Fitneye Karşı Uyanık Olmak
22 Ağustos 2019, Perşembe 08:57Allah’â hamd, Hz. Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.) salât ederim.
Müslüman fitne çıkarmaz, fitneye sebep olmaz. İyiliği emrederken bile fitneye sebep olmaktan korkar. Fitne çıkacaksa, fitne ortamı oluşacaksa susar. Yani doğru da olsa fitneye sebep olacaksa, söylemez. “Her doğru her yerde, her zaman söylenmez.” Fitneden imkânlar ölçüsünde kaçınır. Kafa karıştıracak, karışıklığa neden olacak işlerden uzak durur.
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur:
“Fitne uykudadır, uyandırana Allah lânet etsin”
Fitneyi uyandırmak büyük günahtır. Fitneyi uyandırmamak için Müslüman;
– Doğru, dürüst ve dikkatli olmalıdır.
– İşlerinde orta yolu tutmalı, her türlü aşırılıktan kaçınmalı,
–Kılık kıyafeti, davranışları ile fitneye sebep olmamak için elinden geleni yapmalıdır. Dinine, inananlara zarar vermemeye dikkat etmelidir.
K.Kerim’de Bakara Sûresi ayet 11; ” Onlara "Yeryüzünde düzeni bozmayınız" denildiğinde, "Hayır, biz yalnızca düzelticileriz" derler.
Bu ayetin Tefsiri;
“Her insan kendi aklını beğenir ve tuttuğu yolun doğru olduğunu iddia eder. Sıra iddianın deliline gelince müminle kâfirin farkı ortaya çıkar. Müminin delili, aklının yanında, hatta önünde bulunan ve doğru bilginin kaynağı olan vahiydir, Kur'ân-ı Kerîm ve hadislerde yer alan bilgiler ve açıklamalardır. Hz. Peygamber'e (sav)’e inanmayanlar ise yalnızca beşerî bilgi kaynaklarıyla yetinmek durumundadırlar. Beşerî bilgi kaynakları birçok konuda, tek başına doğruyu bulmaya, bilmeye yeterli olmadığından bununla yetinenler hataya düşerler, yanlış yollara saparlar; ancak gerçeği bilmedikleri için kendi bildikleri ve yaptıklarının doğru olduğunu savunmakta ısrar ederler. Hak dine inanmayanlar, akıl üstü konularda yanıldıklarını ancak çıkmaza saplandıkları, sistemleri tıkandığı, bunalımlar baş gösterdiği zaman kısmen anlarlar, çoğu defa yine anlamaz, yanlış yorumlara girişirler, gerçeğin bilgisi âhirete kalır ki bunun da artık dünyada onlara faydası olmaz. (1)
Fitnenin Kestiği Bereket:
Ebû Hureyre (r.a.) anlatıyor:
Hz. Peygamber (s.a.v.)’a bir kaç hurma ile geldim, ve:
— Ey Allah'ın Resulü, bu hurmaların bereketlenmesi için Allah'a duâ buyur; dedim. Hz. Peygamber (sav) da hurmaları alıp bir araya topladı ve bereketli olmaları için dua etti.
Duadan sonra bana da dedi ki:
— Bunları al, dağarcığına koy. Almak istediğin vakit, elini dağarcığına koyarak al, fakat hepsini bitirme!
Bu hurmalardan Allah yolunda çalışırken 200 kiloluk yük aldım. Hazreti Osman'ın şehîd edildiği güne kadar bu dağarcık böğrümden ayrılmadı. O günkü fitneden sonra artık bereketi yok oldu. (Tirmizî)
Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
“... Fitne, adam öldürmekten daha kötüdür...” (Bakara sûresi, ayet 191)
“ Fitne uykudadır, uyandırana Allah lânet etsin! “ (Hadîs-i şerîf-Berîka)
Hz. Peygamber (sav) fitnenin gelişmesini şöyle açıklar: "Fitne insanların kalbine (birden atılmaz). Hasır misali çöp çöp konur, örülür. Hangi kalbe bundan içirilse (yani ferdin istek ve iradesi ile tam bir şekilde girerse, bulaşırsa,) onda siyah bir nokta hâsıl olur. Hangi kalp de bunu reddederse onda beyaz bir leke hâsıl olur. Bunlara arz ve semavat bâki kaldıkça fitne zarar vermez. Diğer grubun kalbi siyahtır, bulanıktır, tıpkı (ateşte) kararmış tencere gibidir. Ne iyiyi iyi, ne kötüyü kötü kabul eder (cemiyetin hiçbir manevi değerlerini tanımaz). Hevayı nefsinden kendisine ne telkin edilirse onu bilir...”(2)
Fitne çıkaran âlimden(!) ve câhil âbidden (çok ibâdet edenden) sakınınız. Bunların hâline meftûn olan (gönlünü kaptıran) için ikisi de fitnedir. Hem de çok tehlikelidir. (İmâm-ı Şa'bî)
Zünnü-i Mısrî demiştir ki:
İnsanların arasına fesâd altı şeyden girmiştir:
1-Âhiret ameline niyetin zayıflığından,
2-Bedenlerinin şehvetlerine rehin olmasından,
3-Ecellerinin yakın olduğu halde emellerinin uzun olmasından,
4-Mahlûkların rızasını Hâlık’ın rızasına tercih ettiklerinden,
5-Kendi hevalarına tabi olup Peygamberinin sünnetlerin arkaya atmalarından
6-Selef’in küçük zellelerini yaşayış şekillerine hüccet alıp onların asıl her zamanki hayatlarını örnek edinmediklerinden.
Şer güçlerinin hedefi Anadolu. Dost diye yanaştığımız bütün milletler, hep sinsi oyunlar peşinde. Geçmişte olduğu gibi, en küçük fırsat bulsalar sinekler gibi üşüşecekler. Her bireri gece gündüz ajan gibi çalışıyor.
Uyanık olalım, düşmanın oyunlarına gelmeyelim.
Dipnotlar:
(1)Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur’an Yolu:I/26.
(2) İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi,XIII,449-452
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.