Gemiye Binen Köle
16 Nisan 2022, Cumartesi 08:30Padişahlardan biri acemi bir köle ile gemiye binmişti. Köle hiç deniz görmemiş, gemi yolculuğunun zahmetini tatmamıştı. Bağırıp çağırmaya başladı, korkusundan titriyordu. Ağıdını dindirmek için ne kadar uğraştılarsa boşa gitti. Kölenin bu hali padişahın da keyfini kaçırdı. Gemide bulunanların hiçbiri onu sakinleştiremedi.
Yolcular arasında bir hakîm vardı. Padişaha şöyle söyledi:
– Eğer müsaade ederseniz ben onu çabuk sustururum.
Padişah, “Lutfedersiniz” deyince, o bilgenin emriyle köleyi denize attılar. Köle, dalgalar arasında yuvarlanarak birkaç defa batıp çıktıktan sonra saçından tutup gemiye doğru çektiler. Gemiye yanaşır yanaşmaz iki eliyle dümene sarıldı, yukarı çıkarıldıktan sonra da bir köşeye oturdu ve sesi kesildi.
Bilgenin bu tedbiri padişahın çok hoşuna gitti ve bundaki hikmeti sordu. Bilge dedi ki:
– Önceden boğulmak acısını tatmadığı için gemideki selâmetin değerini bilmiyordu.
İşte bunun gibi, sıhhatin kıymetini de hastalığa tutulanlar bilir. Ey karnı tok kişi! Arpa ekmeği sana hoş gelmezse de bana nimettir. A’raf cennettekilere cehennem olsa da cehennemdekilere cennettir.
Elinde olmayan eline geçenin kıymetini elbet bilir. Ama elinde olan daha iyisine hedeflenmişse var olan nedir ne değildir bilmez bile. Varsa yoksa daha iyisi en iyisi. Gösterişi bol olacak övünmesi durmayacak. Herkese caka satacak olmayanı gram düşünmeden kendine yarıştıracak. Hal böyle olunca yaşamadığımız yokluğun yada acının tarifini yapamayız. Önce bilmeli yaşamalı sonra bildiğimiz bir şeye karşı tepki vermeli mana yüklemeliyiz. Görmeden korkmak, koşmadan yorulmak en önemlisi de yaşamadan ölmek olmaz. Her şey sırasıyla her şey usulüyle…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.