FENER ALAYI VE ŞİVLİLİK
04 Şubat 2022, Cuma 00:02Regaip Gecesinin bir gün öncesinde Fener Alayı. Sabahında da şivlilik.
Kaç yıldır görmüyordum şehrin mahallelerinde Fener Alayını.
Fener Alayı yüz yıllardır bizlere mahsus güzel bir gelenekti . Sınırlı bir zaman dilimi içerisinde de olsa mahallenin gençlerini ve çocuklarını bir araya getiriyordu. Bu yönüyle birleştiriciydi. Neşe, heyecan ve mutluluk vesilesiydi.
Hazırlıklar yapılırdı bu özel akşam sebebiyle, günler öncesinden. Mahalle bakkalından fenerler, mumlar ve yiyecekler alınırdı. Kimin nerde olacağı ve ne yapılacağı karara bağlanırdı.
Mahallenin belli noktalarında türlü yanıcılarla dev ateşler yakılır, mahallenin genç ve çocukları yakılan o ateşin etrafında toplanarak el ele tutuşur, halkalar oluşturur ve gözler sevgide buluşurdu. Sonra maniler ve türküler söylenirdi.
Yüz yılların geleneği Fener Alayı zamanla ipe sapa gelmeyen bahane ve kaygılarla hayatın dışına atıldı.
Önceki gün akşam pencereden dışarıya bakarken bir hayli uzakta belli belirsiz yanan ve etrafında 3-4 kişinin olduğunu tahmin ettiğim nazlı ve cılız bir ateş gördüm. Ateşin Fener Alayı ateşini olduğu belliydi. Lakin etrafında halkalar oluşturan gençler ve çocuklar olmadığı gibi, kayda değer bir ateş de değildi yakılan.
Birleştirici, sevgi, sevinç ve neşe kaynağı olan geleneklerimizi birer birer kaybettiğimizin farkında olmalıyız. Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ya da yerel yönetimler mi olur bilmem ama daha çok kaybolup gitmeden canlılık kazandırılmalı farklı kültür ve geleneklerimize.
ŞİVLİLİK
Şivli şivli şişirmiş,
Erken kalkan pişirmiş
Bu yıl şivlilik etkinlikleri Fener Alayının aksine sokaklarda daha hareketliydi.
Dün sabahın erken sayılabilecek saatlerinde sokağa baktım.
10-15 yaş arası kızlı-oğlanlı çocuklar ellerinde poşetler olduğu halde binaların önündeydi. Anneleri ve büyükleri tarafından ellerinden tutularak binaların önüne gelen 3-4 yaş arası çocuklar bile vardı. Şivliliklerini bina görevlisinin elinden alan çocuklar sevinçli ve mutluydu. Lakin eksik olan bir şey vardı.. Şivlilik manisini bilmiyorlar ve dolayısıyla söylemiyorlardı. En basidinden “Şivli şivli şişirmiş, erken kalkan pişirmiş” bile diyemiyorlardı.
Topladıkları şivlilikleri de çöplerden toplanan atık plastik ürünü poşetlere koyuyorlardı mecburen. Şivlilikler de eskiden olduğu gibi üzüm, leblebi, bisküvi, lokum değildi artık. Daha çok gofret türü ambalajlı ürünlerdi.
Çocukları seyrettim eskiye hasretle ve tabi ahlar, vahlar içinde.
Böyle miydi şivlilikler?
Böyle değildi elbet.
Her haliyle doğaldı bir zamanlar.
Şivlilik ürünleri doğaldı.
Toplanan şiviliklerin içine konulduğu malzemeler doğaldı.
Zaman ve mekanlar doğaldı.
Fazla olması sebebiyle aynı gün tüketilemeyen şivlilikler evin bir kenarına konulur, çocuklar hatta büyükler arada bir alır yerdi. Keyfi uzun sürerdi anlayacağınız şivlilik ruhunun.
Bir zamanlar mahalle aralarında çocuklar arkadaşlarıyla şivlilik toplarken annelerde evlerde hamur yoğurur ve çeşitli ocaklarda yağda kızaran bişiler yapardı.
Regaip Kandilinden bir gün önce Fener Alayı, onun sabahında şivliliğin hakkı tam olarak verilirdi anlayacağınız.
Günümüzde çok sayıda manevi ve milli değerlerimizi kaybettiğimiz gibi, çok sayıda geleneklerimizi de kaybediyoruz, umarsız ve duyarsızca.
Yazık..
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.