FİZİKÎ AŞK
22 Aralık 2016, Perşembe 07:29Halkımız arasında dillerde pelesenk olan sözlerden bazıları dünyanın fani ve yalan olduğuna dair olanlardır. “Fani dünya hoştur amma, akıbet mevt olmasa” derler. Ayet ve hadislerde de bu gerçek dile getirilmiş ve Cenâb-ı Allah şöyle buyurmuştur: “Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.”([1]), “Her nefis ölümü tadacaktır.”([2])
Peygamber efendimiz ise: “Her derdin devası vardır ancak ihtiyarlık ve ölüme çare yoktur.”([3]) buyurmuştur.
Osmanlının zirve dönemi, şan ve şerefin doruk noktası, Kanuni gibi sultanın, Sokullu gibi sadrazamın, Ebussud gibi şeyhülislâmın, Sinan gibi baş mimarın, Barbaros gibi derya kaptanının olduğu dönemin, sahasında onlara muadil dev şairi Bâkî, yüzüğünün üstüne şu ibretli sözleri yazdırmış ve mühür diye kullanmıştır:
Fanist cihân der o vefâ nîst
Bâkî heme Ost cümle fânîst
“Cihan fanidir ve onda vefa yoktur, Baki olan yalnızca Allah’tır”([4])
Arif isimli bir gönül eri ise bu realiteyi, şu beytiyle idraklere havale etmiş:
İş bu manayı bedîhî görünen gün gibidir
Ömür bin yıl dahi olsa yine bir gün gibidir
Nitekim 950 sene yaşadığı Kur’an’da zikredilen([5]) Nuh Peygambere sormuşlar; “dünyayı nasıl buldun?” diye. Cevabı şu olmuş: “Sanki iki kapılı bir oda idi, birinden girdim, birinden çıktım.”
Aslı yalan olanın nesli de yalan olur. Dünya yalan olduğuna, vefasız ve fani olduğuna göre, onun aşkı ve muhabbeti de yalandır, geçicidir. Yapılan araştırma ve istatistikler; en çok boşanmalar ve kısa zamanda biten evlilikler, aşk evlilikleri olduğunu göstermektedir. Böylece yukarıda zikredilen atasözünün de gerçekliği tebeyyün etmektedir ki; “vuslat aşkı öldürür”. Araplar arasında dolaşan bir kibar-ı kelâm’a göre de; “evlilik aşk değil, çocuk yapma beraberliği olur, gerçek aşk, platonik aşktır”([6]) Bu tür aşk; arzu ve iştiyak yoğunluğunun devamlı olması halidir. Fuzûlî’nin tabibine; “ilacımdan elçek, beni sakın iyileştirme, aşk derdim biterse benim için dünyanın bir manası kalmaz…” diye yalvarması bundan dolayıdır.
Meşhur Keçecizade Fuat Paşa’nın babası İzzet Molla eşine sık sık: “Sen benden evvel ölürsen vallahi bu evi yakarım” dermiş. Hanımı ölünce gerçekten evi yakmış ve eşyalarını yağma etmiş ama; 15 gün geçmeden de, hani “suyu kurumadan” derler, başka bir kadınla evlenmiş ve sık sık “keşke rahmetli daha evvel davransaydı (ölseydi)” dermiş.([7])
Halk arasında şöyle bir söz vardır: “eşi ölen erkek, eşini defnedip kabirden dönerken, hanım aramaya başlar.” Yine böyle zat-ı muhteremin birisi, eşi öldükten kısa bir müddet sonra evlenmiş ve yeni hanımla beraber ölen eşinin kabrini ziyarete varmış ve şöyle demiş: “Vallahi hatun seni ne kadar sevdiğimi bilirdin, acın o kadar büyük ve dayanılmaz oldu ki, baktım tek başıma buna dayanamayacağım, bu acıyı bölüşelim diye bu hanım efendi ile evlendim!” Bir de yalan dünya ile ilgili fıkramızı anlatıp konuyu bitirelim:
Adamın birisi bahçede habire tepiniyormuş. “Ne yapıyorsun?” Demişler, “keçe tepiyorum” demiş. “Sırtındaki ne?” Demişler; “madem tepiniyorum, boşa gitmesin sırtıma bir de turfan alayımda onu da sallamış ve tereyağı elde etmiş olayım diye düşündüm” demiş. “Başındaki çıngırak ne?” Demişler; “malum bahçedeyim, böyle sallanmış iken başıma da bir çıngırak takayım ki meyveleri yemeye gelen kargalar ürksün, ne yaparsın yalan dünya her hal ve hareketi değerlendirmek lâzım” demiş. “Dudaklarında hiç durmuyor” demişler, “eh yalan dünya, rızık temini gerek, birisi ölmüşlerime parayla bir Yasin okuyuver dedi, onu ifa ediyorum” demiş. “Elinde döndürdüğün kirman ne?” demişler, “dedik ya fani dünya, ellerimde boş durmasın üç-beş kuruş dünyalık kazanayım diye parasıyla yün eğiriyorum” demiş. Dinleyen adamın kan tepesine sıçramış, bu kadar haris olan adama kızmış ve; “ulen hay edepsiz, dünya fani iken böyle yapıyorsun da, bir de bâkı olsaydı ne yapacaktın?” diye kükremiş.
Ama âşıklar, ehl-i dil olanlar, kâmil insanlar, dünyevî de olsa, yalan ve geçicide olsa aşktan yüz çevirmemenin gereği üzerinde durmuşlar ve “yalan dünya aşkı da olsa, bu da bir marifet, bu da bir fevkıyyet(üstünlük). Çünkü; Peygamberimiz: “İnsanlara teşekkür etmesini bilmeyen, Allah’a da teşekkür edemez”([8]) buyurmuş. Dolayısıyla insanları sevmeyen, onlara âşık olmayan Allah’a da bu hususta yol bulamaz, yeter ki bu işi ayağa düşürüp, edep sınırlarını aşmasınlar” demişler. Hepimizce ma’ruf gönüller sultanı Yunus; “âşık olmayan âdem, benzer yemişsiz ağaca” buyurmuştur. Ehl-i tasavvuf ve eserleriyle de meşhur İ. Hakkı Bursevî Hazretleri; “aşk; adam olmanın birinci şartıdır” demektedir. Büyük Âlim Molla Câmî de bu hususta mealen şöyle demiş:
Dünyevî de olsa aşktan yüz çevirme
Çünkü Hakk’a yükselmene hizmet edebilir
Elif bâyı iyice öğrenmeden
Kur’anın sahifelerini nasıl anlayabilirsin?([9])
Dipnotlar:
1- Rahmân Sûresi, 26, 27.
2- Enbiyâ Sûresi, 35.
3- Tirmizî, Tıbb, 2; İbni Mâce, Tıbb, 1; Müsned, 4/278.
4- İskender Pala, “Efsane Güzeller”, Kapı Yay. İst. 2004, s.111.
5- Ankebût Sûresi, 14.
6- İskender Pala, “Divane Güzeller”, Kapı Yay. 2004, İst. s.136.
7- İskender Pala, “Güldeste”, Kapı Yay. İst. 2006, s. 61.
8- Tirmizi, Birr 87.
9- Mahmut Erol Kılıç, “Sufi ve Şiir”, İnsan Yay. İst. 2011, s. 99.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.