DÜN DÜNDÜR YA BUGÜN
30 Kasım -1, Pazartesi 00:00Siyaset Laboratuvarımızda; bir bilen tarafından söz ve davranışlarında zaman içerisinde meydana gelen ve kendi içinde yaşadıkları tenakuzu izah eden bir anlayış tarzı.
Yıl 1973. Cumhurbaşkanlığı seçimleri… Bizde herkesçe bilinir ki, Genelkurmay Başkanlığına sorulmadan bir işe kalkışılmaz. Sayın Sancar’la görüştüğü halde görüşmediğini söyleyen Sayın Demirel, Sancar’ın 16 Mart günü görüştüklerini kamuoyu ile paylaşması üzerine durumu kabullenmiş, gazetecilerin “görüşmeyi niçin gizlediniz” sorusu karşısında da ”Dün başkadır, Bugün başkaydı” demiştir…
Genç bir adam, kitapçıya girerek sormuş:
“Bayanlar karşısında zafer kazanma yollarını anlatan bir kitap arıyorum. Hangi bölümde bulabilirim?” Kitapçı enteresan bir cevap vermiş kendisine:
“Masal bölümüne bak!”…
Bizim yakın tarihimize ait o kadar çok olaylar ve yaşananlar var ki… Ne yapsak da artık bunları bir masal dinler gibi algılamasak. 5N 1K misali olayların üzerinde yoğunlaşıp sağlıklı bir yapılanmanın temellerini kültürümüzün doğruları üzerine bina edebilsek…
Kültüründe doğruları vardır. Yanlış olanları da. Hayata bakış açısı, olayları idrak, insanlara değer verme, insanı terbiye etme ve terbiyeyi öğretme sanatıdır. Kısaca hayat tarzıdır ve yaşama biçimidir.
Toplumların hayata bakış açıları; Onların sahip oldukları ve beslendikleri kültürlerinin içerisinde bulunanlardır. Yani dağarcıkta ne varsa hareketin ona göre şekil kazanması. Atalar küp içindekini sızdırır derken gerçeğin ifadesini kafalara kazımışlar, herkes anlasın diye… Milletlerin kültürel zenginlikleri siyasetlerinin de temel harcıdır. Ancak bu harcın doğru kültür içerisinde yer alması ona nitelik kazandırır, liyakatli kılar..
Batı kapitalizminin değer yargıları toplum mühendislerimizce sakıncalı bulunmayıp hayat anlayışımıza dair hiçbir teste tabi tutulmadan kabul görüldüğü uygulamalarıyla beraber, bizlerde baş gösteren seküler anlayış tarzı tüm vücudumuza, hücrelerimize öyle sirayet etmiş ki; birden bire kendimize ters düşen yabancıları, kendimize rol model aldık ve izlerini takiple peşlerine düştük. Tutturduk illa Batı, illa AB’ diye. Fakat adamlar hiç oralı bile değiller.Habire zorluk peşindeler.Biz onların peşinde koşarken çıkarttıkları tozlarını,dumanlarını yutmaktan ciğerlerimiz sağlamlığını kaybetmek üzere.Bu gidişle sağlam hiçbir yanımız kalmayacak.Bizler izimizi ve çizgimizi kendi öz kökümüzden uzaklaşma pahasına bu vaziyetimizi aksatmadan sürdürmekteyiz…
Batının oyun kurallarına göre seçilen ve benimsenen bu hayat tarzında ; fert aile ve toplumsal dengeler,maddi ve manevi alanlar da,tamamen batılı kültürel hayat anlayışıyla yaşanılır hale getirilmiş tir.İslam kültürel değerlerinden yoksun,seküler hayatın içerisinde verilen hayat mücadelesinin temel değer anlayışı ; “bireysellik,banane,nemelazım,benimle mi kazandı,vur kıçına tekmeyi,basgitsin,boş ver canım,bana dokunmayan yaşasın,ah bir zengin olsam,sen mi kurtaracaksın,devletin malı deniz,vb” argümanlarla doludur.
Vahşi kapitalizm kişiye; sadece kendini ve dünya hayatını süsle, kendi menfa atına bak, başkalarını düşünme! , ekseninden yaklaştığından kendi milli öz ve manevi değerlerinden beslenemeyenlerin oluşturduğu hayat denkleminde; birden çok çözümsüzlükler, oluşan sıkıntılar baş göstermekte, çözüm diye sunulan referanslar da çare olmaktan öte, insanı kendi gerçeğinden alıp götürmekte adeta bir boşluğa iteklemektedir. Kısaca yeni oluşturulan bir binanın yapılandırmaları: Senin ezel de söz verdiğin ve imtihan için gönderildiğin bu dünya da, 1400 yıl önce de yine senin kurtuluşun için görevlendirilen gerçek rehberin verdiği reçete de değil de, ona tamamen zıt ve aykırı batı türevlerinden oluşturulmuş bir hayat iksirinde arandığından ve medeniyet ışığı olarak bu görül düğünden; oluşturulan yeni düzen de; her şey maddi çıkar ilişkisi ve para eksenli olup; sanat, ticaret hayatı, kültürel hayat, alışveriş ölçüleri, siyaset tarzı vs. hep bu anlayışa bağlı olarak içeriği doldurularak sürdürülmektedir.
İnsan neyle beslenirse onu yansıtır ya da her sistem kendi tipinde insan yetiştirir. Evet bugün Ülke de değişimler yaşanıyor.Sivilsiyaset,demokratikleşmeadımları,İleri demokrasi söylemleri,özelleştirmeler,yeni ekonomik hamleler vs. gibi ,gözle görülür çapta olan kıpırdanmalar maddi planda kendini belli etse de,kapitalizmin sömürü sistemi manevi değerlerimizi ve kendi gerçeğimizi bizden cımbızla koparırcasına bir bir alıp götürmekte ve bizler bunun farkına bile varamamaktayız.Çünkü sadece kendimizi düşünür hale getirildik ve bireyselleştirildik.Her şeye kendi penceremizden bakıyoruz.Kimsenin kimseyi düşündüğü ve değer verdiği yok.
Sömürü dünya düzeninde paranın gücünü elinde bulunduranlar kurdukları sömürge ağı ve silahlı dayatmaları ile,kendi sistemlerini ayak ta tutma ve sürdürme adına, dünyanın her yerinde cinayetler işlemekte,gittikleri yerlerde de kendilerine destek olacak figüranlar bulabilmektedirler. Güç dengesinin elinden gitmesinden korkan bu güruh, İslam toplumları üzerindeki baskılarını eksiltmeden,anarşi ve teröre desteğini açıktan verip,azgınlaştırdığı terörle ülkeleri iç savaşa sürükleyip içerden çökertmeye ve dengeleri sarsmaya çalışmaktalar,devletin birimlerine sızarak toplumsal kargaşa ve karışıklığın sürmesini arzulayıp hastalık halinin devamını ve ilelebet böyle sürmesini istemektedirler.Tıpkı kümese dadanmayı alışkanlık haline getiren kurnaz tilkinin hayalinin horozların ötmediği bir dünya istemesi gibi….(devam edecek)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.