Endülüs Döneminde İlim Âlim (5)
24 Temmuz 2020, Cuma 08:51Mıchel Balivet’in yazdığına göre; Haçlıların Kudüsü almalarına şahit olan Khoniates isimli Bizanslı bir kronikçi, kendi dindaşlarına karşı şöyle serzenişte bulunur:“Haçı omuzlarında taşıyan sizler, Hristiyan ülkeleri yakıp yıkıyorsunuz. Haçla birlikte Haçı yok ediyorsunuz. Müslümanlar Kudüs’ü aldıklarında böyle davranmadılar. Halka gönül yüceliği gösterip, insanca davrandılar. Hristiyan kadınlara tecavüz etmediler. Hristiyan mezarlarını bozmadılar. Düşük bir kurtuluş parası karşılığında herkesin özgürlüğünü kazanmasına izin verdiler. Kendilerininkinden farklı bir dinde olan insanlara karşı ne kılıç ne ateş kullandılar, ne zulüm ettiler ne de aşırı vergi aldılar. Oysa Latinler, Tanrı adına Haçlı Seferi’ne çıkan ve dinimizi paylaşan Hristiyanlar,bunun tam aksi davrandılar.”, “öyle bir zulüm uygulanmış ve o kadar çok Müslüman kadın esir edilmiş ki; 4 tane Müslüman kadın bir dinara alınıp satılmıştır.”(1)
Endülüs’ün Müslümanlar tarafından alınışını H. Peres: “Hiçbir galip halk mağlup halka Endülüslüler kadar hoşgörülü davranmamıştır.”(2) Sözüyle değerlendirirken, Haçlılar geri alınca, Müslümanlara akla hayâle gelmeyen vahşetleri uygulamışlardır. Haçlıların kendi yazdıkları kitaplardan misaller çok ama kitâbımızın konusu Endülüs târihi değil, Endülüs Medeniyeti olduğu için, detaya girmiyorum. sâdece şu değerlendirmeyi arz edeyim:
Prof. Dr. Mustafa Hâlidi, Misyonerlerle ilgili eserinde şöyle yazıyor: “Batı bugün İsrail’e Filistinli Müslümanlara yaptıklarından dolayı hiç bir şey demiyor ve yapmıyor. Çünkü onun ruh derinliklerinde de aynı sadistlik vardır. Zira bugün İsrail’in yaptığını onlar geçmişte Endülüs Müslümanlarına fazlasıyla yaptılar.”(3)
Endülüs’ün son dönemlerinde, Fitne fücur cadı kazanı gibi kaynamıştır. Siyâsî ve mâlî hırslar hudut tanımamış, dînî ve itikâdî değerler yok durumuna düşmüştür. İlim ve irfân sıfıra müncer olmuş, o dünyâya nam, şan veren Endülüs âlimleri; İbni Heysem (965-1039), İbni Rüşd (1126-1198), İbni Bacce (1077-1138), İbni Tufeyl(1106-1186), İbni Haldun (1332-1406), İbni Arabî (1165-1239) gibi âlimleri kovmuşlar, sürgün etmişler veya kaçmaya mecbur bırakmışlardır.(4)
Avrupalıların Engizisyon Mahkemeleri benzeri, burada da Fukaha Engizisyonları kurulmuş, son derece bağnaz, yobaz ve hoşgörüsüz uygulamalar başlamıştır.(5) Mezhepçilik almış yürümüş, İmam Mâlik’in (709-795) fikirlerine, fetvalarına ve kitaplarına hâşâ Allah ve Rasûlü’nün emirlerinden daha fazla itibar eder hâle gelmişler.(6) Endülüs medeniyetinin ilk zamanlarında, kul haklarına bulaşırım diye en büyük görevlerden olan kadılık görevlerini kabul etmeyen el-Huşenî gibi âlimler çıkarken,(7) Son zamanlarda çoğu şehirleri Hristiyanlara kaptırdıkları halde; Endülüs’te aynı anda 4 tane halîfe çıkmıştır.(8)
Böylece Arapların “Firdevs-i Mefkûd - kaybedilmiş cennet” veya “Cezîretü’l-Hadra-yeşil ada” dedikleri Endülüs, Müslümanların elinden çıkmış ve Allah Rasûlü’nün (s.a.v.)şu hadis-i şerifindeki esrar da tecelli etmiştir: “Endülüs İslâm’ın son girdiği ve ilk çıktığı yer olacaktır.”(9)
Endülüs’ü ele geçiren Hristiyanlar Müslümanlardan kalan medeniyete ayak uyduramamışlardır.(10) Bir asırdan fazla onların aletlerini, edevatlarını, fabrikalarını, sulama teşkilatlarını çalıştıramamışlardır.(11) Bunlardan faydalanabilmek için yine Müslüman esirleri kullanmışlardır. Bir Müslümanın yaptığını 4 Hristiyan yapamamış, Müslümanlar tarlalardan Hristiyanlardan 4 kat daha fazla ürün kaldırmış, Müslüman esiri olan kişilere altın yumurtlayan tavuğu var diye şaka yapar olmuşlardır.(12)
Yüce Rabbimizin “Fitne kıtalden daha kötüdür”(13) fermânı tecelli etmiş, târihte birçok örneği olduğu gibi, fitne ve tefrika yüzünden böyle güzîde bir medeniyet yok olup gitmiştir.
