DÜŞÜNEN ADAM DENGEMİ BOZDU
21 Ekim 2023, Cumartesi 00:00Kusura bakmayın ama bugün yine hafta sonu olması münasebeti ile fazla derinlere inmek istemiyorum.
Kurbağalarda ürkmesin bugün.
Onlar tatil yapsınlar.
Onlar için keyifli bir hafta sonu olsun.
Biz ameleleri ise çalışmaya devam edelim.
Hatta yarın da çalışalım.
Çalışalım ki Sayın Cumhurbaşkanın talimatına rağmen gazetelere televizyonlara paralı reklamlar paralı haberler verdirerek yılbaşına kadar ekmekten süte, etten peynire hayatın nasıl ucuzlayacağını(!) enflasyonun nasıl düştüğü(!) nü hep birlikte izleyelim.
Sayın Cumhurbaşkanını nasıl kandırırsınız onu bilemem.
Ama bu kendimi ve sizi kandırma operasyonunda HAYATIN UCUZLAMASI, ENFLASYONUN DÜŞMESİ durumunda aynı mağazada aynı dükkanda ve aynı rafta olmak üzere etiketlere taktım.
Markete girdim.
30 yumurta 90 TL.
Bakalım 3 ay önceki gibi 60 TL olacak mı?
……………
BEŞYOL TRAFİĞİ
NALÇACI’YA DAYANIYOR
Uğur Başkan ve ekibi ne yaparsa yapsın.
İstenildiği kadar üst geçit,
Sayısız alt geçit yapılsın.
Konya’nın gerçek merkezindeki trafik sorunu asla ama asla çözülemez.
…………
Perşembe günü saat 19 sularında Nalçacı’dan İstanbul Caddesi’ne doğru gitmek istiyordum.
Nalçacı, trafik polislerinin her kavşakta her kırmızı ışıktaki olağanüstü çabalarına rağmen tıkalı.
Numune Hastanesi’nin acilinin önünde bekliyoruz.
Arkamız Nalçacı Caddesi’nde.
Önümüz neresi bilmiyoruz.
Beşyol kavşağına kadar trafikte ilerlemek mümkün değil
Kaç kırmızı ışık beklediğimizi de bilmiyoruz.
Arkamız önümüz görünmüyor,
Bakın daha ne havada yağmur ne yerde kar var.
Ne de mübarek Ramazan ayındayız da millet iftara yetişecek.
Bu nasıl bir trafik akışı Allah aşkına.
Nasıl çözülür?
Kim çözer?
Becerebilenin elini öpmek lazım.
KONYA POLİSİ
UMULMADIK
VİRAJLARDA
KONTROLDE
Perşembe gecesi biraz Karatay bölgesinde turladım.
Ama hangi karanlık nokta, hangi çıkmaz yol var her yerde Konya polisinin didik didik araç, insan, yaya, üst, otomobil aramasına şahit oluyordum.
Trafik polislerinin araçlara pusu attıklarını görüyordum ama perşembe gecesi böyle titiz bir güvenlik taramasını hem şaşkınlıkla hem de memnuniyetle izliyordum.
BAŞTOKLU AİLESİNİ
TEBRİK EDİYORUM
Yerel siyasetten spora, iş dünyasından sanata 20 yıldır hayranlıkla izlediğim ve takip etmeye çalıştığım düzgün, duyarlı, duruşlu ailelerden birisidir BAŞTOKLU ailesi.
Rahmi Baştoklu ve eşi hanımefendi, Çağlar Baştoklu eşi ve evlatları ailenin Konya, Doğanhisar, İstanbul İzmir Bursa’daki yakınları gerçekten günümüzde az rastlanır cinsten duruşlu insanlardır.
Allah hepsine selamet versin.
Baştoklu ailesinin yeni bir üyesi dünyaya gelmiş.
RAHMİ DENİZ.
.jpeg)
Bizde ailenin tüm fertlerine hayırlı uğurlu mübarek olsun derken minik RAHMİ DENİZ BAŞTOKLU’ ya da sağlıklı mutlu huzurlu ve hayırlı bir ömür diliyoruz.
OLDUMU ŞİMDİ
DÜŞÜNEN ADAM?
Dün sabah yine hiç tanımadığım, bilmediğim,
Yazısından genç bir okurumuz olduğunu tahmin ettiğim DÜŞÜNEN ADAM rumuzlu okurumuzun biraz sonra aşağıda paylaşacağım yorumunu sabah sabah okuyunca bugünkü yazacaklarımı bile pazartesiye öteledim.
