Dün millet sıcak offf pufff dese de biz öğle saatlerine kadar yine şehir turunda idik.
Şehir o klasik yapısında özellikle trafikte sakindi.
Esnaf sessiz olmaya çalışsa da işler güçler alışveriş konusunda öfkeli idi.
Sanayici yani büyük firmaların işleri ise tıkırında.
Onlar güzel saat gibi tıkır tıkır çalışıyorlar.
Pazar gününden bu yana bir KONYASPOR GERÇEĞİ dahası kötü bir durum var.
Bu satırlara başlarken KONYASPOR’u yazıyım mı yazmamayım mı diye düşünürken yine bu konuyu ötelemeye karar verdim.
O zaman tekrar gündemimize baktık.
En çarpıcı haber
“2024 Yükseköğretim Kurumları Sınavı sonuçları, matematik ve fen bilimleri testlerinde beklenenin altında kalan başarı ortalamaları ile dikkat çekti.
63 bin 798 kişi ise YKS'den 0 puan aldı.” idi
………….
YÖK’ün bu resmi açıklaması ile Türk Milli Eğitim sisteminin Yüksek Öğrenimin geldiği nokta çok net ve tartışmasız ortada.
Keşke vekillerimiz TBMM’de bunları konuşup kavga etmeden siyaset yapmadan şu eğitim işine ciddi bir el atsalar da çoluğumuz çocuğumuz torunlarımız kurtulsa bari.
Reis dediği için bizde buradan korkmadan yazabiliyoruz
AK Parti iktidarlarının 22 yıldır en başarısız olduğu alanların başında EĞİTİM sistemimiz geliyor
Okul öncesinden tutun üniversitelere kadar.
NEDEN böyle oldu?
Onu da herkes biliyor zaten
………………
Dün öğlene kadar her cenahta konuşulan konu tabi ki EKONOMİ idi.
Bizim gibi emekliler bir ay ötelemeli alınacak 12 bin 500 TL’den hiç mutlu memnun değildiler.
Emekliler burunlarından solumaya devam ediyorlardı
Mesela bu konuda MERAMLI rumuzlu okurumuz gerçekten ülke gerçeklerine çok iyi dokunuşlar yapmış
MERAMLI
“Memleketimizde insanlarımız elinden geleni yapıyor çalışıyor üretiyor elinden geleni yapıyor
Özellikle Konya sanayimiz bu konuda ciddi anlamda yol aldı ama bizim yıllardır bir eksiğimiz var markalaşamıyoruz yani fasoncuyuz
Avrupa’dan aldığınız ünlü bir marka herhangi bir tekstil ürünü aslında TR üretilmiştir
Konya’da üretilen otomobil Yedek parçaları milyonlarca para verip bindiğiniz meşhur Alman arabalarında kullanılıyor
Ama biz hala bu ülkede emekli vatandaşımıza zam veremiyoruz
Afrika ülkelerinin bile gerisine düştük
Biz bir yerlerde ciddi bir matematik hatası yapıyoruz biliyoruz görüyoruz konuşuyoruz ama yapmıyoruz Sadece konuşuyoruz
İŞTE TASARRUF DİYORUZ
Ama sadece sözde kalıyor sonra emekliye kusura bakma ben sana bakamayacağım diyoruz
Bu benim kanıma dokunuyor
Zoruma gidiyor
Sosyal çöküntü toplumda başladı mı aç insan anasını babasını tanımaz hale gelir
Bu gelir adaletsizliği şu an Ülkemizin en büyük sorunu
Ne kadar yazsak da imam bildiğini okuyor
Bu satırları Cemal Süreyya’nın güzel bir sözüyle tamamlayalım
Hoş çakalın Allah kimsenin akıl sağlığını bozmasın
PARMAK UÇLARIMA HAPSETTİM SENİ,
DOKUNDUĞUM HER YERDE SENİ HİSSEDİYORUM, CANIM YANIYOR."
