‘‘EL ALEM NE DER’’

Merhaba sevgili okurlarım. Sağlık problemlerimden dolayı ufak bir aradan sonra yeniden karşınızdayım. Umarım hepiniz iyisinizdir. Malumunuz kış yüzünü geç de olsa gösterdi ve ben de bundan payımı aldım. Sizden ricam sıkı sıkı giyinin, aman üşütmeyin!

Gelelim bu haftaki konumuza; bu soğuk kış günlerinde çoğu zaman evimizi hararetlendiren ‘El alem’ hakkında biraz konuşmak istiyorum. Malum bizim toplumumuzda oldukça önemli bir yere sahiptir kendileri.

Peki kimdir bu “El alem”, neden hayatımızın her anında ve her alanında bir şekilde el alemin söylemlerinden etkileniyoruz. Hatta bu yüzden yaşamımızı ‘‘El alem ne der’’ diye yaşamaya çalışıyoruz. İçimizde ben bunu yaşamıyorum, beni hiç etkilemiyor diyebilen gerçekten kaç kişiyiz? Yoksa daha çok ‘Hakkımda yanlış düşünürler mi?’, ‘Arkamdan konuşurlar mı?’, ‘Aman ayıp olmasın’, ‘Toplumdan dışlanır mıyım?’ diyen tarafta mıyız?

El alem kelime anlamıyla el, yabancı, herkes manalarına gelmektedir. Peki bu herkes için; yani kimi zaman eş dost, kimi zaman sizin pek tanımadığınız, size yabancı olan insanlar için hayatınızı tükettiğinizi hiç fark ettiniz mi? Toplum içinde yaşamını sürdüren her birey muhakkak içinde bulunduğu toplumdan etkilenecek, onu etkileyecek kimi zaman da eylemleri ve söylemleriyle eleştiriye maruz kalacaktır. Ancak her zaman olduğu gibi bu durum da aşırısı malumunuz bünyeye zarar. Şimdi toplum baskısının sizde yarattığı dışlanma korkusunu ve bunun hayatınızı nasıl etkilediğini bir düşünün. Üstelik bu duruma doğumdan ölüme kadar hayatımızın her alanında maruz kalıyoruz. Nasıl yani dediğinizi duyar gibiyim, hemen birkaç örnekle açıklayayım. 

‘‘Bu saatte çıkılır mı el alem ne der! ’’

‘‘Böyle giyinilir mi el alem ne der! ’’

‘‘Boşanamazsın el alem ne der! ’’

‘‘Erkek adam ağlar mı el alem ne der! ’’

‘‘Sınavı kazanamazsan el alem ne der! ’’

‘‘Oturuşuna kalkışına dikkat et el alem ne der! ’’

‘‘Kaç yaşında kadınsın hareketlerine dikkat et el alem ne der! ’’

Anlayacağınız el alem der de der… Bunun hiçbir yaşta ve hiçbir olasılıkta sonu yok ve inanın aman el aleme rezil olmayım, beni el aleme rezil etme diye diye ömür geçiyor. Burada önemli olan şey el alemin dediklerinden ziyade; gerçekten el alemin sizin haytanızda yerinin ne olduğu ve onlar eleştirmesin diye vazgeçtikleriniz. El alemin ayıplamasından korkup vazgeçtikleriniz, yaptıklarınızı saklamak zorunda hissettikleriniz ya da yapmaya hiç cesaret bile edemediğiniz şeyler…El alem gerçekten bu kadar mı önemli? Bunca zaman el alem için yaptığınız şeyler sizi gerçekten mutlu hissettirdi mi?

Hayatınız boyunca sizi pencerelerinden izleyecek ve yaptığınız her şeyi konuşacak, kusur bulacak pek çok insan olacaktır. Bu durumsa tamamen penceredeki kişilerin bakış açılarıyla ilgilidir. Yani siz gerçekten her şeyi doğru dahi yapsanız (ki kime göre ne göre doğru tartışılır) sizi eleştirmek isteyen, kusur bulmak isteyen kişiler ağzınızla kuş tutsanız da o kusuru bulur. Bu yüzden “Başkaları ne der? Ne düşünür” diye yaşamaktansa içinizden geldiği gibi yaşamaya çalışmalısınız. Önceliği el aleme vererek kendinizden vazgeçtiğinizi fark ettiğiniz anlar en büyük pişmanlığınız olabilir. Unutmayın ki hayat çok kısa ve zaman akıp gittiğinde ‘‘keşke böyle yaşamasaydım’’ demek yerine ‘‘iyi ki böyle yaşamışım’’ diyebilmek sizin seçiminiz. Sadece hayatını nasıl yaşamak istediğinize iyi karar vermelisiniz.