İsterseniz önce DÜŞÜNEN ADAM’ın yorumunu birlikte okuyalım mı?
“Hocam siz aslında tam bir kara kutusunuz, inşallah tüm yaşadıklarınızı bir kitap haline getirip-
Allah geçinden versin vefat ettikten sonra yayınlamak üzere bir yerlerde saklasanız da belini incitmediğiniz ya da incitemediğiniz karıncaların beli o zaman incinse.
Gerçi o zaman da tıpkı şimdi Biden'ın yaptığı gibi üste çıkarlar ya da iktidarın depremde yaptığı gibi suçu bastırmak için hedef saptırma için fenomenlere ona buna yüklendiği gibi şeyler olabilir.
Sizin takipçiniz eşiniz dostunuz gerek sermaye bazen de gerek kültür eğitim olarak yüksek seviye insanlar olunca bizler zayıf kullar olarak buralara kendimizce yorumlar yazabiliyoruz.
Sadece. Bazen inzivada güçlü dualar edip haramdan uzak kalabilirsek Allah dilediğimiz kişinin ruhunda rüyasında onun emir ve yasaklarını bildirme yetkisi veriyor da işte hiçbir şeyden uzak kalmasak bile bir şeyden alkol alıyoruz, domuz yağı, faiz haram karışıyor
Sonuçta ilaçtan şuradan buradan etkileniyoruz ve aciz ve adi kullardan oluyoruz.
Peygamberimiz gibi cenneti görüp gelmiş olsak dünyalığa tamah etmez karnımıza taş bağlar otururuz. Neyse işte beni deli yerine koysanız da bazen Biden'ın, Elon Musk'ın rüyasına girip onlara kelime-i Şahadet getirtmeye çalışıyorum
Sonuç ne olur,
Müslüman olsalar ne değişir bilemiyorum yani bizdeki siyasal İslamcılar gibi görgüsüz dünyaya tapanlar gibi olurlarsa daha da acımasız olurlar diye korkmaktayım.
Konumuza tekrar dönecek olursak,
Teoman Duralı da söylerdi İngiliz Yahudi sermayeci medeniyeti diye hep ve bunun önünde sadece askeriye durdurur diye eklerdi.
Şehrin en güzel yerleri birkaç yüz kişi hariç hiç hak etmeyen vahşi insanların elinde heba olup gidiyor ve para hırsı en çok da kadınları yoldan çıkarıyor.
Yeni yeni reklamlar tüketim kalemleri hepsi gereksiz şeyler.
Kültürparka arada gider otururum, Müslüman gibi görünen kadınların yaptıklarına bakınca peygamberimizin haşa şöyle hadisleri olması gerekirdi diye düşünüyorum:
Ben ümmetimin sevgili sayısının malının mülkünün çokluğuyla övünürüm.
Kadın ve erkek yalnız gezip üçüncünün şeytan olmaması için en az 200 kişi görürken sevişiniz çünkü belki zina yapma ihtimaliniz oluşur.
Mutlaka sayısız sevgili yapınız ki 30-35 yaşına gelmeden evvel vücudunuzun en güzel en diri hallerini birbirinize sayısız kişiye sununuz.
Ümmetim her zaman en güzel prens, prensesler gibi görünmeli ve kazandığı parayla birbirine nispet yapmak için en pahalı şeyleri alıp kullanmalı.
Her kelimenin sonunda mutlaka a… gibi küfürleri kullanmalıdır.
İşte sadece yetersiz öğretim ve nerdeyse hiç eğitim sisteminin sonuçları bunlar.
Tiktokta açıp izlerseniz yeni nesil öğrencileri geçtim öğretmenlerin ne halde olduğunu görürsünüz.
Hadi diyorum eskiden çapkın terbiyesiz kim ise toplumdan dışlardık.
Ahlaksız olanları oysa şimdi bunu yapan bütün kadınlar el üstünde tutuluyor.
Rahmetli peder bey,
pu.t pe…… fahişe şimdi el üstünde baş köşede oturur derdi.
Küresel ve yerel sermayeye hizmet etmek için kadının kutsallığı namusu gibi kavramlar bitirilmeli ve Filistin’de Afganistan’da yaşayanlar gibi olmamalıdır ki azıcık paraya bile her türlü ülkenin hegomanyası kabul edilebilsin savaşmadan kadınlar ülke vs teslim edilsin.