…………..
Amin amin değerli okurumuz.
Çok yerinde ve süper tespitleriniz için teşekkürler.
Maalesef maalesef sanayide uçuyoruz ama tam bir fasoncuyuz.
Markalaşma gerçeği Allah’a emanet
Çünkü bizim ARGE’lere verecek paramız yok
Çünkü biz bir an önce fason mason paraları cebe indirmeliyiz.
İkiiii;
Ekonomik çöküntünün ardından sosyal çöküntü içimize girmiş durumda
Ve hiçbir yetkili etkili sosyal çöküntüden söz etmediği gibi
Sosyal cinayetlere bile gözlerini yumup üç maymunu oynuyorlar.
Üççççç,
Gelir adaletsizliği artık önlenemez boyutta
Mr. Şimşek sadece REİSe takla atıyor
Allah aşkına Mr. Şimşek göreve geldiği zaman enflasyon kaçtı bugün kaç.?
Bunun sorumlusu Mr. Şimşek değil de kimdir?
………….
Gelin biraz dertlenmiş iken şunu bir okuyalım mı?
Dün bir okurumuz bu yazıyı gönderdi.
Okudukça yazıda söz konusu isimleri gördükçe bunu yazan SOLCU DİYECEKSİNİZ.
Yapmayın etmeyin kendinizi kandırmayın.
Çünkü oradan birkaç cümleyi kaldırıp sizlerle paylaşsaydım
“Helal olsun adama ne kadar doğru yazmış” derdiniz.
Gelin onun için şucu bucu kavramlarından kendimizi kurtaralım yazının özündeki doğrulara bakalım ne olur.
BİR ÜLKEYİ VE O ÜLKENİN İNSANLARINI ANALİZ ETMEK İSTERSENİZ,
ÖNCELİKLE ÇÖPLERİNE VE MEŞHUR OLANLARINA BAKIN.
Çöpten çıkanlar ve toplumun arasından öne çıkıp meşhur olanlar, size o ülke insanın geçmişten ne gibi dersler çıkardığı, nasıl bir geleceğe doğru yol aldığı, hangi isimleri kendine örnek aldığı, sanatsal, edebi ve politik anlamda, nelerden ve kimlerden beslendiği konusunda çok önemli ipuçları verecektir.
Eğer bir ülkede, tiyatro salonları kapanıp, yerlerine kebapçı dükkanları açılmaya başlamışsa,
sinemalar alışveriş merkezlerine hapsolmuşsa,
kitapların, gazetelerin, dergilerin yüzüne bakan kalmamışsa,
müzeler bomboş, sergi salonları kimsesiz, seminerler, paneller, imza günleri, kitap fuarları ilgi ve alaka görmez hale gelmişse,
akademisyenler, sanatçılar, eğitimciler, edebiyat emekçileri birer ikişer topraklarını terk ediyorsa, insanlara küsüyorsa, her şeyden ve herkesten elini, eteğini çekiyorsa ve diğer yandan, bütün bunların karşısında, o ülkede, bankalar, kredi kartları, hastalıklar, zamansız ölümler, tüketim, başıboşluk çoğalmış ve hatta cemaatler, tarikatlar, şeyhler, şıhlar, din tüccarlığı, taciz, tecavüz, şiddet, ahlaksızlık, bencillik, aç gözlülük, dilencilik ve biat kültürsüzlüğü bir salgın hastalık gibi insanlara bulaşmış,
bir edepsiz, yazardan,
bir ahlaksız, şairden,
bir utanmaz, bilim insanından,
bir sefil, sanatçıdan,
bir şarlatan, devrimci önderden,
bir sosyal medya fenomeni, sinema ve tiyatro emekçisinden çok tanınıyor, biliniyor, alkış alıyor olmaya başlamışsa, bu saatten sonra, o topraklardan kimseye hayır gelmez demektir.
