EĞİTİMLİ İNSAN EĞİTİLEN İNSAN
03 Ekim 2018, Çarşamba 09:20Temennimiz odur ki; diye söze başlar içimizden geçenleri hayal dünyamızın bir köşesinde bir damla olarak sakladıklarımızı tan yerini aydınlatan gün ışığı gibi paylaşıp gönülleri aydınlatmak isteriz.
Beşikten mezara dek sürecek olan bir kulvarda temsil nefes sayısınca nasıl bir koşuya tabi olacağımızı bilmemekle beraber, bildiğimiz en önemli şey, dünya ve ahret için hazırlık yapan bir mümin sıfatıyla varlığımızı boşa geçirmememizdir.
Okullar açıldı. Halen öğrencilerimizle ilgili gerek kitapların tamamlanması gerek defter vs. gibi eksikliği olan malzemelerin/materyallerin bir an evvel giderilmesi telaşında öğrencilerin yanı sıra velilerinde aynı heyecanı yaşadığı kanaatindeyim.
Okulda ilk gün gördüğüm manzara ki; anasınıfına ve 5.sınıfa dâhil olan öğrencilerimizin velilerinin de nerdeyse sıraları çocuklarıyla beraber paylaşacağı izlenimi oldu.
Hani bu keşke sözünü pekte kullanmak istemem lakin gönlümüzden geçeni de arz etmek isterim yazıma istinaden, şu okulun açılışında bizlerle müşerref olan velilerimizin bu alışkanlıklarını sürekli hale getirmelerini gönlümden geçirmiyor değilim.
Gelsinler Sayın Velilerimizi bir çayımızı içsinler. Hal hatır sorulsun. Sohbetimiz eğitim üzerine olsun. Anlatılsın okul hatıraları, anılsın öğretmenlerimiz ve canlı tutulsun gönüller. Hepiniz bilirsiniz ki; askerlik ve okul anıları kolay kolay unutulmaz. Bir masal gibi heyecanla yâd edilen o hatıralar bizi geçmişe uzandıran karelerle anıları tazelettirir, fikir verir yapacaklarımıza ve gönlümüzün hikâyesini bize anlattırır.
Hatıraları nakletme ve canlı tutma adına hep söze başlarken bizim zamanımızda deriz. Bizim zamanımızda mesela bol sopa vardı. Ödev yapmayanın eli yanardı. Yüzünü şamar pancar kızarığı gibi otururdu. Burnumuzdan akan sümükler ağzımıza karışır da korkudan öğretmenin karşısında tir tir titreşirdik falan. Bunlar zamanında eğitim diye eti senin kemiği benim diyen velilerimizin hayat hikâyelerinin halen anınca suratlarının morlaştığına şahit olduğunuz aslında hiç istemediğimiz durumlardır.
Ama şu da var ki; döven öğretmenlerimizi bilahare başka başka ortamlarda gördüğümüzde saygımızı bozmadık. Mesela aynı okulda birlikte görev yaptığımız zamanlarda oldu. Ve saygımız gerçekten sonsuzdu.
Şimdiki manzaraya gelince çocuklarımızı yetiştirmede imkân çok fakat herkes anne baba başta olmak üzere o kadar meşgullar ki; bir türlü fırsat bulup ta çocuklarının derslerine eğilemiyorlar. Ne yapsınlar onlarda kendi dersleri olan cep telefonlarıyla oynaşmakla meşgullar. O kanal senin bu kanal benim facebook’tu, Whatsapp’tı derken bir türlü oğlan/kıza bakıp ta yavrum dersin var mı? Diye soramıyoruz. Yahut TV gelin kaynana evlenme yemekteyim programlarından kendimizi kurtarıpta evin halleri ne acep diye soramıyoruz kendimize.
Gönlümüzden çok okullar geçiyor veliler olarak ama bizim problemimiz okuldan ziyade kendi işimiz/uğraşımız. Nasıl olsa sene sonunda giderim bir kere okula görünürüm öğretmenlere, benim oğlan / kız nasıl diye sorarım, olur biter. Körmü okusun ben onlara imkân sağlamaya çalışıyorum. Benim gibi olmayın diye de söylüyorum daha ne yapayım diyerek kendimize aklımızca teselli verdiğimiz zamanlar da kısa zamanda geçip yol sonuna ulaşınca bir yaş daha büyüyen ama gerekli donanımı ne ailede ne de okulda format olarak alamayan öğrenci maalesef sokaklara verdiğimiz kurban olarak karşımıza diklenen bir efsane olarak çıkıveriyor.
Ben kendi adıma imam hatip okumadım, lakin bu okullardan hakikat ki çok şey beklentim olmuştur Bu nedenle din ve dünyevi işlerin birlikte yürütülmesinde sağlanacak dengeyi kurmak ve devam ettirme de bu okullar bir neslin dirilişine öncülük etmelidirler.
Eğer düşünecek olurlarsa kendilerini ağır bir yük ve ağır bir görev beklemektedir. Vizyonu olmayanın sahne alamadığı bir dünyada diriliş neslinin taliplileri bence bu okul ve öğrencileri topyekûn kucaklamalıdır, bu harç onlar tarafından karılmalı, bu aşı onlar tarafından dağıtılmalıdır. Kalplerin fethedilmesinde aydınlık geleceğimiz olan bu nesil evlatları, evladı fatihan olarak din bilim ahlak sanat zanaat felsefe ve diğer tüm bilimsel çalışmalarda islamın güzelliklerini kalplerde keşfin membaına ulaştırmalıdır.
Bizim mana erlerine çok ihtiyacımız var. Gönüller yapılmadan kalpler fethedilmeden insanı merkeze almadan başarılı olmak o kadar da kolay değil. Eğitimi kalplere nakşeden bir anlayışla yola çıktığımızda kalpler birer çiçek yuvasına dönecektir.
Bizler/sizler sadece kendimiz için değil ümmetin geleceği ve tüm insanlığın bekası içinde okumalıyız. Ruhları şenlendiren kıymet hükmü belirten bir şahsiyet abidesi sadece kendini değil insanlığı da cezp eder.
Tarihe sığmaz atalarımızın izinden kaldığı yerlerden bıraktığı asaletten değer yargılarımızın her an taze ve akıcılığından mülhem çıktığımız yolda bunları gönüllere serpiştirmeliyiz. Evvela ihya edeceğimiz kendi gönül dünyamızdır.
Çiçeğimizin böceğimizin kokusu dünyaları sarmalı. Cıvıl cıvıl kuş sesleri bir ahenkle gönüllere serinlik ve huzur vermeli. İnsanlık bizim sunacağımız saadet iklimine muhtaç. Çağ islama muhtaç. Çağda islamı anlatacak ve yaşayacak gönül erleri istiyorum.
Ey Anne babalar çocuğunuz okusun ama hem dünyasını hem ahretini ihya etsin. Sizlerde onlara eşlik edin. Sizlerde onların kitaplarından istifade edin. Sizlerde ilim müslümanın kaybedilmiş malı gibidir sözünün muhatabı olun.
Güzelliklere ortak olup birlikte aydınlatalım şu kokuşmuş kapitalist düzeni. Dünya bir nizama muhtaç oda islamdır. Yaşamakla göstereceğimiz güzel örnekler referansımız olsun. İlim irfan alnımızın akı ve secdemizin vardığı ruhani teslimiyet olsun. Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) yolu göz aydınlığımız ve yolumuz olsun.
Vitrinimiz; solmayan islamın gülleri olsun. Her daim kokan ve ruhları aydınlatan. Fiemanillah.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.