Neyse işte kendimizce kurgu şeyler yazıyoruz.
Sermayecilik ile ilim bilim gelişsin derken kadınların dünyalık ve para hırsını siyasal İslam ile birleşmesiyle şuursuz bir millet haline gelmenin sıkıntısını daha çok çekeceğiz böyle giderse.
Bunun geçmişten gelen sebepleri de başta herkesi hor gören liberal burjuva sınıfı.
Şimdi insan dönüp bakıyor dejenere kelimesi ne anlama gelir diye.
Atasız soysuz anlamlarına geliyor.
Ataerkil aile yapısı bitirilince herkes atasını unutuyor ve birkaç yüzyıllık Atasız Amerikan kültürü ile büyüyüp her yönden fethedilir hale geliyor.
Neyse çok uzattık.
Biden neden İsrail ile görüştükten sonra farklı açıklama yaptı bence masada birçok şeyi elde etti diye düşünüyorum.
Filistin İsrail sahasında petrol yatakları çoksa ya da Akdeniz’de daha çok söz sahibi olmak istiyorlarsa elbette müttefik bir ülkeye hem AB hem de ABD destek çıkacaktır.
Rusya gazı keserse kessin umurlarında olmayacaktır.
Rusya da bölgeden bir şeyler almak istemez mi peki ya İngiltere?.
Bu arada Ukrayna savaşında tıkanan ve Ukrayna’daki dikkati başka yöne çekmek isteyen Rusya’nın da işine yeni bir cephe açılması gelmez mi acaba diye düşünüyorum.
Milletler arası dostluk değil çıkar ilişkisi vardır diye İngilizlerin dünyalık görüşleri mevcuttur.
Sonuç olarak bizden faydalanamazlarsa kimsenin umurunda olmayız.
Dünyayı ticaret ve çeşitli araçları ile yönetirlerken maalesef tarım ve hayvancılık bizde şirketleştiği için tüm dünyadan sadaka bekleyerek saçma gereksiz işlerde çalıştırılıyoruz.
Mustafa Kabakçı’da kuzularla kırkılacağım diye uğraşıyor.
Böyle bir bürokrat sınıfı var her işe atlayıp başarılı iş adamı oluyorlar oysa bunun sebebi network ve sahip oldukları imkanlar.
Mesela ben yüksek lisans yapıyorum İSGDE KTUNde.
Sınıfta milletvekili var bir tane,
…………………
……………….. bizim sınıfta ne yüzle nasıl eğitim alabiliyor merak ediyorum.
Bu yorum aramızda kalsın, yayınlamaya pek gerek yok diye düşünüyorum Uğur abi.
Umarım bir gün tanışmak mümkün olur.
Aslında vicdanını kaybetmemiş bu yüzden kendini harap etmişlerden birisiniz siz de diye düşünüyorum.”
……………..
Değerli dostum genç kardeşim.
Herkesin görüşüne düşüncesine saygılıyız.
Yasal ve helal olan her şey bizim için geçerlidir.
Yazdıklarınıza da şapka çıkartıyorum.
………..
Sadece benim öldükten sonra yayınlansın diye bu dünyada birebir yaşadıklarımı dahi yazma KİTAP YAPMA TARİHE NOT DÜŞME şansım yok.
Şimdi bu sütunlarda sözüm ona gazetecilik yapamıyoruz.
Siyasetin ve sermayenin yalakası tetikçisi olarak çalışıyoruz yaaa.
Bunlardan dolayı bile evli, iki çocuğu olan evladım işten çıkartılıyor.
Kızıma bilmem başka türlü bir şey yapılıyor.
Gelinim Uğur Özteke’nin gelini olduğu için hiçbir yere alınmıyor hatta hep mülakatlarda kaybediyor.
…………..
Ben öyle bir kitap yazarsam ailemi dünyadan kazırlar.
Bu kadar açık ve net.
Ama sizinle tanışmak konuşmak için mail yolu ile size ulaşmaya çalışıyorum.