*
Bu yeryüzünde, cehalet ve onursuzluk, insanların başına gelebilecek en kötü şeydir.
Geçenlerde kadının biri Facebook'da, kendisine bir yerden yüklü miktarda para kaldığını ve bunun bir kısmını dağıtmayı düşündüğünü yazmıştı.
Aman Tanrım!
Paylaşımın altındaki yorumları okuduğumda, dehşete kapıldım. Çünkü yüzlerce insan, yalvararak, kendilerini ve sevdiklerini acındırarak, rezilleşerek kepazeleşerek, yerin kırk kat altına girerek, kadından bir şeyler koparmaya çalışıyordu.
Üç beş kuruş için onurlarını ayaklarının altına alan cahil bir güruh!
O anda aklıma ünlü Fransız Avukat Berryer geldi.
Barryer, sefalet içinde, ölüm döşeğindeyken, iki genç avukat onu ziyaret eder ve birisi şöyle sorar.
"Efendim, zamanında ayaklarınızın altına en büyük hazineleri serdiler neden almadınız?"
Barryer tarihin en okkalı tokadını atar gibi cevap verir.
"Almam için eğilmem gerekiyordu!"
Almak için eğilen sefil insanlar...
Bunları bu bataklıktan kurtaracak ne bir din kitabı, ne de bir bayrak var dünyada.
*
"Televizyon olmadığı için pencereden bulut seyretmeye başladım." diyen sosyolog, filozof, yazar, çevirmen ve öğretim üyesi Ulus Baker'i kaç kişi bilir?
Kaç kişi yazılarını, çevirilerini, analizlerini okumuştur?
Kaç kişinin evinde Ulus'un bir tane kitabı vardır?
Çok çok çok az olduğuna eminim.
Ferhan Şensoy'u kaç kişi anladı?
Yaşar Kemal'e kaç kişi kulak verdi?
Yılmaz Güney'i, Ahmet Kaya'yı, Ruhi Su'yu, Sümeyra Çakır'ı, Behice Boran'ı, İbrahim Kaypakkaya'yı, Aziz Nesin'i, Doğan Cücenoğlu'nu, Nazım Hikmet'i, Aşık Mahzuni'yi, İsmail Beşikçi'yi kaç kişi dinledi?
Türkiye artık bu anlamda, bir gecede "meşhur" olanların at koşturduğu, cambazlık ettiği, k.çından ateş çıkarıp, ağzından salya akıtarak para kazandığı bir sirke dönmüştür.
Alçalarak yükselenlerin sirkidir bu.
Alkışlar, beğeniler, baş üstünde taşımalar, uğruna başkalarını linç etmeler, yalamalar, yutmalar...
Alan memnun, veren memnun.
Ulus Baker "İçinde yaşadığımız toplumun iyi bir tarafı yok. Dünyanın iyi bir tarafı yok. Günümüze baktığımızda bir kötülük imparatorluğu tahayyül edebilirsiniz, yani modern dünyayı...
Yaşamak zorunda bırakıldığımız bu dünyada mağduruz, sakatız." derken, biraz da bizim şimdiki halimizi anlatıyordu.
FARKINDA MISINIZ BİLMEM AMA BİZ YAŞLANARAK ÖLMENİN NE DEMEK OLDUĞUNU UNUTTUK.
Ölülerimiz hep genç
Ölülerimiz hep güzel ve daha on yedi yaşında çocuk ruhlar.
Ya bir kör kurşun ya bir elektrik kablosu ya da mazgalı çalınmış bir çukur.
Belki bir alkollü sürücü, belki de bir psikopat, çürük bir ev, doğru düzgün yapılmamış bir duvar, yol, asansör...
Haybeye ölüyoruz.
Hem de bir kere değil, defalarca!
