FARKINDALIK
22 Kasım 2017, Çarşamba 07:19Usulca, hiç acele etmeden, süzüle süzüle iniyor yılın ilk kar tanesi.
Yerde sararmış yapraklarda hem hüzün hem huzur var,
Ayrılmış bu dünyadan ama kavuşmuş aslı olan toprağa.
Her yerde bir mesaj var, konuşuyor aslında tüm doğa.
Ama insanoğlu kör, sağır…
Sorsan ‘hayat nasıl diye?’ bir koşuşturmadır gidiyor der.
Herkes aynı yerde ama aslında hiç kimse orada değil.
Algılar kapalı, düşünceler yönetiyor insanları.
Bir şeyler yiyor ama tadına bile varamıyor,
Aklında ‘şu nasıl olacak? ya böyle olursa, o niye böyle dedi?...’
Bakıyor etrafına ama görmüyor çünkü gören beyin hep meşgul.
Sürekli akılda ‘bu şöyle olmalı, ya olursular’.. ve huzur yok.
Hüzün var keşkelerden dolayı.
Bir dursan aslında şu ağaç gibi, çeksen içine şu serin nefesi hissederek,
Görsen dans eden kar tanesini, süzülen sarı yaprakları,
Dinlesen rüzgârın ıslığını,
Tatsan çayını hissederek aromasını…
Ey kendini dünde kaybetmiş yarında arayan insan
Unutmuş olmalısın ki aslında hayat şu an.
Dün çoktan sahibine verildi, geleceğin geleceği meçhul.
Acelen ne? Telaşın ne? Niye kapattın algılarını? Niye esir ettin hayatı düşüncelere?
Dur bir nefes çek derinden ve sadece dur…
Bak tabiata ama görerek, dinle ama duyarak, sen bu bütünün bir parçasısın.
Bir olmayı böldün düşüncelerle, hissetmez oldun sana verilenle.
Beş dakikada olsa her gün bir dur, sadece tat, sadece bak, sadece dinle ve dokun.
Kapat kaynağını yok edemeyeceğin düşünce deryasının kapısını.
O seni bir geçmişe savurur bir geleceğe.
Unutma ki; hayat aslında şu an, ne kadar kalırsan şu anda o kadar yaşarsın…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.