FİTNEDEN UZAK DURMAK
08 Mayıs 2017, Pazartesi 07:36Rabbimiz Cenâb-ı Hakk, kâinatı kudreti ile yoktan var edip yaratan, yarattıklarına muhteşem bir nizam içerisinde hükmeden, yarattıklarının en şereflisi ve aziz kıldığı insanoğlunun dünya üzerinde bir düzen ve huzur içinde yaşamaları için kanunlar koymuştur.
Dinimizin hükümleri olan bu kanunlar, insanlık tarihi boyunca Peygamberleri vasıtasıyla dünya ehline bildiren Cenâb-ı Hakk, yüce kitabımız Kur’an-ı kerimin Bakara suresi 191 ve 217 ayetlerinde, “Yeryüzünde fitne çıkarmanın cinâyet işlemekten, kan dökerek adam öldürmekten daha kötü ve büyük günah olduğunu beyân buyurmuştur.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde: “fitne çıkarmanın haram olduğunu, fitnenin kânun koyucu olan Allah’a karşı işlenmiş büyük bir suç olduğunu, fitne çıkarana Allah’ın lânet edeceğini ve feci bir azap ile cezalandıracağını” bildirmiştir.
Fitne; İnanmış insanlar arasında bölücülük yapmak, onları sıkıntıya, zarara, günaha sokmak, insanları isyâna sürüklemek için kışkırtmak demektir. İslâm ümmetinin birlik ve bütünlüğünü tahrip eden bir komployu veya her türlü yıkıcı faaliyetleri ifade eder.
Müslüman, fitneden uzak durmalı, tahriklere kapılmamalı, meşrû haklarını müdâfaa ederken haksız duruma düşmemeli, hukuk dışı işler yapmamalı, dünyanın neresinde olursa olsun kânunlara, nizamlara saygılı olmalıdır.
Mümine yakışır bir şekilde basiret ve feraseti elden bırakmadan Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in ifadesiyle, “birbirine kenetlenmiş tuğlalara benzeyen” kardeşlik duvarımızda gedikler açılmasına kesinlikle izin vermemelidir. Fitne ve fesat üretenlerin oyunlarına alet
Milletimiz tarihte sayısız zaferler kazanmış ve diğer taraftan da bir çok badireler atlatmış, lâkin 15 Temmuz da olduğu gibi milletin kendi evlâdıyla ve kendi silahıyla vuracak kadar ihanet içinde olan bu hainleri tarih ve bu aziz millet hiçbir zaman unutmayacaktır.
Bizler vatanları uğruna, şehitlerinin ve gazilerinin kanlarıyla destan yazan, milletinin geleceğini kendi menfaatlerinden üstün tutan bir anlayışta olan ve ecdadımızın bu vatan topraklarını bizlere nasıl emanet ettiğinin bilincinde olan kutsal bir vatan sevgisine
Türk milleti, tarih boyunca yaşattığı ve değer verdiği tek bayrak, tek devlet, tek vatan, tek millet olgusu etrafında kenetlendiği müddetçe Allah’ın izniyle hiçbir güç, birliğimizi, dirliğimizi ve huzurumuzu bozamayacaktır.
Müslümanlar olarak, özellikle son zamanlarda plânlanan ve etnik, mezhep ve fırka farklılıklarına dayalı olarak oluşturulmak istenen ve bölgede güçlü bir Türkiye istemeyen iç ve dış düşmanların, çatışma senaryolarını görmeli ve bu fitneci akımlara karşı duyarlılığımız devam etmeli, hilecilerin hileleri ayaklarına dolaşmalıdır.
Birlik ve beraberliğini koruyan milletler daima yücelmiş ve yükselmiş, bölücülük hastalığının pençesine düşen milletler ise, tarih sahnesinden silinip gittiğini, tarihe baktığı zaman çok rahat bir şekilde görebiliriz. Millî Şairimiz Mehmed Akif ERSOY’un ifadesiyle:
“Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez,
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”
Müslüman, İslâm’ın güzel ahlâkı ile hâllenip, kur’ân ve sünnete uymayan, İslâmın rûhuna aykırı hareketlerin içinde bulunarak kimseye zarar vermemelidir. İsyankâr olmamalı, anarşi çıkarmamalı, kötü kimselere aldanmamalı, bozguncu fitnecilerin oyununa gelerek etrafa, özellikle masum ve emân altında bulunan insanlara zarar vermemelidir. Velhasıl, Allah’a karşı günah, kanunlara karşı suç işlemekten sakınmalıdır!
Müslüman, İlâhî kameraların altında bulunduğunun şuuru içinde, Allah’ı görürcesine O’nu tâzîm eden; O’nun azamet ve kudreti karşısında tir tir titreyen, O?nun verdiği vazife ve mes’ûliyetin ağırlığıyla gözyaşı dökebilen bir mü?min
Müslüman, yüklendiği emânetin vebalini omuzlarında hisseden, kendisine zimmetli muzdariplerin maddî ve bilhassa mânevî ıztıraplarını vicdanında duyan ve bu gayretle, gözyaşı kadar alın teri de döken bir mü’min olabilmektir.
Gönülden Muhabbetlerimle.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.