Emevîler Döneminde İlim Seferberliği ve Tercümelerin Başlaması (1)
17 Haziran 2020, Çarşamba 08:49Allah ve Rasûlü’nün ilim seferberliği başlatmaları, sahâbeyi kirâmın da kayıtsız-şartsız itaatları netîcesi, çok kısa zamanda Müslümanlar arasında bilim geleneği oluşmuş ve ilim seferberliği başlamıştır. Bunun sebepleri şöyle sıralanabilir:
1-Allah tarafından gönderilen Kur’ân âyetleri, birçok sahâbe tarafından hâfızalara alınıp ezberlenmiş, aynı zamanda 40’a yakın vahiy kâtipleri tarafından o gün için bulunabilen çeşitli yazı malzemeleri üzerine yazılıp kayda geçirilmiştir.
2-Hadisler de aynı şekilde Peygamberimizin hayatı döneminde ezberlenmeye ve yazılmaya başlanmıştır. Böylece bu rivâyet zincirleri sâyesinde târihte ilk “dipnot” geleneği, söz ve fikirlerin senetleri, vesîkaları, kaynakları oluşturulmuştur.
3-Âyetler ve hadislerde geçen dinî ve târihî olayların değerlendirilmesi ve araştırılması netîcesi, Târih (Siyer, Megâzi) bilimi ortaya çıkmış İbni İshak (ö. 768), İbni Hişâm (ö. 833), Vâkıdî (ö. 823), İbni Sa’d (ö. 845) Taberî (ö. 923) gibi târihçiler eserlerini vermişlerdir.
4-Kısa zamanda büyük fetihler yapılmış, yeni beldeler ve bölgeler alınmış, çok çeşitli inanç, fikir ve siyâsî görüşü olan insanlarla muhatap olunmuş, onların sorularına cevap vermek, müşküllerini halletmek için Fıkıh ilmi gelişmiş ve fıkhî mezhebler ortaya çıkmıştır.
5-Bu kadar farklılıklar içinde ilmî, siyâsî, idârî ve iktisâdî ihtilaflar zuhur etmiş bunların halli için yapılan çalışmalar netîcesi, siyâset, felsefe ve kelâm ilmi gelişmiştir.
6-Tercümeler, fikir akımları, mezheblerin zuhûru, filozofların gayretleri ile ilimlerde branşlaşma, her konuda ihtisaslaşma dönemi başlamış. Özellikle Müslümanlar astronomi, tıp, fizik, kimya gibi ilim dallarında temâyüz etmeye (öne geçmeye) başlamışlar. Kısacası Müslümanlar arasında “Bilim Geleneği” oluşmuş ve “İslâm Medeniyetinin” temel taşları konmuştur.
Bu fikrî ve fiilî seferberliği sahâbeler başlatmış, Emevî idârecileri teşvik ve destek vermiş, halk da bigâne kalmamış, hızlı bir tempo ile bu ilmî coşkunluğa iştirak etmiştir. Başta Emevî veliahtı Hâlid b. Yezid olmak üzere, halîfeler; antik medeniyetlerin eserlerinin tercüme edilmesini emir ve tavsiye etmişler, mâlî bakımdan da desteklemişlerdir. Halîfelerin teşebbüsü ile başlayan bu tercüme ve tedvir işi, Abbâsî Halîfeleri Hârun Reşid (763-809) ve Me’mun (813-833) dönemlerinde zirveye ulaşmış, onlar zamanında dünyâda ilk ciddi ilim kuruluşu, ilk kurumsal üniversite kabul edilen “Beytü’l-Hikme’nin-Bilgi evinin” temeli atılmıştır.
Arapça’da, İlm el-Hey’e veya İlm el-Felek denen astronomi ilminin temel taşları konmaya başlanmıştır. İslâm öncesi Arap şiirinde 300 den fazla yıldızın ismi geçer. Milâdi 7. Yüzyılda Hâlid b. Yezid, içinde astronomik ögelerinde bulunduğu, Filozof Ptoleme’nin “Kitab es-Semere” kitâbını Arapçaya çevirtmiş ve bu tercümeler devam etmiştir. Fakat o dönem Müslümanları, Yunanlıların zıddına evrenin durağan değil, döneğen olduğunu yâni dünyâ ve evrendeki varlıkların döndüğünü fark etmişlerdir.
Emevî devletinin ilk halîfeleri, Yunan antik eserlerinin tercüme edilmesi işini en üst düzeyde ele almışlardır. Muaviye ve diğer halifeler, İbni Asâl ve Ebû el-Hakem gibi Yahûdi ve Hristiyan doktorlar kullanmış ve bu doktorlara antik eserleri tercüme ettirip onlardan faydalanmışlardır.(1) Bilâhare Emevî halîfesi Mervan b. Hakem’in Yahûdi asıllı doktoru Maserceveyh, yine halîfelerin emriyle Yunancadan birçok kitaplar tercüme etmiştir.(2)
İlim ve ilim adamı husûsundaki hoşgörüye bakın ki; İslâm Halîfeleri özel doktorlarını Yahûdilerden ve Hristiyanlardan seçmekte bir beis görmezlerken,(3) bunlardan asırlar sonra 1241 yılında bile, Avrupa’da Yahûdi ve Müslüman doktorlara tedâvi olanlar aforoz edilmiş ve çok ağır cezalara çarptırılmışlardır.
11. Asırda Bağdat’ı ziyâret eden Yahûdi seyyah Benjamin, şehirde 40 bin Yahûdi’nin yaşadığını ve Dicle Nehrinin iki yakasında 28 âdet Sinagog gördüğünü yazmıştır.(4)
Emevîler başka hususlarda son derece ırkçı davransalar da, ilim ve ibâdet husûsunda dil, din, mezheb ve meşreb farkı gözetmemişler, son derece toleranslı davranmışlardır. Şam’daki Emevî Câmii ile ilgili uygulama buna en güzel örnektir.
Dipnotlar:
1- Fuat Sezgin, “İslâm’da Bilim ve Teknik”, Çev. Abdurrahman Aliy, Yayına Hazırlayan: Hayri Kaplan-Abdurrahman Aliy, Türkiye Bilimler Akademisi ve T.C. Kültür ve Turizm Bak. Ortak Yay. Ank. 2007, c. 1, s. 3.
2- Adnan Demircan. “Derin Târih Dergisi, sayı 71, s. 96.
3- Fuat Sezgin, a. g. e. c. 1, s. 97.
4- “Ortaçağda İki Yahûdi Seyyahın Avrupa Asya Afrika gözlemleri”, M. S. 1165-1173, Türkçesi: Nuh Arslantaş, Kaknüs Yay. İst. 2001, s. 66-70.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.