GENÇLERDE SORUMLULUK BİLİNCİ ŞART!
14 Ağustos 2023, Pazartesi 00:14Bütün insanlığın, temel hedefi; gelecekleri adına maddi ve manevi umut vadeden, ikballerini mamur eden, ahlaki sorumluluklarını bilen sağlıklı bir gençliğin varlığıdır. Zira; gelecek adına en temel kaynak ve o milleti ayakta tutacak asıl gaye, hiç şüphesiz sağlıklı mutlu ve temel insani değerlerle mücehhez bir neslin yaşamasıdır. Bu gaye, bütün bir insanlık için hiç sorgusuz sualsiz beklenen ey büyük ve temel idealdir.
Günümüz dünyasında; maalesef en büyük yıkımı ve ihmali -en çok korunması gereken onlar olması lazım iken- gençliğin bilinçli ve bilinçsiz bir şekilde ihmal edildiğini ve gerekli ehemmiyetin verilmediği, istidat ve kabiliyetlerinin, olması gereken seviyede işlenmediği ve istihdam edilmediğini rahatlıkla görebiliyoruz. Adeta o taze ve parlak zamanlar ve istidatlar heba edilmekte ve edilmek istenmektedir.
Bir ülkeyi yıkmak ve geleceğini heba etmek istiyorsanız; evvela gençliğini asli maksatları ve gayelerinin dışına çıkararak; temel değerlerinin tersine bir yaşantı sergileterek, başarabilirsiniz. Bu felaketin çaresi ise; ebeveynlerin evlatlarına, çocuk yaştan itibaren sorumluluk duygusunu kazandırmakla mümkündür. Bu bilinci, bu evreden itibaren sıkı tutmakla mükellefler. Bu sorumlulukları verirken; çocuklarımızın yaşlarını, mizaçlarını ilgi ve alakalarını, cinsiyetlerini nazara alarak vermek durumundayız. Çocuklarımız, mizaçları itibariyle farklı olabilirler. Gelişim süreçlerini nazara alarak; her birisinin mizacı ve gelişim durumuna göre yaklaşmamız gerekir. Yapılan güzel hareketlere, çocuğumuzun yaşına göre ödüllendirmek, bu sorumluluğun devam etmesinde önemli bir kavşak noktasıdır.
Aile içinde, çocukluk döneminde diğer önemli bir husus, ebeveyn ve diğer aile fertlerinin hal ve hareketleri, davranış şekilleri bu konuda önemli bir kaynaktır. Çocuk, aile büyüklerinin sorumluluk bilinçlerini, davranışlarını ve birbirlerine karşı sergiledikleri hallere bakarak sorumluluk duygusunu öğrenir. Daha sonra, okulunda öğretmenine veya arkadaşlarına karşı gördüğü tavrın aynısını sergiler. Aynı zamanda çocuğu aktif olarak aile ortamında maddi ve manevi beslemek gerekiyor.
Gençliğin sorumluluk bilincine baktığımızda; bugünün gençleri, önceki nesillere göre; gerek eğitim, gerekse teknolojik gelişim açısından çok daha geniş imkânlara sahipler ve bu durum onların sorumluluk bilincini diğer bütün zamanlardan farklı bir şekilde etkilemektedir. Eğer bizler, toplum olarak takibini iyi yapmazsak; çıkılmaz mecralara girme ihtimalimiz çok büyük olur. Teknolojik gelişmeler karşısında ebeveyn olarak bizler, daha fazla gayret ve kültür ve medeniyetimizle ilgili alternatifler üretmezsek; maalesef sadece kendini düşünen, egoist, odasından çıkmayan, yeri geldiğinde yemeğini dahi odasına isteyen, sizlerle haftalarca göz teması kurmayan, kimseyi hayatında istemeyen, hep yalnızlığı tercih eden, konuşmayan, dışarı çıkmayan bir robota dönüşür. Allah aşkına, böyle bir gencin sosyalleşmesi, insanları sevmesi, kendini yenilemesi ve sağlıklı bir birey, fedakar bir insan, vatanperver bir kahraman olma şansı, var mıdır? Böyle bir nesil sağlıklı, sorumluluk sahibi bir nesil olabilir mi?.. Göz kontağı kurmadan, aileyi kucaklamadan bir yuvanın sıcaklığını anlayabilir mi?..
Gençlerimize, küçük yaştan itibaren vermiş olduğumuz sorumluluklar; onları hayata karşı daha duyarlı hala getirmektedir. Bu sorumluluk bilincini kazandırırken aile ve öğretmen olarak onların kararlarını tenkit etmeden; saygı duymak ve eksik bir durum söz konusu ise, onu kırmadan; geçmişten örnekler vererek fikir dünyası aydınlatmak gerekir. Bazı görevler vererek makul ölçüler içerisine takibini yapmak elzem. Yanlışlarda çatışmadan, doğrularını alkışlamak ve yanlışları zaman içerisinde değişik takviyelerle yaklaşmaya çalışmak şeklinde olmalıdır.
Bütün gençlerimize; tek başına olmadıklarını, her gencin başta ailesine, arkadaşlarına topluma ve insanlığa karsı sorumlu olduğunun bilincini aşılamak gerekiyor. Yoksa; insan başıboş yaratılmış bir varlık olmadığı gerçeğini, insanlığa karşı olan sorumluluğu daima hatırlatılmalıdır. Bencilce davranmanın, insani bir davranış olmadığını ve erdemli yaşamanın örneklerini, tarihimizdeki şahsiyetlerin örnek hayatlarından göstererek makul ölçüler içerisinde sunmak zorundayız.
Maddeci bir asrın içinde yaşadığımız için; maalesef, gençlerimizin zihin kotları genellikle bu maddi boyutlarla şekillenmektedir. Yaşam tarzları bu kodlara göre belirlenmektedir. Mutluluğu hep zengin olmak, istediği her şeyi rahat almak istediğinde ulaşmak ve haz odaklı bencil tavra girmekte görmektedir. Her zaman; mutluluk veren şeyleri, kazanarak ulaşabileceklerini sanırlar… Bizler, insana mutluluk veren değerlerin gidip bir mağazadan satın alınamayacağını; sevgi, dostluk, arkadaşlık, samimiyet, aile hayatındaki sevgi, bir komşuya yardım ve bunun gibi nice değerin bir gönül hoşnutluğuyla olabileceğini yaşantımızla gösterebilmeliyiz…
O zaman tek çaremiz, bu topraklarda genç neslimizle hoşça bakarak yaşayabilmek için kalpten kalbe giden yolları diriltmemiz, kibir ve önyargı bataklıklarından sıyrılarak; sohbeti, kardeşliği, gönül seferberliğini başlatmamız gerekiyor. Asırlarca insanlığa kaynaklık eden medeniyetimizi, günümüzün şartlarını nazara alarak gençlerimize sunmalıyız. Şuurlu bir gençlik ve şuurlu bir diriliş ancak böylece gerçekleşir. Gençliğimizi kâinata, dünyaya, insanlığa ve tabiata saygı duyma noktasında bilinçlendirmeliyiz. Başkasının ıstırabını kendi ıstırabı bilecek ve merhamet duygusunu bütün bir insanlığa; renk, ırk, ülke fark etmeden sunmasını sağlamalıyız. Gerçek bir insani sorumluluk ancak böyle gerçekleşmiş olur…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.