ETME BULMA DÜNYASI
16 Mayıs 2024, Perşembe 00:52Bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım. Sağanak halinde yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş haline rağmen sağa sola koşuyordu. Yanına sokularak:
– Hayrola teyzeciğim, dedim. Bir derdiniz mi var?
Sıcak bir tebessümle:
– Buraların yabancısıyım evladım, dedi. Hastane tarafına gidecek bir araba arıyorum.
– Biraz beklerseniz aynı dolmuşa binebiliriz, dedim. Oraya geldiğimizde size haber veririm.
Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyenin altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanakları pembe pembe olmuştu.
– Torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati bitmeden dolaşmak istemiştim.”
– 20 dakikanız var, dedim. Hastaneye yakın ama, bu havada pek araba bulunmuyor.
Durağa herkesten önce geldiğimiz için, dolmuşa da rahatça bineceğimizi zannediyordum. Ancak araba yanaştığında, arkamızda duran 4-5 kişinin bir anda hücum ettiğini gördüm. İçeriye doluşan ve arkadaş olduğu anlaşılan adamlara:
– İlk önce biz gelmiştik, dedim. Sırayı bozmaya hakkınız var mı?
Ön koltukta oturanı:
– Hak istiyorsan Hakkari’ye gideceksin arkadaşım, dedi. Hem oradaki haklardan KDV’de alınmıyormuş.
Bu laf üzerine attıkları kahkahalarla bindikleri araba sarsılmış ve sinirlerim allak bullak olmuştu.
Sakinleşmeye çalışarak:
– Ben biraz daha bekleyebilirim, dedim. Ama şu ihtiyar teyzenin hastaneye yetişmesi gerekiyor.
Bu defa şoför lafa karışıp:
– Teyzenin arabaya falan ihtiyacı yok be kardeşim, dedi. Okuyup üfledi mi, hastaneye uçuverir. Tekrar kopan kahkahalarla birlikte araba uzaklaşıp gitti.
Yaşlı kadına baktım, tevekkülle susuyordu.5-10 dakika sonra gelen bir başka dolmuşa onunla beraber
bindim ve şoföre “teyzeyi hastanede indirmesini” söyledim.
Yaşlı kadın, yapacağı ziyaretten ümitsiz görünmesine rağmen şikayet etmiyordu. Üstelik trafik de, yarı yolda tıkanıp kalmıştı.
Şoför:
– Yolun bu durumu, hayra alamet değil, dedi. Sebebini anlasam iyi olacak.
Arabayı çalışır vaziyette bırakıp ileri doğru yürüdü ve biraz sonra döndüğünde:
– Kısmete bak yahu, dedi. Bizden önce kalkan dolmuşa kamyon çarpmış.
Heyecanla:
– Bir şey olmuş mu? diye atıldım. Yani yaralı falan var mı?
– Herhalde, diye cevap verdi. Dolmuşta bulunanları, teyzenin gideceği hastaneye kaldırmışlar.
Göz ucuyla yaşlı kadına baktım. Solgun dudaklarıyla bir şeyler mırıldanıyor ve sanki onlar için dua ediyordu. Şoför, koltuğuna yavaşça otururken:
– Kısmet işte, diye tekrarlayıp, duruyordu.
Sen kalk koca bir kamyonla çarpış, hem de Türkiye’nin öbür ucundan gelen Hakkari plakalı bir kamyonla…
Bu hafta da kıssadan hisselerden devam ettik. Konumuzu etme bulma dünyası olarak ele aldık, bir hikaye paylaştık hemen. Eden bulur diye bir söz var. Bilmem ne kadar inanırsınız ne kadar inanmazsınız. Yukarıda ki hikayede olduğu gibi bir çok örnekleri de var tabi. Ben bu duruma her zaman inanmıyorum sanırım. Bazen öfkem ele geçiriyor beni. Sabrımı ve sükûnetimi kaybediyorum. Eden bulur deyip bir köşede beklemek zor geliyor. Belki karnım dar belki tez canlılık. Bende bilmiyorum ama hikayede ki teyze kadar tahammül edemezdim sanırım. İlahi adalet elbette vaktini ve zamanını bekler. Önünde sonunda tecelli de eder. Ama tabi bunun içinde gerçekten bir teslimiyet bir vaz geçiş ve sabır gerek. Bizlerde ne kadar var bilmem. Yazan ben olunca kendimden bahsettim siz okurlarımızı bilemem. Keşke teyze kadar olabilsek ahı günahı yük etmeden adaleti Allah’tan beklesek…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.