FEDAKÂRLIK

İyiye örnek olmak demişken FEDAKÂRLIKla devam edelim…

“Chieh-she-shuai” ismi pek bilinmese de rahmetli Hüseyin Nihal Atsız’ın telaffuzu ile zihinlere kazınan “Kürşad”dır.  “Kürşad ve Kırk Çerisi” 639 yılının Mayıs ayında büyük Çin sarayını basmasıyla ve devamında bir yangının fitilini yakmasıyla bilinir. Bilinmeyen ise iyiye nasıl örnek olduğudur...

Kürşad, kendi hayatını hiçe sayarak sadece soydaşlarının acı çekmesini engellemek adına büyük bir FEDAKÂRLIK örneği göstermiştir. Onun bu çabası ile büyük bir tarih yazılmış, o gün bu gün gururla okunmaktadır. Peki hiç tahayyül ettik mi onun yaşadıklarını, çaresizliğini, belki son bulan hayallerini, sevdiklerine veda edemeden gidişini?.. Acaba kaçımız böylesi bir fedakârlık örneği gösterebiliriz? Örnekleri tarihimizde çok elbette ama mevzu bahis olan biziz…

Yaptığımız işi sadece zaman geçsin; paramızı alalım geçelim, diye mi yapıyoruz? Üstüne ne koyuyoruz öğrendiklerimizin? Başkasının kahramanlıkları ile caka mı satıyoruz? Bırak başkaları çalışsın bize ne mi diyoruz? Ya da bazı fiillere göz mü yumuyoruz?..

Böyle yaşamaya dair biyolojide bir açıklama vardır. ASALAK

Acaba Kürşad ve karındaşları, günümüzdeki asalaklıkları görseler ne olurdu, ne söylerlerdi? Oysa onlar, kendilerinden sonra gelecek nesiller rahat yaşasınlar diye bunca fedakârlığı yaptılar. Peki… Gelin bu durumu tersine hayal edelim, yer değiştirelim; biz Kürşat olalım, Kürşat biz olsun... Acaba yüreğimiz nasıl bir yangın yerine dönerdi? Tahayyül edebiliyor musunuz?..

Vurgulamak istediğim, “BANANECİLİK”tir.

Gene tarihten bir sahne canlasın gözlerimizin önünde:

Kanuni Sultan Süleyman Han ile sütkardeşi Yahya Efendi arasında geçen olayda Kanuni Sultan Süleyman merak etmektedir: “Devlet-i Aliyye nasıl yok olur? Sorunu bilebilirsek önlemini alırız ve sorun yaşamayız” diye düşünmektedir. Yahya Efendi’ye bir küçük not ile endişesini bildirir, gönderir ve cevap bekler. Aldığı cevapta ise sadece “BANANECİLİK” yazmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman, buna çok bozulur. Zira kendisine ehemmiyet vermediğini düşünür, kalkar, Yahya Efendi’nin yanına gider,

Kanuni Sultan Süleyman

“Abi biz sana çok değer veriyoruz ama sen bizim çok önemli bir sorumuza bile cevap vermiyorsun…” der.

Yahya Efendi,

“Padişahım ben cevabı yazdım okumadın mı?” der.

Kanuni Sultan Süleyman,

“Okudum sadece ‘banane’ yazıyordu” der.

Yahya Efendi,

“Padişahım! İşte cevap odur. Bir devlette BANANECİLİK artarsa o devlet yıkılmaya mahkûmdur” der.

Kısacası vicdan sahipleri olarak şunu hatırlamalıyız; Bizden öncekileri yâd edip onurlandırmak, bizden sonrakilerin önünü açmak için FEDAKÂRLIK yapar ve BANANECİ olmazsakpek çok sorun çözülür. Bunu bizden görenler oldukça da örnek alırlar, fedakârların ve “Adam sende veya bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demeyenlerin, vatana sahip çıkanların sayısı artar ve yetişen çocuklarımız da bunu örnek almaya başlarlar. Unutmayalım insan duyduğundan ziyade gördüğünü yapar