ENERJİ HAREKETİ
03 Mayıs 2023, Çarşamba 00:00Modern çağda herkesin dikkati başka başka konulara, isteklere ve davranışlara yönelir. Doğru veya yanlış bunun önüne geçemezsiniz. Sebebi, insanın dikkat dağınıklığıdır. Bir noktaya veya konuya odaklanamıyor. Bu dikkat dağınıklığı yüzünden insanların birbirine yabancılaşması ve birbirini anlayamaması normaldir. Çünkü biriyle konuşurken bile dikkatleri, konuştukları kişide değil, sanki bin parçaya bölünmüştür ve kimsenin kimseye, tüm düşünceleriyle beraber ayıracak birkaç dakikası bile yok. Çünkü algısı kapalı, duygu ve düşüncelerin her biri farklı bir yerde, farklı bir zamandadır. Oysa bir araya gelen iki kişinin sadece o anda bile olsa dikkatlerini birbirlerine aitmişçesine vererek, dağılmadan birbirlerini hissetmeleri ve kendilerini onun yerine koymaları ne güzel olurdu. Bu bir enerji hareketidir, sevinçte olsa, üzüntüde olsa. Maalesef bu enerji hareketini kaybedeli çok olmuş. Enerji hareketi, yerini gıybet, riyakârlık, maskelenme ve dinler gibi görünerek cevap vermeye yönelmeye bırakmış.
İki insan görüyorsunuz, saygı, sevgi ve nezaketle çok güzel sohbet ediyor ve gülüyorlar. Diyorsunuz ki; “ne harika bir durum, güzel bir dostluk yaşıyorlar, hayat bunlara güzel.” Oysa bir süre sonra biri ayrılınca, bunun tam tersine döndüğünü, kalanın giden hakkında kötü sözler söylediğini görebiliyorsunuz. Ne kadar güzel sohbet etmiş olsalar bile, demek ki ortada bir samimiyet problemi var. Biriyle konuşanın, o kişiyle konuşurken olan samimiyet görüntüsünün sahteliğini, bir diğeri gidince anlıyorsunuz. Karşısındaki insanı da anlıyor gibi ama insan yerine koymuyor. Demek oluyor ki, insanlar birbirini anlamıyor, anlamak istemiyor, sadece mutluymuş gibi seviyormuş gibi birbirleriyle zaman öldürüyorlar. Ya o an eğlenmek istiyor ya da eğlendikten sonra da arkasından konuşarak veya sonradan tenkitle kendi zihnini yoruyor ve mutlu olduğunu zannederken, mutsuz oluyor. Bu da kişinin insanlık enerjisinin ve insaf dairesinin zayıflığı ve her ikisinin de dağınık olmasını gösteriyor. Maalesef insanlar, ortaya söylenen bir sözde kendilerinden bir şey bulunca da bu hale geliyor.
Enerjilerin dağınık olması, zorunlulukmuş gibi riyayla saklanmış maskeli davranışlar ve bölünmüşlükler, adamlığı ve insanlığı kaybetmeye yol açıyor. Sonra olumlu ya da olumsuz sorgulamalar, yargılamalar başlıyor. Biri bunları söylediği zaman bir başkası hemen atılıyor; “güzel söylüyorsun da hep başkalarının zülfiyarine dokunuyorsun, arada sırada kendi zülfiyarine de dokunsan diyorum, zaten söylediklerindeki adam olsan, ulema, zatı şahane diye anılırdın” diye söylüyor. Oysa anlatan, belki söylediklerinin kendinde olan eksiklikler olduğu için kendine ders vermek veya kendini eleştirmek için söylüyor, yazıyor da olabilir, bilemezsiniz. Zihninizi ve enerjinizi boşa harcamayın, kendinize yönelin ve siz kendinizden bir şey buluyorsanız da hissenize düşen varsa, alın. Yoksa yargılamak ve sorgulamak haddinize değildir. Maalesef insanlar, eleştirmeyi, yargılamayı severler ama eleştirilmeye tahammül edemezler, hemen karşı atağa geçerler.
Bu yargılamak ve sorgulamanın en büyük etkeni, zihinlerimizin hep olumsuzluklarla dolu ve bilinçaltımızın çok kirli olmasından kaynaklanır. Bu yüzden zihnimizdeki olumsuz duygu ve düşüncelerden dolayı enerji kaybı yaşıyor, zihnimizin rahat çalışmasına izin vermiyoruz. Belki söylenenler bizi tarif etmese bile algı kabiliyetimiz zayıfladığından söyleneni algılayamıyor, bize söylenmiş olabileceği varsayımıyla söz söylemeye bile yelteniyoruz. O yüzden temiz duyguları verme veya onları algılama gibi bir seçim yapamıyoruz. Muhakeme kabiliyeti yok oluyor, hatalarda hep “sen,” iyilerde hep “ben” kavgası içerisindeyiz, içimizdeki ben egosunu yapılandıramıyor veya yıkamıyoruz.
Maalesef kaybettiğimiz bir şey daha var ki, o da, had bilmektir. Yani insanın haddini ve duracağı yeri bilmesi gerekir. Kimse duracağı yeri bilmiyor. Herkes cevap yetiştirmece, sözde altta kalmamaca, köşe kapmaca, kapacağı boş sandalye peşinde ve o sandalyeyi de bulamayınca veya söylenenlerden nasibine düşeni görünce, yargılama ve sorgulama yolunu seçmekte.
Haddinizi de hududunuzu da bilecek, saygısızlığın, sevgisizliğin, riyakârca maskeli davranmanın mutsuz ettiğini, insanlara saygısızlık yaptığınızı görecek ve değişmeniz gerektiğini anlayacaksınız. Eğer bilinçaltınızı temizleyip olumsuz duygu ve düşüncelerden kurtulur, dağılan enerjinizi toplayarak temiz bir bakış açısıyla hayata ve insanlara dair yeni bir pencereden bakacak olursanız, kaybettiğiniz insanlığa da, mutluluğa da kavuşacaksınız.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.