Her seçimde, politikacılardan eş, iş, aş isteyenler, nedense huzur ve güven içinde bir yaşam istemiyor. Varsa yoksa, karın doysun, cebinde üç beş kuruş olsun, bir de ayda bir yatakta güreş tutsun. Bütün mevzu bu kadar. Hani yarına çıkar mı, çıkmaz mı, o kadar sorun değil.
Kime neyi nasıl anlatacağız.
Olmuyor işte.
Bugün sosyal medyada başı ayrı, k.çı ayrı oynayanlar, başı dik gezen, onurlu insanlardan çok daha rağbet görüyor.
Gözaltı, takip, işkence, ekonomik sıkıntılar, baskı, yalnızlık...
Gün olur para yok, gün olur bir parça ekmek yok.
Belki aile bile kurulmamıştır.
Geceleri uyumamış, gündüzleri, herkesin derdini kendine dert etmiş, cebindekini paylaşmış, canındaki ortaya koymuş.
Üretmiş, düşünmüş, konuşmuş, direnmiş, ömründen koparıp insanlara dağıtmış.
Sonra?
Sonrası yok.
Birkaç dost, birkaç eser, düşünce, eylem.
Hadise'nin donu kadar ilgi çekmeyen felsefe, psikoloji, sanat, kültür, edebiyat.
*
Diyeceğim şu ki kardeşler,
bu çürümüşlük içinde, benim kimseden bir beklentim kalmadı.
Çevremdeki bir avuç dostumla beraber, tek tüfek yaşayıp, bu dünyadan çekip gideceğim.
Ulus gibi, beni de benim gibi olanları da, bilen eden olmayacak.
Sıkıntı değil, canımız sol olsun!
Tek üzüntüm, çocuklarım, çocuklarımız.
Onlar, bunca iki yüzlülüğün, yapış yapış ilişkilerin, sefil ruhların arasında nasıl yaşayacaklar, kime güvenecekler, kimden medet umacaklar, bilemiyorum.
Bu asır, doğrunun, iyinin, gerçeğin değil, yalanın ve yalancının asrıdır.
Tadını çıkaranlara helâl olsun!
*
Ulus Baker'i ve gelmiş geçmiş bütün kültür, sanat ve edebiyat emekçilerini saygı, sevgi ve özlemle anıyorum. Bir parça nefes alabiliyorsak ve halen kıyıda köşede az buçuk bir umudumuz varsa, onların sayesindedir. Devirleri daim olsun.
Özünüze rast gelesiniz.
Sevgiyle...
……………..
KONYALI HASAN ABİNİN
DİKKAT ÇEKTİĞİ DURUM
YÜZDE YÜZ DOĞRU
Zaman zaman benim de şahit olduğum bir konuya KONYALI HASAN abimiz yazarak bizi ve yetkilileri uyarıyordu
“İsmail Kaya Caddesi kömürcülerin oradaki kanal köprüsünün genişletilmesi lazım.
Kırmızı ışıkta 2 araç durduğu zaman Silleye doğru sağa dönüşler yapılamıyor, tabi lamba olmayınca arkadaki araçlar sanki bir yere yetişecekmiş gibi korna basıyorlar.
Yol yok öndeki araç nere gidecek de arkadan korna basıp duruyor.
Çünkü korna yapan kendini sağa döneceği için üstün zannediyor, niye ona lamba kırmızı değil.
Birçok yerde yapılan sola ve sağa dönüşlerdeki cepler maalesef çok küçük 2 araç durduğu zaman sağa dönüşler nerdeyse imkansız.
Bunu planlayan ve yapan arkadaşlar her halde otomobili hesap etmediler ya bisiklet, ya da motosikletleri hesap ettiler,
Değilse aklı başında biri bunu yapmaz.
Daha önce de birkaç defa yazdım, roğar kapaklarının asfalt ile aynı seviyede olması lazım diye ama maalesef bir çözecek görevli çıkmadı.
