GAMSIZLIK HER YERDE
30 Ağustos 2021, Pazartesi 09:37Her gün yirmi bin civarında yeni vaka, 250 civarında da vefat sayısı.
Hastanelerin kapasite oranlarında artış alarm seviyesinde.
Yoğun bakımlar bazı yerlerde neredeyse ful dolu denebilecek noktada.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastaneler, Üniversite hastaneleri, Özel hastaneler hasta kabulü yani yatış için sıra vermeye başladı koronalı hastalara.
Hastanelerde yaşanan yoğunluk nedeniyle normal hasta hizmetlerinde de aksaklıklar yaşanmaya başladı. Tedavileri geciken ve ameliyatı ertelenen hastalar arasında da ölüm vakalarının arttığından söz ediliyor. Şehir merkezinde bulunan mezarlıklarda hayatını kaybeden ve her gün “çok sayıda” denebilecek insan toprağa veriliyor. Türkiye’nin her yerinde de muhtemelen böyle olmalı.
Hastane yetkilileri ve sağlık çalışanlarına “Vaziyet nasıl?” diye sorduğunuzda şu kısa cevabı alıyorsunuz “Çok kötü.”
“Çok kötü” demek, kötünün daha kötüsü ve beteri demek. Yani felaket demek.
İnsanları hayattan kopartan ve başka türlü hak mahrumiyetleri ve felaketlere de neden olan korana tam bir zalim. Eşi benzeri görülmeyen zalimden öte zalim. Yaş, cinsiyet, statü ayrımı yapması söz konusu bile değil. İlk başlarda bu biraz yaş anlamında vardı şimdilerde ise hiç yok.
Başka gelişmeler, vakalar da şüphesiz ki önemli ülkede.
Lakin ülkeyi ve şehirleri yönetenlerin en önemli ve öncelikli gündemi illaki sağlık olmalı. Çok sayıda geri kalmış ülkeden her gün yeni göçler alan öte yandan riskli ülkelerden yüzbinlerce turist ağırlayan bir ülkenin sağlık en önemli sorun ve gündemi olmalı. Dışarıdan gelen bu insanları her yerde ve hatta en olmadık yerlerde bile görebiliyorsunuz.
Felaket ki, hem de ne felaket.
Her gün yirmi bin civarında yeni vaka, 250 civarında da vefat sayısı.
Kaybedilen canlar, sönen ocaklar ve daha başka varlıklarımız.
Ülkeyi yönetenle felaketin farkında. Aşıyı bulup getirdiler. Fakat korona ile mücadelede ilk aylardaki önlemlerden de vaz geçilmiş durumda. Yaz başındaki gevşeme süreci ile birlikte aşılamaya rağmen vaka, vefat sayısı da arttı.
Şehirleri yönetenlerin de ilk günlerdeki kadar mücadele hevesi pek kalmadı koronaya karşı. Sadece bir örnek verecek olursak.. Mesela, maske/mesafe ve toplu mekanlardaki düzen yerel kurumların ve yerel yöneticilerin sorumluluk alanındaydı.
Kamuya açık ve açık olmayan alanlarda maske/mesafe kontrolleri son birkaç aydır insanlara nazik bir şekilde ve sorumlulukları hatırlatılarak, incitmeden yapılıyor mu?
Restoran, kafe, kafeterya, düğün salonları, düğün/sünnet yemekleri ve AVM’ler de benzer çalışmalar yapılıyor mu?
Şehir içi toplu taşıma araçlarında bu kontroller yapılıyor mu?
Şahsen görmedik, duymadık.
Mezarlıklarda cenaze defin işlemlerine yüzlerce kişi katılıyor. Bir çoğunda da maske/mesafe yok. El sıkmalar, kucaklaşmalar da başladı. Yetkili bir kurum marifetiyle mezarlıkların girişinde ya da uyarıcı ses düzeni ile yakınlarına kaybeden acılı insanlara uyarılarda bulunabilir. Salgın karşısında yerel yönetici olmanın sorumluluğu bunu gerektiriyor olmalı.
Futbol maçlarının sınırlı sayıda seyircili oynanması kararından sonra da salgını önleyici etkili önlemler alınmalıydı? Bazı şehirlerde görülen seyirciyi aşıya davet iyi bir çalışma ama tek başına yeterli değil. TV’deki izleyici görüntüleri salgından önceki görüntüleri aratmayacak cinsten.
Önümüzdeki hafta okullarda da yüz yüze eğitim başlayacak.
Salgın karşısında daha önce alınan önlemleri tek tek bir kenara atmaya başladı toplum. Mesela salgınla mücadelede tesirli silahların başında gelen mesafe kuralı, hikaye oldu ve geçmişte kaldı. Salgınla mücadelede bir başka tesirli silah olan maske sembolik hale geldi.
Salgınla mücadele unsurları ucundan kıyısından kırpa kırpa öneminden uzaklaştırıldı.
Gereken kontroller yapılmıyor artık.
Önceliğini yeni ilave önlemlerle koruması gereken salgın ülke gündemin alt sıralarında kaldı.
Ülke nüfusunun yüzde 58’ iki doz aşı oldu. 1,2,3. Doz aşı olmak üzere 92 milyonun üzerinde de aşı uygulandı şu ana kadar. Aşılamayla ilgili bilgiler böyle. Buna rağmen her gün yirmi bin civarında yeni vaka, her gün 250 civarında da yeni vefat. Acaba neyi anlatıyor ve ne söyleyemeye çalışıyor bu bilgiler insanlara?
“Aşı kilit bir önlemmiş” Aşı önemli bir önlem ama tek başına yeterli olacak gibi görünmüyor. 2, 3. Doz aşısını yaptırdığı halde hastanelerin servis ve yoğun bakımlarında yatan çok sayıda insan var. Hayatlarını kaybedenlerde var aralarında.
Her insan mutlaka aşı olmalı ama öteki önlemlerden de taviz verilmemeli.
Lakin gamsızlık var her yerde.
Ürküten gamsızlık felaketin kapısını sonuna kadar açıyor.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.