FİTNE ? FESAT
23 Ekim 2016, Pazar 11:42Çalındı kûs-ı fitne her cihette
Belürdi nice fetret memlekette
Memalik yüz tutup yer yer harabe
Reâyâ düşdü havf-u ızdırabe
Fitne şeytanın huy ve hasletidir. İlk fitneyi o çıkarmıştır. Âdem babamızı çekemediği için onların kötülüğünü düşünmüş, yalan söylemiş, kandırmış ve Allah’ın emrine muğayir iş yaptırmıştır. Fitnenin, tefrikanın savaştan ve öldürmeden daha beter olduğunu Rabbimiz; "Fitne kıtalden daha şiddetlidir, kötüdür"([1]) ayetiyle bildirir.
İttihad-ı İslâm felsefesiyle hareket ettikleri dönemde üç kıtada at koşturan, zaferden zafere koşan, İslâm âleminin bayraktarlığını yapan, tek başına Haçlı âlemine karşı koyan, birlik ve beraberlik uğruna, nizam-ı âlem için öz kardeşlerini telef etmekten çekinmeyen dedelerimiz, fitne girdabına düştükten sonra Haçlı’nın oyuncağı olup, acınacak duruma gerilemişlerdir.
Gerçekten kavgaların, kıtallerin yapamadığını fitne yapmıştır. Şâir bunu yukarıdaki şiirde gayet net belirtmiştir: Fitne ta cennette başlamış ve tarihin her döneminde cari olmuştur. Aslında Ferit Kam merhumun tavsiyesine uyup, fitne ve fücur sahiplerinin arkasından gitmemek, onlara itibar etmemek, söylediklerini kaale almamak gerekir.
Arkadan dil uzatan itlere verme kıymet
Yedikleri herzeyi göm toprağın altına
Her havlayan köpeğe bir taş atarsan eğer
Taşın dirhemi çıkar gitgide bin altına
Bir zamanlar Batılıların korkulu rüyası olan ve onlar tarafından “savaş makineleri” diye vasıflandırılan Yeniçeriler, zaman gelmiş bu fitne illetine öyle mübtela olmuşlar ki, ikide bir kazan kaldırıp, isyanlar çıkarıp, halkı soyup soğana çevirip, kâfirlerin habis emellerine hizmet etmişler ve sonlarını hazırlamışlar, İzzet Molla’nın tabiriyle ocaklarını söndürmüşlerdir.
Tecemmu eyleyip meydan-ı lâhme
Tuz, ekmek hâini bir nice bâği
Koyup kaldırmadan ikide, birde
Kazan devrildi söndürdü ocağı
O kadar basit şeyleri fitne ve isyan sebebi görmüşler ki, şu olay tarihe mal olmuş bir nüktedir: Yeniçeri ocağına yeni bir kumandan gelmiş. Görmüş ki, ocaklarda kaç çeşit yemek varsa aynı kepçe ile dağıtılıyor. O bunu yasaklamış ve her yemeğin ayrı kepçesi olacak demiş. Birkaç gün sonra ocaklarda isyan başlamış, sebebini sormuşlar; “yeni gelen kumandan hoşafımızın yağını kesti” demişler. Meğer önce yağlı yemeklere batırılan kepçe, sonra hoşafa sokulunca oradan bulaşan yağ kırıntıları, hoşafın üzerinde yağlı ve renkli bir görüntü bırakırmış. Ayrı kepçe olunca bunu göremeyip isyan etmişler.
Nasrettin Hoca yeni bir tosun almış, çift sürüyor, alışkın olmayınca yeni hayvan çekmiyor, yata gidiyor. Hoca koca öküzü dövermiş. Sebebini sormuşlar; “o küçüğe göz ediyor” demiş. Fıkrada olduğu gibi, bu isyanlarda çok ince hesapları olan kumandanların, ulemanın, ağaların, kısacası fitne ehlinin parmağı her dönemde olmuştur. İkinci Viyana bozgunu Osmanlı sarayına duyulunca, Karamustafa Paşa’yı sevmeyen veya onun azliyle ikbal bekleyen kumandan ve harem ağalarından resmen zil takıp oynayanlar olmuştur.([2])
Dipnotlar.
1-Bakara Sûresi, 191.
2-Altan Araslı, Avrupada Türk İzleri, Kültür Bak. Yay.Ank. 2001,c.1, s.148.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.