EZAN
21 Ocak 2016, Perşembe 08:55Ezan-ı Muhammedi
Emr-i bülendsin ey Ezan-ı Muhammedî
Kâfi değil sadâna cihan-ı Muhammedî
Sultan Selim-i Evvel’i râmetmeyüp ecel
Fethetmeliydi âlemi şan-ı Muhammedi
Gök nura gark olur nice yüz bin minareden
Şehbal açınca rûh-ı revân-ı Muhammedi
Ervah cümleten görür Allh-ü Ekber’i
Akseyleyince arşa lisan-ı muhammedi
Üsküp’te kabr-i mâdere olsun bu nev-gazel
Bir tuhfe-i bedî ü beyân-ı Muhammedi
Yahya Kemal Beyatlı
Her dinin ibadet ve ibadethaneye çağrı usulleri vardır. İslâm’ın davet şeklide Ezandır. Fransızların meşhur yazar ve şairi Lamartin’e göre ezan, metal sesi olan Çan’dan daha iyi ve etkilidir.([1]) Osmanlı diyarına gelen birçok kişi, bu lâhûtî sesten etkilendiğini dile getirmiştir. Örovizyonda 2. olan ve bir süre memleketimizde kalan İtalyan şarkıcı Simmons ayrılırken: “Ezan sesini özleyeceğim. Bilhassa beni çok etkileyen sabah ezanını” demiştir.([2]) 2000 yılında Filistin’i ziyaret eden Papa Jean Paul bile ezan okunurken susup huşu ile dinlemiştir.([3])
İstiklâl Savaşı yıllarında İstanbul’u işgal eden İngiliz kuvvetlerinin komutanı Cipiyle bir yere giderken çok güzel bir saban ezanı dinlemiş, hayran kalmış ve emir eri ile okuyan müezzine bir altın göndermiş. Dönüşte bir öğle ezanına daha rastlamış ama hiç ezana benzemiyor, o müezzine beş altın göndermiş. Emir eri hayret etmiş ve “efendim çok güzel okuyana bir, çok kötü okuyana beş altın verdiniz, bu nasıl iş” deyince kumandan; “evlâdım, eğer bu da onun gibi güzel okusaydı, nerdeyse dinimi değiştirecektim, bu kötü okuyan benim dinimi kurtardı!..” diye cevap vermiş.([4])
Evet İstanbul’u işgal eden İngiliz, Fransız ve başka müstevliler ezana müdahale edip değiştirmediler ama, kendi idarecilerimiz asırların ezanını değiştirip Türkçe ezan diye bir garabet ortaya çıkardılar maalesef.
Türkçe Ezan okumayacağım diye nice kaliteli insanlar müezzinlik görevini bırakmışlar ve bazıları da başka diyarlara hicret etmişlerdir. Konyalı Hacıbayram Camii Baş İmamı Hafız Zekâî Sarsılmaz Efendi bunlardan biridir.([5])
18 sene fasıladan sonra Menderes Rahmetlinin emri ile tekrar Ezan Arapça okunmaya([6]) başlanınca, yıllardır bu sadâ’nın, bu namenin, bu ilâhî terennümün hasretini çeken halk sokaklara dökülmüştür. Ama bunun faturası çok ağır olmuş, Menderes rahmetliye ödetilmiş, bazı kişiler Menderes’e Ezan şehidi demektedirler.([7])
Ama Arif Nihat Asya merhum bu cesareti gösteremeyen ve Ayasofya’nın minarelerinden hâlâ ezan okutamayan idarecilere şöyle sitem ediyor:
Beş vakit loşluğunda saf saftık
Davetin vardı, dün ezanlarda
Seni ey Mabedim utansınlar
Kapayanlarda, açmayanlarda
Diyanet İşleri Başkanlığı 1984’lü yıllarda hoparlör olsun olmasın illâki imam ve müezzinler, Ezanı minareye çıkıp şerefede okuyacak diye bir tamim gönderdi. Takibini de çok sıkı yaptı. Belki bu uygulamaları minareler mezbelelikten kurtulsun diye yaptı.
O dönemde bir köyde saf ve çok temiz bir imamı minareye çıkmıyor diye, her devir ve her dönemde eksik olmayan fitne bir kişi ihbar etmiş. Köye ilgililer gelmiş, hoca tabi misafirlerine bir horoz kesip yedirmiş. İlgililer gidince köylüler sormuşlar “ne oldu hocam” diye. Hocanın cevabı; “İbiği (horozu) yediler, minareye çık dediler” olmuş.
Arapça ezan yasağının uygulandığı dönemlerde, yine birisi gelip mahkemede Hâkime hocanın Arapça ezan okuduğundan şikâyet etmiş. Hâkim imanlı birisi imiş, adamı vazgeçirmeye, savuşturmaya çalıştıysa da adam ısrarcı. “Peki, hoca nasıl ezan okuyor?” diye sormuş, adam Arapça okuyor efendim demiş. Hâkim; “yani nasıl okuyor, onun gibi oku bakalım” demiş, adam Arapça ezan okumaya başlayınca mübaşiri çağırıp; “Cumhuriyet devletinin mahkemesinde, resmî dairede Arapça ezan okuduğundan şu kadar cezaya çarptırılmıştır, götürün” der.
Ne demişler:
Bunu altın hat ile yazsın yazan,
Kendi düşer halk için kuyu kazan
Dipnotlar:
1-Pierre Loti, “Can Çekişen Türkiye” 1914, Tercü. 1001 Temel Eser, s. 132.
2-Milliyet Gazetesi, 20.11.1989.
3-Milliyet Gazetesi, 23.03.2000.
4-Dursun Gürlek bu olayı Türk dostu Piyer Loti üzerinden anlatır.Dursun Gürlek,a.g.e. s.95.
5-Ali Ulvi Kurucu, “Hatıralar-3”, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. s. 261.
6-İbrahim Refik, “Tarih Şuuruna Doğru-4”, Albatros Yay. İst. 2004, s.138-168, 209.
7-Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar-2, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yay. 2007, İst. 2. baskı, s.261.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.