GERÇEKLERİN ZUHURU (2)
10 Mayıs 2021, Pazartesi 08:51Lakin bize düşen nedir? Bize düşen yaşanan olayları doğru anlamak ve doğru yere oturtmaktır. Tarihte Müslümanların Allah’ın ipine sımsıkı sarıldıkları ve kardeşlik ruhu ile hareket ettikleri dönemlerde hak ve adalet sancağını elden düşürmediklerini görüyoruz. Fakat ne zamanki yaşanılan bazı gelişmeler sonucu, kendinden kaynaklanan hataları anlamayarak batının tebliği ve telkini ile iman zafiyeti sonucu kafa karışıklığına uğrayan Müslümanlar kendi kafalarının içinde batı karşısında resmen yenilgiye uğramışlardır.
Bilhassa Osmanlı Devletinin tarihin seyri içerisinde gerileme denilen bir döneme denk geldiği asırda batı bilim ve teknik üstünlüğü ile arayı açmış biz ise düşmanın silahı ile silahlanamamıştık. Yani gelişen ve değişen şartlara karşı kendini geliştiremeyen ve ilim öğrenmeyi ibadet addeden ve öğrenmeyi kaybedilen bir değer yitik olarak gören bir anlayışı zihnen kaybettiğimiz için maalesef geri kalmışlığımızın sebebini kendi zafiyetlerimizde değil de hâşâ inancımızda aramaya başlayıp dillendirenler oldu. Olaylara kör bakan ve değişen şartlara ayak uyduramayıp kendi zaaflarına kul köle olan asliyyetinden uzaklaşan bizler bunun cezasını hala ödemekteyiz. Osmanlı’nın Ortadoğu coğrafyasından çekilmesi Kafkas ve Balkanlardan çekilmesi Kuzey Afrika’dan çekilmesi adeta insanlık için zulmün yeni bir başlangıcı olmuştur. Batı menfaati için makyavelizmin belini kırmayı göze alırken hedefine ulaşmayı her yolu mubah addediyor, netice de karşımıza insanlığın düşmanı arsız ve yüzsüz insanı makine ile eşdeğer gören şirke düşmüş batılı kafaların birçok felsefi doktrinleri birbirlerini kuşata kuşata mücadele denklemini çıkılmaz sarmal hale getiriyor Rus matruşkası gibi iç içe girdaplar oluşturuyor insanlar savruluyor, bunalım ve ruhsuzluk artıyor sosyal hastalıklar ve travmalar batının insanlığa zulmünün hediyesi oluyordu.
Ve nihayetinde Batı karşısında önce kendi kafasında mağlup olan Müslümanların bu zaafını iyi yakalayan batı ilmi ve teknik üstünlüğünü bir baskı unsuru ve gizemli bir yapıya büründürerek sanki sadece kendine has bir yetenekmiş gibi sunup diğerlerini ikinci üçüncü sınıf kategorisine alması neticesinde büyük bir kültür emperyalizmi yaşanmış ve değerlerimizden uzaklaştığımızın cezasının batının kültürel deprem etkisi yapan yaşama biçimlerini yaşadığımız hayat standardı olarak görüp kendi kimliğimize düşman hale gelmişiz.
Sunulan reçete şuydu batılılar tarafından. İşte günümüz artık teknoloji çağı barış ve hoş görü çağı yok efendim aydınlanma çağı vs. İnsani değerler hümanist yaklaşımlar çatışmanın önünde olmalı gibi batılı felsefecilerin damardan girişimleri sonucu kafalardaki rağmenci yaklaşımların allak bullak olduğu bizim kesimde, kendini inkâr ve uzaklaşma ile batıyı olduğu gibi kabul ve teslimiyet adeta tavan yapmış bunu fırsat bilen İslam dünyasını kendi cetveli ile santim santim bölerek ayıra ayıra hep kendi bakış ve görüş açısından olaylara bakılması konusunda da kendi kavramlarını öğreterek kaleyi içten fethetmenin gururunu yaşamış ve İslam dünyasında sırf kendi gücüne bağlı kalıp kabul edenleri hem sömürmüş hem de onlardan kendilerine bağlı azınlık yöneticiler güruhu oluşturup hep bunların iktidar olmasını sağlamıştır.
Batı mutluluk aşısı gibi gördüğü kendi ürettiği hümanist değerlere bile sadık değildir. Gerçek niyeti islamı yok etmek parçalamaktır. Bir kişinin başına bir bela gelmişse kendi tercihlerinin ve yapıp ettiklerinin bir sonucudur. Neye layıksal onunla yönetiliyoruz. Beladan kurtulmak için kurtuluşu getirecek sebepleri oluşturmak gerekir. Bizim çaba ve tercihlerimiz kaybettiğimizi kaybettiğimiz yerde tekrar arayıp bulmakla ve uygulamakla olacaktır. Yanlışı yanlışla düzeltemeyiz. 1)Neyi aradığımızı 2) Niçin kaybettiğimizi 3) Nasıl düzelebileceğimizi iyi anlamamız gerekir. Diriliş iman ve ruh iledir. Rad:11” Bir millet kendindeki iyi gidişi bozmadıkça Allah onların durumunu değiştirmez.”
Demek ki eğer biz bozulmuşsak, bu bizim cezamızdır tabi ki bunu anlayabilene aşk olsun. Kişiler ve devletler kendi tercihlerinin seçimlerini yaşarlar. Bu böyle biline.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.