GÂVURA UMUT BESLEYENLER
24 Şubat 2021, Çarşamba 09:15Batı dünya’daki sömürü sisteminin merkezidir. BM nezdinde daimi üye statüsüyle oluşturulan beşli çete de umutlarını ve sömürü sistemlerini bu gücü üzerinden yürütmektedir. Her olayın bir sonucu her sonucun sebep olduğu bir başlangıcı vardır. Batı sömürü çarkı belli bir noktadan sonra kemiklerin paylaşımı konusunda sıkışma daralma yaşanınca bu sefer dünyamız ikinci kez ateşe atıldı ve yeni bir savaş başlatıldı. Batı sıkışıklığı sürekli İslam coğrafyasına sorunların kaynağı olarak gördüğü demokratik yetersizlik gibi tezleri ile kendine alan açmaya çalışırken, içinden çıkamadığı sorunları buraların hammadde kaynaklarını sömürmek ve yönetimler üzerinde söz sahibi olmak adına gelişmemişlik sendromuna uğrattıkları bu alanları at meydanı gibi kendine kullanmaya başlayınca, haçlı seferlerinde uğranılan benzeri görüntüler İslam coğrafyasında artık acılara, umutsuzluklara sömürülme karakollarına ve teknoloji çöplüğüne dönüştürülme girişimlerine açık hale getiriliyordu. Batı bu esnada kendi sömürü düzeninde uyuşmazlıkları yaşıyor ve kendi aralarında çatışmalara giriyordu.
Batı kendi içindeki şablonuna uygun çatışmaları körüklerken Türkiye bu sisteme karşı direniyor ve mazlumların ve bölgesel coğrafyanın umuduna dönüşüyordu. Türkiye elde ettiği son 20 yıldaki batının bile gıpta ettiği kazanımları ile eski gücüne dönme ve batının gözünde Osmanlı İslam kimliği ile var olma mücadelesine başladığında; kimileri batının ağzıyla kuşlokumu yerken kimileri de direk batının gücüne karşı konulamaz ve durulamaz zaviyesinden bakıyor teslimiyeti öngören manda zihniyetini peşinen kabulleniş psikolojisi ile güya iktidarı yarım ağızlık dokundurmalarla eleştirmeye yelteniyordu. Onların havsalası almıyordu büyük düşünmeyi. Onlar batılı yapar biz uygularız montajını yerine takarız anlayışı ile savrulmuşlardı edinilen mankurt zihniyetleri ile. Türkiye kendi uçağını yapmamalıydı. İstanbul havalimanı, kanal İstanbul projesi, Marmaray, İHA ve SİHAalar, savunma sanayindeki dünyayı hayran bırakan başarılar vs. bütün bunlar içerdeki İrlandalıların hazmedemeyecekleri şeylerdi. Bu gelişmeler dışarıdaki bize düşman gâvurlardan ziyade içerdeki adı Türk dini İslam yazan ve bu coğrafyada yaşayan siyasiler nezdinde sırf muhalif olma mukallitliği adına batıya şirin görünmek efendilerine sırtarmak için yapılıyordu. Kraldan çok Kralcılar türemişti bizim ülkemizde.
Türkiye öyle ki bölgedeki askeri başarıları ve teröre karşı aldığı güvenlik önlemleri sayesinde batının bu coğrafyadaki istila zihniyetine set olmuş, Rusya ve Abd’yi buradaki yıllardır devam ede gelen sömürü çarkı zihniyetlerine ve isteklerine gem vurmuş, izlediği akılcı denge politikası ile isteyen her devletin burada hovardalık yapmasına müsaade etmemiştir. Çin dahi oturduğu yerden belli bir yerde tutulmayı başararak bölgenin en dinamik en akılcı en sevecen en umutlu Osmanlı mirasının temsilcisi özlemcisi konumuna doğru bir misyonu olduğu dillendirilmiş, tarih kendisine yeniden böylesine himmetli âlicenap bir görev belirlemiştir. Batının aklının almadığı şuydu? Onlar sömürü atmosferinde kıvranırken ve aralarında çatışmaları körüklerken nasıl olurda bunca yıldır kıskaç içerisine aldığımız ve içerden beslediğimiz adamlara rağmen bunca yıllık emek ve masrafa rağmen nasıl bu kadar güçlenerek ayağa kalktı ve bize kafa tutuyor şimdi? Anlayamadıkları şablon buydu işte. Şimdi; dışarıdan ve bilhassa artık teröre bulaştığından herkesin emin olduğu yalnız chp zihniyetinin anlamamazlıktan geldiği ve el ele verdiği chp+hdp+fetö zihniyeti ve pkk propogandaları ile ağır algı operasyonları ve manipülasyonlar etkin kullanılmak suretiyle Türkiye’yi ekonomik ve ticari alanlarda durdurma telaşı üst seviyelerde uluslar arası sömürü kartel çalışmaları ile de baltalama yolunda girişimlerle, para politika kurullarıyla algı işleminde son hızla ivme kazandırılıp dış yatırımları engelleme ve ülkeyi yatırım yapılamaz gibi gösterilme şovlarıyla adeta bizi kaybedenler kulübüne üye yapmaya çalışıyorlardı.
Türkiye tüm bu art niyetli içte ve dıştaki olumsuzluk gelişmelere karşı akılcı politikalar üreterek bu labirentten en az zararla çıkmayı başarırken ekonomik büyümesini de her türlü olumsuzluk koşullarına rağmen diğer dünya devlerinden daha önde büyümeyi başarıyor ve tüm manipüle hareketlerine karşı direniyordu.
Düşünün; yüzeli iki yüz yıldır yapılan tüm saldırılar; eğitim bilim ekonomik siyasi askeri ve ticari ve sanayi alanında büyümesin, hep bize muhtaç olsun, eski Osmanlı gücüne ulaşamasın din ve siyasi birlik oluşmasın, menfaatlerimize set çekilmesin diyerekten üzerimize gelmişler, Hilal ve Haç bu meyanda mücadelesini sürdürmüştü. Şimdi umulmadık bir başarı ile karşılarına çıkan bir Türkiye olunca, hasetlik ve kin damarları, hem batıyı hem de batının içimizdeki çömezlerini kudurttu. Aydın denilen batıcı güruh ile aynı elden beslenen batıcı şablon politikacıları hayal kırıklığının yıkım sahnesini seyirciye izlettirmenin moralsizliği içerisinde oynadıkları tiyatronun çakma ve yalan olduğunun bilinmesi ile yine yalana sarılmaktan ve çakma hayaller ve karalamalar ile karanlıkta bekçi düdüğü çalmaktan maada bir işe yaramıyorlar, Tanzimat kafalı, din düşmanı, kıskançlık ve hasetlik girdabında yüzen, bermuda şeytan üçgenine düşmüş bir aktör olarak ta sahnede yerlerini alıyorlardı. Allah bunların eline bu ülkeyi düşürmesin. Maazallah bu kazanımların hepsi sıfırlanır elden gider ve ülke batıya ve onların gölgelerine peşkeş çektirilir. Ben inanıyorum ki bu millet basiretlidir, inşallah.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.