Esirlere Muamele ve Avrupalılar (5)
29 Nisan 2021, Perşembe 10:40Yine o günlerde, aç bî ilaç Bosnalı öksüz çocukları şeker ve çikolatalarla kandırıp mayınlı tarlalara sürdüklerini, onların paramparça oluşlarını gülerek ve zevkle seyrettiklerini, kendilerinin canları çok tatlı ve kıymetli olduğu için geçmeleri gereken yer ve yollardan önce bu çocukları geçirip, mayınsız olduklarına kanaat getirince de kendilerinin geçtiklerini… Videokasetlerden bütün dünya seyretmiştir.(1)
Bosna savaşı yıllarında, her gün öldürülen yüzlerce Müslüman Bosnalıya aldırmayan Avrupalı, Bosna hayvanat bahçesine top mermileri düşüp birkaç hayvan ölünce ayağa kalkmıştır.(2)
1995’li yıllarda yapılan Sırp vahşeti bütün dünyanın malumudur. Çaresiz kalan Müslümanların sığınmaları için BM güvenli bölgeler oluşturdu(!) Ve: “buralara sığınan kişilerin hayatları BM’nin güvencesi altında” denildi. Bu durum TV’lerden, radyolardan duyuruldu. Uçaklardan broşürler atıldı, anonslar yapıldı… Fakat Srebrenitza, Zepa, Gorajde gibi bölgelere toplanan on binlerce Müslüman’ı, BM askerleri bizzat Sırplara teslim etmişler ve burada sekiz bin Bosnalının katledilişini şampanya içerek kutlamışlardır.(3) Amatör kamerayla tespit edilen olayların sebebi sorulduğunda Hollandalı general Hans Cooziy: “Ne yapalım Müslümanlardan nefret ediyoruz” diye cevap vermiştir.(4) Ve bu adamlar bizi yıllarca “NATO müttefikiyiz, dostuz, sizi seviyoruz…” diye kandırdılar, biz de maalesef kandık. Bu nasıl dostluk biraz da buna bakalım:
Yakın tarihe kadar iki kutuplu bir dünya vardı. 1-Kapitalizm, 2-Komünizm Dünya devletlerinin ekserisi bu iki kamptan birine girme ihtiyacı duymuştur. Rusya’nın tehdidi ile biz Batı kampını tercih etmişiz. Zaten oldum olası Batı hayranı ve hastasıyız ya. Ama batı bizi Ruslara karşı çok güzel kullandı, devlet imkânlarımızı devamlı silah ve mühimmata yatırtarak kalkınmamızı önledi, Demirperde devletlerinin tehdidini devamlı büyük gösterdi. Ama hiçbir zaman da, şu yukarıda anlatmaya çalıştığım tarihi kin ve adavetten dolayı da bize gerçek bir yakınlık göstermedi. Devamlı ikiyüzlü ve çifte standartlı oldu. Bir gövdedeki protez kol veya bacak ne ise bizi o şekilde algıladı ve muamele etti. Hatta bazılarının tabiriyle ABD ve Avrupa Türkiye’yi mayın eşeği gibi kullandı.(5) Yani tehlikeli bölgelere, mayınlı tarlalara salınıp, bir yol, bir geçit açtırılan eşekler gibi.
“Peki Batılı bu kadar Türk düşmanı ise, niye bizi tamamen dışlamıyor, neye oyalama cihetine gidiyor, NATO, CENTO gibi kuruluşların içinde tutuyor?” denirse; Banu Avar’ın değerlendirmesiyle “bizi Truva atı olarak kullanıyor.” Yani İslâm âleminin içine daha rahat girebilmek, kaleyi içten fethedebilmek, onlara bir şey hissettirmeden “Bakın biz Müslüman düşmanı falan değiliz, içimizde Müslüman devlet de var, biz eski haçlı kafasındaki insanlar değiliz…” İmajı verebilmek, bazı hususlarda da Türkiye’yi kullanabilmek için bunu yapıyor.
NATO ilişkilerimizle ilgili son zamanlarda su yüzene çıkan gerçeklerden bazılarını arz ediyorum:
Barış gücündeki Fransız subaylar NATO uçaklarının hareketlerini Sırplara önceden haber vermiştir.(6) Anlaşma ve ittifaklarımıza rağmen, NATO senedinde olmasına rağmen, bu kuruluşun üyesi Türkiye’ye başka bir devlet saldırsa, NATO’nun müdahale etmeyeceğini en üst düzey görevliler dile getirmektedirler.(7)
Rusya’nın baskısı ile eskiden bunu açık açık söyleyemiyorlardı. Şimdi Komünizm iflâs edip Demirperde Paktı dağılınca bunu açıktan dillendirmekte bir beis görmüyorlar.
1901 yılında ABD ye başkan seçilen Theodore Roosveld başkanlık seçimleri öncesinde: “Dünyada ezmek isteğim iki güç var. Birincisi Osmanlıdır” demiştir.(8)
Yakın tarihte ABD ve Rusya’nın devlet başkanları olan Regan ve Gorbaçov, Cenevre’de buluşup şu kararları almışlardır:
“1-Dünyada İslâmiyet hızla yayılmakta ve Müslüman ülkelerde de maddi ve mânevi bir kalkınma var. Bu mutlaka önlenmeli.
2-İslâm dünyasındaki dini uyanış “İslâmî görünen” sapık inançlara kanalize edilmeli.
3-İslâm ülkelerinin kendi aralarındaki her türlü ilişkiler ve dayanışmalar önlenmeli.
4-Önümüzdeki asrın potansiyel lider ülkelerinden Türkiye’nin güçlenmesine mani olunmalı ve muhtemel bir İslâm dünyası liderliğine geçit verilmemeli.
5-Türkiye’nin hem İslâm âlemi, hem de Batı ile arası açılarak tecrit edilmesi mutlaka sağlanmalı.”(9)
NATO eski Genel Sekreteri Willy Celas yaptığı açıklamada: “Bundan böyle Batının yeni düşmanı İslâm fundamantalizmidir. Komünizmin yerini almıştır” demiştir.(10) Yani Rusya bitti, bundan sonra düşmanımız İslâm ve Müslümanlar demektedirler.
Dipnotlar:
1- Türkiye Gazetesi, 13. 05. 1995; Hürriyet Gazetesi, 11. 05. 1995; İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru- 2”, Albatros Yay. 7. Bas. İst. 2001, s. 45.
2- Milliyet Gazetesi, 29. 11. 1992.
3- Milliyet Gazetesi, 15. 07. 1995.
4- Türkiye Gazetesi, 03. 12. 1995.
5- Cengiz Özakıncı, a. g. e. s. 382.
6- İtalyan Milano Panaroma Dergisi naklen, Zaman Gazetesi, 07. 12. 1994.
7- Ahmet Davutoğlu, a. g. e. s. 145.
8- Tarih ve Düşünce Dergisi, Ağustos 2000, sayı: 10, s. 33.
9- M. Fahri Can, “Türkiye Uyutuluyor”, Tarih ve Med. Derg. Eylül 1998, sayı: 54, s. 5.
10- Mustafa Mutlu, “Savaşlarda Kamuoyu Oluşumu”, Okumuş Adam Yay. İst. 2003, s. 288.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.