GELECEK PARTİSİNİN İL BAŞKANI

Türkiye’de 80’e yakın siyasi parti bulunuyor.

Bunların çoğu tabela partisi.

İçişleri Bakanlığı’na kuruluş dilekçesini ver, al izni çak tabeleyı.

Sonra particilik mi yaparsın, parti adı altında legal ya da illegal faaliyetlerde mi bulunursun o senin bileceğin iş.

Ülkemizde kurulan partilerin bır kısmı da marjinal amaçlar taşıyor. Dünyada modası geçen komünizm gibi, ırkçılık ve kökten dincilik gibi ideolojiler parti çatısı altında yaşatılmaya çalışılıyor.

Seçimlere girmeye hak kazanan parti sayısına bakalım.

Seçime giren partilerin sayısı 8-10’u geçmiyor.

Muhtemeldir ki seçim ittifakı modası ile seçime giren parti sayısı daha da düşecek.

Bu arada eskiden eliştirdiğimiz ve kabul  etmekte zorlandığımız koalisyonlar yerini şimdilerde ittifaka bıraktı. Sandıkta yapılan ittifak seçimlerden sonra seçimi kazanan partiler arasında bir şekilde iktidar ittifakına dönüşüyor. Seçimi kazanamayan ittifak partileri arasında da işbirliği bir şekilde devam ediyor. Anlayacağınız koalisyon  kelimesi raftan inerken daha afilli bir anlam taşıyan ittifak rafa çıktı.

Yineleyecek olursak Türkiye’de 80’e yakın siyasi parti bulunuyor.

Bunların çoğu tabela partisi.

Hadi sayalım desek en fazla 10-15 partinin adını sayabiliriz.

Ülkemizde kurulan partilerin bir kısmı da zaten “Aç, kapa” partileri.

Demem o ki partilerin ne kadarının aktif olduğunu tam olarak bilmiyoruz.

Mesela, Konya’da kaç partinin teşkilatı olduğunu halkımız bilmiyor.

Maalesef bu işlere yıllardır kafa yoran bir gazeteci olarak bizde bilmiyoruz. 40 yıl önceki partilerin adını, liderlerini ve ileri gelenleri sayabilirim. Fakat son 10 yılda kurulan partilerin adlarını ve liderlerini saymakta zorlanıyorum.

Peki neden diyeceksiniz...

Söyleyelim.. İletişime kapalılar. Görüntüleri olmadığı gibi sesleri de çıkmıyor. Anlaşılan kendilerini  ifade etmek gibi herhangi bir kaygıları yok.

Bu anlayışla bir parti nasıl büyüyecek?

Seçimlerde ne yapacaklar?

Nasıl iktidar olacaklar?

Mevcut iktidarın uyguladığı politikalar karşısında bazı partilerin alternatif  politikaları yok.

Gerçekten yok.

Olsa konuşurlar herhalde.

Yerinde otur. Koltuktan kalkma. Ara da bir patlat beyanatı...Çokca doğru ya da yanlış eleştir.

Doğu Akdeniz, Libya, Irak, Suriye, Ermenistan, Ege, Yunanistan, Fransa, Rusya, Amerika üstünden iktidarı yumrukla.

Döviz, altın, pahalılık, enflasyon, artan işsizlik, yoksulluk, pandemi, köprüler, şehir hastaneleri, kamu ihaleleleri, nepotizm, külliye ve çöken ahlaki değerler  üzerinden iktidarı köşeye sıkıştırarak yumruk üstüne yumruk at..

İyi de senin çözüm önerin ne?

Nasıl olmalı?

Yani beğenmediğiniz ve eleştirdiğin politikalar karşısında siz ne yapacaksınız?

Hadi diyelim ki iktidar oldunuz.. Ya da seçim ittifakı yaparak iktidarın bir parçası oldunuz..

Ne yapacaksınız?

Elinizde bu konuda farklı bir reçete var mı?

Eleştirdiğiniz  yönetme şeklinin ve politikaların alternafi ne?

E.. Yok!

Peki nasıl olacak?

“  İktidar yıpratırsak sıra bize gelir”.Tam bir zırcahillik. Emeksizce ve saygısızca..