Şehirler arası yollarda sola dönüşlerdeki cepler 8-- 10 araçlık ancak var, daha fazla araç sola dönmek isterse karşıya gidecek araçların şeridinde beklemek zorunda ve o şeridi tıkamak zorunda kalıyor.
Ben sade bir vatandaş olarak bunları görüyorum da bu işi yapan veya yaptıracak olanlar hiç görmez mi? Bazen düz yolda giderken pat diye bir çukura veya asfalt küçük oranda çökmüş tak diye girip çıkıyoruz. Hay sizin yapacağınız yolunda sizin de diye başlıyorum.
Yok mu bir ekibiniz, çıksa yolları bir dolaşsa bozuk olan yerleri tespit etse ve tamir ettirseniz.
İlla bir şikayet veya başvuru olduğunda mı harekete geçeceksiniz.
Belediyecilik makamlarda oturmak ile mi oluyor?.”
……………………..
KONYALI HASAN abim çok kızmış
Ama o küçük dar ve artık yükü çekemeyen köprü ile ilgili sıkıntı cidden çok büyük.
Ben yine hayata ve şehrime pozitif bakarak bu köprünün de en kısa sürece yeni hali ile genişletileceğine inanıyorum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Dünyadaki en güzel şey birinin sizi seviyor ve anlıyor olmasıdır.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Gelişmeleri ve şikayet konusunu tek taraflı dinleyip yorum yapmadan karşı tarafı da mutlaka dinlemeyi öğrenebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Yorumlar
nuri
18-07-2024 16:06mehmet büyükekşi için imza veren bir takımın halini hiç yazmasan daha iyidir.birde fetö metö edebiyatı yapılıyor yazık günah bu milletle dalga geçiliyor hemde katmerli olarak.bu mücadele sadece çaycıya çorbacıya okulda sıradan öğretmene karşı yapılıyor parası olana siyasi etiketi olana ise ne hikmetse yollar açılıyor terfi ederek hayatlarına devam ediyorlar.birde bu davalardan nemalanıp köşeleri fır dönenler varki onlar bu sürecin en karlı çıkan kesimi.bari hiç olmassa şehitlerin anısına 15 temmuzun 3 gün sonrası büyükekşiyi seçmeseydiniz.
meczubun biri
18-07-2024 15:52Çıkıp gökyüzünde sökün eyleyenŞam’da Kul Yusuf’u görmeye geldimEğildim turaba yüzümü sürdümHakk’ın divanına durmaya geldimNurdan kuşak kuşattılar belimeHak Muhammed Ali geldi dilimeİnem gidem imamların yolunaYusuf’tan bir haber almaya geldimAşure gününüz mübarek olsun.O güzel Resulun biricik gözbebeği Fatma Tül Zehranın yavrucağı Hüseyine selam olsun. Bu gününüz dünden yarınınız bugünden güzel olsun.
a.vural
18-07-2024 13:45Şimdiki gençler okuldan yetişme, çekirdekten yetişme olsa o yolları daha güzel planlarlardı. Malesef bundan sonra böyle
Oguz Oguz
18-07-2024 10:36“Necdet Ünüvar ve Mustafa Destici’nin kızı TBMM’de 100 bin TL’ye işe başlamış. Sizin milletvekilliğinize tüküreyim.” Fatih Altaylı.
Sabri
18-07-2024 09:19Son aylarda okuduğum en güzel yazinizy. Tebrik ediyorum ??
bir bilen
18-07-2024 09:01yanlış pusulayla doğru yere varamazsınız bu sistemden bir sonuç çıkmaz gerek yerel gerekse ulusal bu seçilmiş kadro hiçbir sorunu çözemez zira sorunu yaratan kendileri.
dağları delen ferhat
18-07-2024 07:44Dede ekonomiyi bu hale getiren nas ögonomisi deel mi? Onun mucidi kim? O konulara hiç girmiyon bakıyom. Amma sende haklısın ne diyeyim.