DÜŞÜNCE İKLİMİMİZ(2)
17 Ekim 2018, Çarşamba 08:43Bir başka reçete sahibi de Sokrates’dir. Eski Yunan’da Sokrates mitolojik sahte tanrılara inanmaz. Sorgulayıcıdır kendince. Sokakta rastladıklarına Necip Fazıl’ın anlatımıyla ”Sen kimsin? ,necisin? Nereden geliyor, nereye gidiyorsun? Senin için hayatının yaşanmaya değer tarafı nedir? Nasıl bir toplumsal yönetim özlüyorsun? Terbiye sistemin nedir? İnandığın tanrılar sana ne verecektir? Gibi sorular yöneltiyordu. İnsanları düşündürmeye yönelik can alıcı sorular. Sokrates bunlara cevap ararken içinde bulunduğu toplumda Olemp’de birbirleriyle didişen sahte tanrılarına inanmaya devam ediyorlardı. Bugün de nefislerini putlaştırıp tanrı haline getiren insanlarla karşılaşmak mümkündür. Kendi kurulu dünyasında yol bulmaya çalışan bazen aradığını bulan bazen de bulduğunu zanneden ve algıladığı şekliyle yaşam stili oluşturup hayata tutunmaya gayret eden, insanlar, onları her yerde görmek mümkündür. İşte kendince sorgulayıcı bir kimlik/bir düşünür olan Sokrates’i de bu sorduğu sorulardan dolayı rahatsız olan menfaatçi tabaka onu ölüme mahkûm etmişlerdi.
İnsanlığın kurtuluşu için reçete sunanlar ideologlar filozoflar düşünürler mütefekkirler sosyologlar vs. hepsi de kendi reçetelerinin doğru olduklarını salık verirler ama bu doğrular içerisinde acaba hangi doğru daha doğrudur diye düşünmek gerekir. Şimdi bu yazı alabildiğince uzayıp gidecek bunu biliyorum ama maksadım kimseye akıl satmakta değil kestirmeden söylemek istiyorum. Bugün bizler yönümüzü batıya endekslediğimiz için daha çok batının kabullerini örnek alır hatta kendimize bazen uyarlar bazen de olduğu gibi dar veya bol geldi demeden hazır lokma alırız. Ve kullanırız bazen atmaya çalışır bazen de o bizi kendine musallat ettiğinden atsak ta kurtulamayız. İşte bu kurtuluş reçetelerini sunanlara Avrupalı Bilim Adamı Pascal yaşadığı ve tecrübe edindiği bunca olaylardan sonra aklını iyice gererek cins kafasıyla şunları söylemekten çekinmiyor: Çünkü arayış insanı tedirgin etmekte ve kendi gerçeğini buluncaya kadar devam etmektedir. Diyor ki: Pascal:” Bana filozofların değil haberini Peygamberlerin getirdiği Allah lazım”.O’da biliyordu ki: Batı Yunan aklına Roma Nizam yapısına ve Hıristiyanlık öğretilerine göre şekillenmiş bir Greko-Latin medeniyetidir. Ve bu medeniyet teknikte ileri gitse de mana yönüyle insanlara bir şey kazandırmaktan kalpleri diriltmekten uzaktır, Çünkü Hıristiyanlık öğretisi aslını yitirmiştir. Ve sadece dünyalık hale gelmiştir. Günümüzde ise bilhassa Fransız aydınların görüş ve düşünceleriyle şekillenen batı aklı artık kendine insanlık dini adıyla tamamen dünyeviliği öngören bozuk Hıristiyanlık akidesini bile reddeden bir tutumla topluma sirayet etmeye başlamış bu dinin takipçileri kendilerini dünyayı yönetecek tek akıl olarak düşünmeye başlamışlar masonik amblem ve düşüncelerle gelişme ve yaşama ayakta tutunma dünyayı avucuna alma idare etme kaygısıyla makyavelizmin kanaat örgüsüyle birleşerek bitmez tükenmez hırs kaynağıyla sömürge ruhuyla bambaşka bir kimlik içerisinde kısaca canavar ruhlu bir yaratığa dönüşmüş ve en sonunda da bu adamlar kendilerine âşık olmayı becermişlerdir.
Bugün dünyanın halini daha saf akılcı bir gözle bakıldığında kimlerin saman altından su yürütmeye çalıştığı daha iyi anlaşılır şekildedir. Egemen güçlerin yakmak ve yıkmaktan başka düşünceleri olmadığı bunların baş tacı olarak kullandıkları demokratik söylemlerin sadece kendi amaçlarına hizmet etmesi için birer araç oldukları sömürü imp. Düzeninde kendi dünyevi menfaatlerini öne çıkardıkları istedikleri an ülkelerde iç karışıklık ve anarşi çıkardıkları malumunuzdur. Ortadoğu coğrafyası bunun yaşanılan örnekleri olduğu gibi gezi olayları meselesi de sadece basit bir ağaç olayı olmaktan ibaret değil maksadın Ülkeyi bölmek parçalamak ve yıkmak gibi eylemlere kalkışıldığı bir kangren olmaya itilen bir iç kargaşaya zemin hazırlığının yapıldığı artık anlaşılan bir şeydir.
İşte kurtarıcılığa soyunanlar insanlarımı kurtarıyor insanları bundan mı kurtarmak gerekir, o da kişilerin aldığı düşünce hamurunda yatmaktadır. Kimine göre bu iş iyidir kimine göre ise hayır tehlikelidir, dikkat etmek gerekir şeklinde yorumlanır.(devam edecek)
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.