İnşallah bir gün bir çay kahve bahanesi ile tanışır yazamadıklarımı da sizinle paylaşırım.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Acı duyabiliyorsan canlısın, başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Akıncılar parkı civarında hava karardıktan sonra farsız ışıksız motor ve araçlarla ana caddede yol almadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Oguz Oguz
21-10-2023 13:50Yav kardeşim, yormayın kendinizi, beni dinleyin. Evrende her şey bir düzenden > düzensizliğe doğru akar. Buna Entropy denir. Hic bir şeyi bir düzende , yuksek enerjili bir seviyede, tempoda sabit/sürekli tutamazsınız, mutlaka bir şekilde bozulacak, enerjisi düşecek, kaybolacak, tükenecek, duzensiz, dağınık bir sisteme girecek ve entropisi tavan yapacaktır. Bir top örneğin hava da duramaz, yere düşmek ister. Güneş orneğin , bitkilere can ve yaşam olurken, kendi enerjisi kaybolur, her gün biraz daha parcalanır, enerjisi kaybolur. Parcaları birleştirerek bir yap bozun dağınık parçalarını belirli bir sira ile bir hizaya getirip düzene koymaya çalışabilirsiniz, ama , bunu yaparken harcanan enerji, yap bozu yapan insanı hayatta tutmaya yetmez. Mutlaka bir seyler eksilir, bozulur. Baskı ile insanları bir duzene sokmaya çalışabilirsiniz, ama dogası gereği herkes bir yerde dağınıklık ve serbestlik ister, ve baskıyı kırar. Önce saygı sevgi, ve ahlâk kurallarını belirlersek, örnek olmaya gayret edersek, gerisi olur gider. Daha sonra tedbir ve tevekkül. Malesef geri kalmış ülkelerin çıkmazı budur. Malesef anasından, babasindan gördüğü hayatı beğenmeyen, gittiği yoldan gitmeyen, yaptığı işi yapmayan, yediğini yemeyen, giydiğini begenmeyen bir seviyeye geldik. Dolayısı ile diger toplumlar ailelerinden aldığı ilimle, bilimle, kültürle, ticaretle ilerlerken, bizim bebeler hazır düzeni beğenmeyip, hor görüp, küçümseyip, kendini ispat için farklı yollara başvurarak en fazla bir kaç kuşak içinde her türü bozulmakta, veya iflas etmektedirler.
bir bilen
21-10-2023 12:28düşünen adam bu sistemde hem kendine hem sisteme yüktür.bakınız trafik sorunu diyorsunuz.oysa bu şehrin ahmet öksüz dahil olmak üzere en kötü idaresi iş başında(Karatay hariç)ama sosyal medyanın ve göbekten siyasete bağımlı görsel medya sayesinde sanırsınız yerelde uçuyor şehir.yahu ortada yapılmış bitirilmiş vatandaşa dokunulmuş sorunları çözülmüş bir tek mesele yok.(otobüsler hariç)ama algıya baksanız tam tersi.sorunu çözmeye gayret eden kafa yoran filanda yok.şu şehir öyle kötü yönetiliyor öylesine büyük problemler oluşuyor ki bir kişinin umurunda değil.bir bağımsız denetimden geçirseniz ortaya çıkacak malzemeyi 1 sene yazsak bitmez.ama olsun algı çok iyi.şimdi gelde düşün bu şehir ne olacak diye.
