GÂVURDAN MEDET BEKLEMEK
06 Aralık 2022, Salı 00:00Birbirlerine hiç benzemezler in zorunlu yuvarlak masa toplantıları aldıkları talimat gereği devam ettirilmekte lakin bir aday etrafında menfaat çekişmesinden kaynaklı çıkar ilişkileri ön planda tutulduğundan kimin olması gerektiği konusunda da bir türlü karar verememektedirler. Yeni damat adayı gibi kimin bahtına çıkacağı henüz bilinmeyen bir ümitle bekleyiş içerisinde olanların hedeflerini ve istek dünyalarını süsleyen bu hayal, bilhassa Cumhurbaşkanı seçilebilmeyi baş gaye edinen ana muhalefetin genel müdürünü bir hayli zorlamaktadır, çünkü hem kendi içerisindeki belediye başkanı adaylarıyla uğraş/yarış içerisinde olup hem de masanın tek adayı olması/olabilmesi için diğer güçlü masa adaylarıyla uğraşını sürdürüp kendini aday ilan ettirme yollarını aramaktadır. Anladığım kadarıyla işinin pek kolay olduğu söylenemez hem kendi çevresi hem de masanın müdavimleri gizli aşikâr kendisini pek istememekte lakin dış güçlerin dayatmaları bunları görüntüde de olsa bir arada tutabilmekte ve kararsızlar grubu olarak bir sonuca ulaşamadan her seferinde laf edebiyatı ile tangır tungur dağılmaktadırlar.
Bunların Türkiye’nin ilerlemesi kalkınması müreffeh bir düzeye gelmesi etrafındaki ve içimizdeki tüm meselelerle ilgilenilmesi/hassasiyetle uğraşılması çözümler üretilmesi ve bizim ali menfaatlerimizin azimle korunulması gibi bir dertleri olmadığından her seferinde bu toplantılarından dağ fare doğurarak dağılmaktalar ve işi pişkinliğe vurarak karanlıkta körün fili tarif etmesi gibi tavırlarıyla, çakma mimik hareketleriyle güya halkımıza olumlu sinyaller vermeye çalışmaktalar, lakin her seferinde her kararı “arkası yarınlara” havale ediliyor olduklarında sürekli havanda su döğmektedirler.
Ağızlarında güçlendirilmiş parlamenter sistem söylemleri ile masayı çeviren bu benzemezler grubunun evvel zaman önceleri temsil ettikleri düşünce dünyalarında şimdilerde yaşanılan bir değişim olduğundan yani değişik siyasal çevrelerde geldikleri bakış açılarının şimdiki eylem ve söylemleri ile bir garabet olduğu da vaki olduğundan, aklımıza acaba bunlar hangisidir demek gibi bir hakkımız doğmakta ve Kubilay Uygun misali evvel ve şimdilerde ki fikir ve düşüncelerinde birbirleriyle çeliştiklerinden kimlik konusunda doğrusu bu çelişkilerinin nedenini sorgulamak gerekmektedir.
Temel bakış açıları maalesef taşeron bir temsil anlayışı üzerine kurulmuş ve tüm ümidini dışa bağlamış/dışardan gelen yardım ve fikirlere adamış, fellik fellik orası senin burası benim diye dolaşan, Amerika ve İngiltere’ye bağımlı onların icazetine boyun eğen, onlardan gelen mesajları katıksız emir telakki eden bir partinin başını çektiği öncül sömürge tipi bir cumhuriyet ve demokrasi anlayışının pişirilmek istendiği bugünkü yuvarlak masanın tarafgirleri, her ne kadar havanda su dövüyor olsalar da ve evvelden bunların fikirleri birbirleriyle düşünce dünyalarıyla uyuşmasa da sırf Reise karşı olmaları, bugün birbirlerine tahammül edebilmeyi mecburiyetlerinden dolayı öngörmektedir.
Şimdi bir zamanlar adı ile büyük sükse yapan ve sonu fos çıkan Kemal Derviş efendiden sonra malum Kemalist zihniyetin ana muhalefet müdürü partisinin geleceğini bu seferde Amerikan ekolünden gelme başka bir zata bel bağlamış ki bu zatı şahanede ekonomist Jeremy Rifkin’dir. Bu şahsı tamda seçimlerden önce bir ümit tellallığı içerisinde teknik direktör olarak takımın başına getirmeleri acaba maçı kazanmalarına veyahut şampiyon olmalarına yetecek mi göreceğiz. Yalnız benim hasbelkader bildiğim bir şey var ki; o da bu zihniyetin solculuğu da sosyalist savunuculuğu da kapitalizme ola ki düşmanlığı da sadece sözde olup bütün mahareti ABD devletine gayri el açıp bel bağlamak, icazet almak ve medet ummaktan ibarettir. Görmüştük o filmi zamanda, Bill Clinton denilen sarı mandanın karşısında elini oğuşturan Hint fakirleri gibi kolonları çökmüş vaziyette duranların halini de biliyoruz ki, bugünkü şahsında aynı danışıklı çerçevedeki Amerikan ziyaretinde 8 saat birden ortadan kaybolmasının nedenlerinin derin sonuçları bugün daha anlamlı bir şekilde ortaya çıkmaya başlamıştır.
Velhasıl sonuç olarak sözümü bağlamam gerekirse bugün ister İktidar olsun ister muhalefet olsun en büyük körlük; hırs, nefis ve şahsi çıkarlar uğruna Hakkı ve hakikati görmezlikten gelmek, bilmezlikten gelerek yalan ve yanlışın peşine takılıp ülkeye ve millete zarar vermektir. Eğer bu “Rifkin Rıfkı “ bu ana muhalefete kayyum atanmadıysa daha ben ne diyeyim bilemiyorum lakin yalnız bir şey daha var ki; hani bir olupbitti ile bunu partinin başına seçmişlerdi ya işte bu müdürün bence artık bu son şansı gibime geliyor. Deniz beyi nasıl götürdülerse bunu da aynı mantıkla derdest edecekler kaybettiğinde ve âhânda buraya yazıyorum demedi demeyin.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
osman karataş
12-12-2022 13:24tamamen hamaset ve hakaret dolu yazınızdan dolayı sizi kınıyorum Yusuf Erdoğan. Dün düşman ve 15 temmuz'un finansörü dediklerinden bugün dolar dilenen iktidara da en ufak bir eleştiriniz olacak mı ?