâ Hazretleri:
«İzzetime yemîn olsun! Vakti uzasa da, duânı mutlaka kabul edeceğim!» buyurur.”(8)
Özetle, isteklerimizin gerçekleşmesi, sıkıntı ve dertlerimizin bitmesi için önce üzerimize düşeni yapmalıyız, sonra da Allah’a dua etmeliyiz. Duayı hayatımızın bir parçası haline getirmeli, her zaman Allah’a içtenlikle yalvarmalıyız.
Gönülden Muhabbetlerimle…
Dipnotlar:
1-Ebû Dâvûd, “Vitir”, 23. 2-Furkan,77. 3-44-Gafir,60. 4-Tirmizî, “Dua”, 15. 5- Tirmizî, “Dua”, 8. 6- Bakara, 2/222. 7-Müslim, “Zekât”, 65. 8-Tirmizî, Cennet 2, 2528.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.