Düşünen Adam
21-10-2023 03:38Hocam, ben sadece naçizane birkaç yorumda bulundum ve bu kadar dolu olmamın sebebi de sürekli haksızlıklara uğrayıp maslow piramidinin en dibinde bulunuyor olmam. Sürekli vatan sevgisi ile milli servet kavramiyla ve askeri bir düşünce tarzıyla babam bizi büyütünce ve ben gibi yaşayan çok az bir nüfus kaldığını gördükçe, geleceğim hakkında çok ciddi kaygılanıyor ve dolup taşıyorum. Ergenlikte ülkücü ve anneannemler ile yaşayarak da dini bütün olarak büyüdüm. Eskiden her yerde Konyada hadisi serifler, mevlana sözleri yazardı ve anlatılan dini hikayeler bizim hamurumuzu şekillendirirdi. Yani yola şimdiye kadar tek çöp atmamış icabında 5 kilometre elimde sakız kagidini taşımış bir yapıya sahibim. Her yapılan israfa milli servet gözüyle bakarım, evde her şeyi değerlendirmeye çalışırım. Sanırım bize asker Türk medeniyeti ile birlikte İslam sentezi sağlam verilmiş. Şimdi eğitimin ozellesmesi ile birlikte mesela hangi epistemolji ya da eğitim felsefesi uygulanıyor ki böyle deist ve tüketimci çocuklar yetişiyor. Ben mesela büyüklerim karşısında konuşamam bile, bacak bacak üstüne atmam. Ama şimdi herkes büyüğe eğer parası veya başarısı varsa saygı duyuyor, geri kalan yazık itilip kakiliyor. Biraz ağır sözler etmiş olabilirim ama hem ekonomik sıkıntı çekip hem de şizofren benzeri bir abiyle yaşamın geri kalanını geçiriyor ve geçirecek olmam beni daha da üzüyor. Arkadaş ortamında söylenecek sözleri size söylemem ve sizin de büyük okuyucu kitlesine sahip olmanız sebebiyle ben ayıp etmiş oldum ve aslında utandım da. Neden bu kadar doluyorum dersek, parkta yanımdaki banka oturan 12-13 yaşlarında iki kızın elektronik sigara çekmesi, ağızlarında sanki 40 yıl pavyonlarda çalismis insanların lugatina ait laflar olması, diğer banka oturan 16-17 yaşlarındaki kızın da erkek arkadaşına ya bu bonzai kafamı fena vurdu demesi beni gerçekten deliye çevirdi. İrlandada sokak hayatı İrlandanin öteki yüzü gibi youtube programlarini izlerseniz aynı öyle başıboş bırakılmış bir gençlik. Yan komşumuz vardı mesela erkek öğretmen, ek derslerle öylesine para kazanıyor sonra da eve sürekli başka kızları getiriyordu. Öğrencileri de bu yaptıklarını sosyal medyada görüyor. Yani örnek olacak kişilerin çoğu kötü örnek oluyor bizde maalesef ve çalışmadan para kazanma yolu da teşvik ediliyor. Dejenerasyon çok fena. Herkes sadece her ne şekilde olursa olsun daha çok para kazanma, biriktirme derdine düşmüş. Ben elbette siyasal islamin sagciligin mecburen mecliste olması gerektiğini biliyorum ama dinin kullanılması dini bitiriyor. Reis belki bambaşka düşünceye sahip ama mecburen kendi siyasetinin gerekenini söylüyor. Devlet çok farklı bir dönemden geçiyor. İlk defa darbe olmadan ve cemaat tarikatsiz halk gerçeklerle yüzleşiyor. Yani halk krali mi isteyecek demokrasiyi mi ama bu maalesef batı için iyi olabilir de bizim gibi geçiş coğrafyasında olan bir ülke için kontrol mekanizmaları gerekir. Sizin de belirttiğiniz gibi bomboş lise üniversite bitiriyor gençler. Alman eğitim sisteminde çoğu mesleğe yonlendiriliyor mesela. Diğer konu ise ortadoguda Akdenizde ve karadenizde sürekli değişimler mevcut. Buradan nasıl zararsız çıkarızi reis ve diğer devlet adamları düşünürken ülkenin içinde olup bitene de bir dur demek lazım. Bu kadar genç serbestligi kötü ekonomi yüzündense onu da bilmem. Mesela korona zamanı bize maske ve tıbbi malzeme lazımken İspanya ve İtalyaya göndermekle belki de cok iyi iş yapmış olabiliriz, halkı bizi sevmiştir, kafalarında iyi imaj oluşmuştur. Montella ve İtalyan voleybol Koçu severek çalışır ülkemizde. Ama sonunda buraya Roma kurulursa bence iyi olmaz çünkü bize ters bir kültür gibi. Eskiden diyar-ı Rum demişler ya, Rum Roma anlamına geliyor. Benden bu kadar hocam. Siz bir gün anlatmıştıniz, mecliste o kadar kavga eden kafa göz birbirine giren milletvekilleri çıktıktan sonra beraber yemek yiyip çay içiyorlardı demiştiniz işte o zamandan beri dünya görüşüm çok farklilasti benim fakat doğruluktan hakikatten vazgeçemiyorum, bu da bana yüz felci, kel bir kafa, 25 yüksek tansiyon gibi hastalıklar veriyor. Daha ne kadar yaşarım bilmem ama inşallah ömrün kalanı geçeninden hayırlı olur. Ne söylersem ne yaparsam ülkenin hayrını düşündüğün için yapıyorum kendi çıkarım olmadığı gibi kimsem de yok gibi bu dünyada...