Fransızların ünlü Filozofu Güstav le Bon (1841-1931), eserinde haçlı zulmünün doruğa ulaştığı Endülüs'te, Müslümanların başına gelen ve târihin hiçbir döneminde görülmemiş olan, insanlık için yüz kızartıcı vahşet ve soykırım uygulamaları hakkında şu mâlûmatı verir: "Muzaffer Hristiyanların mağlup Müslümanlara karşı icra ettikleri her çeşit zulüm ve kıtallerin hikâyelerini titremeden okumak mümkün değildir. Onları zorla vaftiz ettirdiler. Engizisyon mahkemelerine teslim ederek, kabil olduğu kadar diri-diri yakılmalarını sağladılar. Bu işleri kestirmeden halletmek için, Toledo başrahibi, Hristiyanlığı kabul etmeyen bütün Arapların kılıçtan geçirilmelerini emretti. Dominiken tarîkatı papazı daha da kestirme hareket etti. Kadın ve çocuklar dâhil ne kadar Müslüman varsa kafalarının uçurulması emrini verdi. İspanya'nın yüksek tabakasını, aydınlarını ve sanayicilerini oluşturan 3 milyon Arap öldürüldü veya yarımadadan atıldı. 8. Asırdan beri Avrupa'ya ışık üzerine ışık saçan parlak medeniyetleri söndü... Şunu da itiraf etmek gerekir ki, en vahşi istilâcılar arasında bu derece korkunç katliamlarda bulunan bir tânesi bile gösterilemez"(14)
Dipnotlar:
1- Mıchel Balivet, “a. g. e. s. 75, 86.
2- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları-Medeniyet Târihi. s. 26.
3- Mustafa Hâlidi, Ömer Ferruh, “Misyonerler (İslâm Ülkelerinde Emperyalizm ve Askerleri)” Araştırma Yay. İst. 1991, s. 27.
4- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 197, 285.
5- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 238.
6- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 333.
7- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları-Medeniyet Târihi”, s. 141.
8- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları-Medeniyet Târihi”, s. 121.
9- Mehmet Özdemir,“Endülüs Müslümanları-İlim-Kültür ve Sanat” TDV Yay. Ank. 1997, s. 147.
10- İsmail Kahraman, Endülüs Medeniyeti, VCD belgesel 2003.
11- Lütfi Şeyban, Endülüsten Geriye Ne Kaldı? Târih ve Düşünce Derg.Mayıs 2003, s.22.
12- Mehmet Özdemir, “Endülüs Müslümanları”, s. 204.
13- Bakara Sûresi, 191.
14- Güstav Le Bon. “Civilastion Des Arabes-Arapların Medeniyeti”, Çev. Haktan Birsel, Kitapyurdu. Com. 2014. s. 129; Ahmet Rıza, “Batının Doğu Politikasının Ahlâken İflası”, Çev. Ziyad Ebüzziya, İst. 1982 s. 98.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.