Muhalefet partilerinin durumu genellikle böyle..

Mesela, 90 yıllık anamuhalefet partisi CHP neden halkın teveccühü kazanamıyor?

Neden iktidar olamıyor?

Çünkü..

Ankara’dan yapılan siyasetle bu kadar  oluyor.

Otur partinin genel merkezine. Sonra Külliyeyi bakarak eleştirini  sırala. Bu yumurtasız omlet yapmaya benziyor. Olmaz.. Olmuyor nitekim.

İktidarı istiyorsan..

Türkiyeyi dolaşacaksın. İllere, ilçelere, mahallelere gideceksin. Sivil Toplum Örgütleri ile sıkı temasın olacak. Kendini sevdireceksin, kabul ettireceksin. Halk seni benimseyecek. Eleştir ama eleştirirken kendi politikalarını da anlat. İllerde teşkilatlar başta yerel medya kuruluşuları olmak üzere yerel dinamiklerle belli  aralıklarla bir araya gelmeli. Kendi plan ve projelerini anlatırken karşı tarafın görüşlerini dikkate almalısın. Halkın güvenini kazanmalısın. Sonra aldığı bilgi ve belgeleri  bildirilmesi ve söylenmesi gereken yerlerle, partinin üst düzey yöneticiyleriyle paylaşmalısın.

Yeni kısacası çalışacaksın arkadaş.

Hem öyle çalışacaksın ki koltuk altlarında, apış aranda terden vıcık vıcık olacak.

Çalışmazsan iktidarı rüyanda bile göremezsin.

Değerli okuyucular önceki gün Gelecek Partisinin Konya İl Başkanı Hasan Ekici  beraberinde Osman Dikilitaş ve parti yöneticisi bir arkadaşı ile gazetemize  ziyarete geldiler. Hasan beyle ilk defa bir araya geldik. Başkanla oturduk çeşitli konular üzerine bir saat kadar görüştük. Kendisi Seydişehirli ve Siyasal mezunuymuş. Geçmişte Ak Parti saflarında aktif siyaset yapmış sonra da Ahmet Davutoğlu ile hareket ederek Gelecek Partisinin Konya İl Teşkilatını kurmuş. Ak Partiyi iyi biliyor çünkü ordan gelen bir insan.

İl Başkanı Hasan Ekici’yi yılların verdiği tecrübe ile ölçmeye, tartmaya çalıştım.

Başkan oldukça naturel yani işlenmemiş ve el değmemiş.

Nazik, kibar,sakin, beyefendi ve saygılı.

Anladığım kadarıyla kafasının arka planında da bir şey yok. Yani olduğu ve göründüğü gibi.

Bize partisini ve partisinin politikalarını anlattı.

İktidarın uygulamalarıyla ilgili seviyeli eleştiriler yaptı. Yanlışlardan söz etti.

Neyin nasıl olması gerektiği konusunda partisinin genel başkanı Ahmet Davutoğlu’nun öneri ve politikaları istikametinde açıklamalarda bulundu.Gelecek Partisinin kamuoyunda oluşturduğu algıyı konuştuk. Davutoğlu’nun Türkiye siyasetinde yarattığı sinerjiyi konuştuk.

Bir ara konu döndü dolaştı Gelecek Partisinin önümüzdeki seçimlerdeki performansına geldi. Yani barajı geçer, geçmeze.. İl Başkanı Hasan Ekici ve arkadaşları  bu konuda kanaati sordular.. Onlara şöyle dedim:  “Hayır!.. Ne sizin Gelecek Partisi olarak ne de Deva Partisinin seçimlerde yüzde 10 barajını geçmeleri mümkün değil...Fakat partiniz seçim ittifakı ile Meclis’e girer.”

Son bir not daha: Gelecek Partisi İl Başkanı Hasan Ekici ile gazetemizde iyi bir sohbetimiz oldu. Gelecekle ilgili  önemli  öngörü ve sözlerin olduğunuda yakından gördük. Ayrıca çalışıyorlar ve ürettikleri alternatif politikalar ile  iktidarı zorlmaya çalışıyorlar.

Parti olmanın gereğini yerine getirmeye çalışan bir Gelecek Partisinin olduğu söylenebilir Türkiye’de.