ELEM ? KEDER (2)
22 Nisan 2017, Cumartesi 08:26Yine Konyalı şâir ve siyaset adamlarımızdan merhum Feyzi Halıcı’da, bu elem ve keder atmosferinden kurtulmak için mavi gecelerin seher vaktinde ibadet edilmesini, ellerin semaya kaldırılmasını, gönüllerin uzayın derinliklerine salıverilmesini tavsiye ediyor:
Yükselir semaya doğru ellerim
Mavi gecelerin seher vaktinde
Hakk’a kanat açar hep emellerim
Mavi gecelerin seher vaktinde..
Kaybolur kederim, kaybolur ahım
Gözümde yaş olur, akar günahım
Bana daha yakın olur Allah’ım
Mavi gecelerin seher vaktinde...
Koskoca Osmanlı İmparatorluğunun Sultanı olan Abdülaziz’in şu mısraları da çok ibretlidir: Abdülaziz Bey
Bî huzurum nâle-i mürg-i dil-i divâneden
Fark olunmaz cism-i bîmarım bozulmuş haneden
Bunca derd ü mihnete katlandığım ayâ neden?
Terk-i can etsem de kurtulsam şu mihnethaneden
“Şu divane gönül kuşumun feryatlarından huzursuzum. Çünkü hasta bedenim sanki viran olmuş bir ev gibidir. Bunca derde, mihnete, strese, sıkıntıya neden katlanırım bilmem, ölsem de şu elem dolu dünyadan kurtulsam.” Sultan Aziz zaman zaman; "Keşke bir kenarda fakir bir bakkal olsaydım" dermiş.([1]) Herkesin mevkisine makamına, saltanatına imrendiği insanlar bile neler çekmişler, kimi katledilmiş, kimi hapsedilmiş, kimine hakaretler edilmiş…
Zamanın birinde padişahın biri, psikolojik bir rahatsızlığa yakalanmış, hiçbir şeyden zevk almıyor ve devamlı üzüntülü, kederli. Hekimler demişler ki; “sultanımıza hiç elemi, kederi olmayan birinin iç gömleğini (atletini) getirir giydirirsek ancak o zaman bu dertten kurtulur.” Başlamışlar dertsiz adam aramaya, ama ne mümkün. Kime yapıştılarsa altından bin bir türlü elem çıkıyor. Bir çoban görmüşler, sürüsünü ovaya salmış, kendisi de kavalını eline almış, neşeli neşeli çalıyor, “tamam bulduk her halde bu çobanın bir derdi yoktur” deyip yanına varmışlar, bir elemi, bir sıkıntısının olup olmadığını sormuşlar “yok” demiş. “Tamam, o zaman gömleğini bize sat, istediğin kadar para veririz” deyince çoban üzüntülü bir tavırla; “maalesef iç gömleğim yok, onu almaya nerde bizde imkân” deyince oyun yine bozulmuş ve dertsiz adam bulamamışlar. Şu beyitler konunun özeti sayılabilir:
Herkesin bir derdi, bin dâ’vâsı var
Birbirine benzemez şekvâsı var
Olmadı âlem içinde bir nefes hurrem gönül
Olmadı bir lahza bî-gam olana hem-dem
dlî (Sultan ll. Beyazid)
Dipnot:
1- Cemal Kutay, “Sultan Azizin Avrupa Seyahati”,Boğaziçi Yay.1991, s.14.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.