FÂTİH ve KUTLU FETİH (5)
01 Haziran 2018, Cuma 07:451452-53 kışı Edirne de harp hazırlıklarıyla geçirilir. Dünyanın en büyük ve en sağlam surlarını yıkabilmek için, yine dehasını gösterip dünyanın en büyük toplarının planlarını çizip döktürür. İki tonluk gülleleri 1-1.5 mil uzağa atabilen, 36 ton ağırlığında Şâhi ismi verilen ve 2000 kişinin çektiği bu toplar o gün için görülmemiş şeylerdir.(1) Ayrıca aşırtmalı mermi atan ilk havan toplarını da Fatih bu savaşta döktürüp kullanmıştır.
Bu hazırlıklar yapılırken başlarına geleceği anlayan Bizans imparatoru, elçi göndererek fetihten vazgeçmesi şartıyla, istediği kadar vergi vereceğini söyler ama, ll. Mehmet: "Ya İstanbul beni alır ya Ben İstanbul’u" diyerek azmini gösterir. İmparatora Mora Despotluğunu teklif eder. Kabul ederse kimsenin burnunun kanamayacağına dair söz verir ama bu teklifi de İmparator kabul etmez.
Fatih 30 yıl süren ikinci padişahlığı döneminde 2 imparatorluk, 4 krallık, 2 prenslik olmak üzere 17 devleti yenerek haritadan silmiş,(2) Yerine göre 25 devletle aynı anda savaşılmıştır.(3) Fatihin azmini, iradesini, cesaret ve şecaatini göstermesi bakımından; "Benim kudretimin yetiştiği yere sizin hayalleriniz bile ulaşamaz" sözü ve şu şiiri ne güzel örnektir:
İmtisal-i câhidû fillah olubdur niyyetüm
Din-i İslâmın mücerred gayretidür gayretüm
Fazl-ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlullah ile
Ehl-i küfrü ser-te-ser kahr eylemekdür niyyetüm
Enbiyâ vü evliyâya istinâdum var benüm
Lütf-i Hakdandur hemân ümîd-i feth-i nusratüm
Nefs-i mal ile n'ola kılsam cihânda ictihâd
Hamdü-lillah var gazaya sâd hezarân rağbetüm
Ey Muhammed mu'cizât-ı Ahmed-i Muhtar ile
Umarım gâlib ola a'dâ-yı dine devletüm
Kuşatma ve Fetih:
Büyük hazırlıklardan sonra, l00.000 kişilik ordusu ile II. Mehmed Edirne’den çıkıp İstanbul önlerine gelmiş, 6 Nisanda büyük topun ateşlenmesi ile muhasara fiilen başlamıştır.
Surlara tırmanmak için, yapılan kulelerin, topların ve mancınıkların desteği ile zaman zaman yapılan hücumlardan netice alınamaz. Halicin ağzına gerilen zincir kırılamamış ve Haliçteki Hıristiyan donanmasına zarar verilememiştir.
Kasımpaşa sırtlarından havan atışları ile Haliçteki Haçlı donanması tedirgin edilerek, 22 Nisan gecesi de 67 küçük gemi karadan yürütülerek Halice indirilmiştir. Bu durum Bizanslıların moralini sıfıra indirmiş, bir gece de Haliç’te Kâğıthane deresi ile Defterdar İskelesi arasına bir günde binden fazla duba kullanılarak köprü kurulmuştur.(4) Yine Fatih binlerce büyük fıçıyı bir birine bağlatmak suretiyle üzerinden asker ve topların geçirildiği bir köprüyü Haliç üzerine kurdurmuştur.(5)
Bizanslılarda olağanüstü bir gayretle savaşmışlar, şehirlerini müdafaa etmişlerdir. Açılan gedikler, bütün halkın yardımı ile hemen tamir ediliyor, surlara tırmanmak üzere yaklaşan yeniçerilerin, leventlerin, sipahilerin üzerine Rum ateşi denen ve su ile bile sönmeyen ateşlerden döküp binlercesinin yanarak şehit olmasına sebep olmuşlardır. Ama yine de karşılarındaki ordu kadar gaye ve hedef birliği yoktur.
Halk idarecilerinden ve onların zulümlerinden bıkmıştır. Başbakanları durumundaki Notaras’a: “Bizans sokaklarında Latin Kardinallerinin şapkalarını görmektense, Osmanlı kavuklarını görmeyi tercih ederim” dedirtecek kadar mezhep düşmanlıklarına kapılmışlardır.(6)
Fen ve teknoloji hususunda da rakiplerinin çok gerisindedirler. Fâtih’in Şâhi’leri surları döverken, onların sözde alimleri Ayasofya’da “melekler erkek mi?, dişi mi?” münakaşasını yaptıkları rivayet edilir.
Kuşatmanın uzaması üzerine Macaristan’dan elçiler gelip, Haçlı ordusunun Tuna’yı geçmek üzere olduğunu söylemeleri, yine Ceneviz ve Venedik donanmalarının Sakız adası önlerine kadar geldiklerinin duyulması, Çandarlı Halil Paşanın kuşatma aleyhine bazı davranış ve sözleri…
Ordunun moralini bozmuş ise de, dervişlerin, velilerin, tasavvuf erbabının ve başta Akşemsettin olmak üzere fethin II. Mehmed’e nasip olacağına dair manevi işaretlerin olduğunu ısrarla yaymaları üzerine ordunun morali düzelmiştir.
II. Mehmet büyük taarruzdan önce harp divanını toplayıp heyecanlı bir nutuk atıp, savaşta yararlıklar gösteren asker ve kumandanlara parlak mevkiler vaat etmiştir. 28 Mayıs gecesi bütün surlar boyunca meşaleler yakıp fener alayları düzenlenmiştir. 29 Mayıs sabahı daha güneş doğmadan II. Mehmed sabah namazını kılmış, atına binmiş, bütün maiyeti ile ön saflara güneş doğmadan gelmiştir.
Dipnotlar:
1- Hüseyin Algül, “İstanbul’un Fethi ve Fâtih”, Zaman Gazetesi, 26-31 Mayıs 1996).
2- Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 3, s. 130.
3- Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 2, s. 452.
4- İsmail Hâmi Dânişmend,“Tarihi Hakikatler”,Tercüman Gazetesi Yay.1979, c.1, s. 332.
5- Yılmaz Öztuna, a. g. e. c. 2, s. 441.
6- İsmail Hâmi Dânişmend,“Tarihi Hakikatler”,Tercüman Yay.1979, c.1,s. 165,503.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.