GEVEZELİK - BOŞBOĞAZLIK
28 Ekim 2016, Cuma 08:35At riyâyı elden ıslaha çalış ef’âlini
Boşboğazlık itme ta’dil eyle kıyl ü kaalini
Sen ne dürlü saklayım dersen de sû’-i hâlini
Hakk Teâlâ senden a’lemdir senin ahvâlini
Mustakim ol Hazreti Allah utandırmaz seni
Diyarbakırlı Saîd paşa
Asrın yeni bir umdesi var hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır
Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyâkat pezevenk, puşt olanındır
Neyzen Tevfik
Gevezeliğin hiç iyi bir huy ve haslet olmadığını Allah ve Resûlü bildiriyor. Hz. Peygamber konuşmaktan çok dinlemeyi severmiş. Lüzumsuz, malayani konuşmaları sevmez, gevezelerden hoşlanmaz; “ya hayır söyle, yahut sus” ([1]) buyururmuş.
Dil küçücük bir et parçası ama çok tehlikeli oluşuna binaen Allah onu dudak, diş ve ağız olmak üzere üç kale içine hapsetmiştir. Tarihte dilinin belasını çekip, kelleyi heder, bedeni murdar eden birçok insanlar olmuştur. Şu şiir ve altındaki misal konuya ışık tutan örneklerden biridir:
Bana benden olur ne olursa
Başım selâmet bulur dilim durursa
Şâir Nef'i, devlet, siyaset ve ilim adamlarını sık sık tenkit eden, hicveden büyük bir şâir, üstün bir yetenek, eşine ender rastlanan bir heccav’dır. Sultan lV. Murad'ın da çok sevdiği birisidir. Hicvettiği devlet yetkilileri sık sık onu padişaha şikâyet etmişler padişah da defaatla affetmiş, ikaz etmiş, son olarak “bir daha kimseyi hicvetmemesi” için kendinden söz almış, ama o yine duramamış her defasında ahdini bozmuş. Son olayda Padişah çok kızmış ve şairi yanına çağırtmış. İdam edileceğini tahmin edince Nef'i, padişahın sevdiği zenci harem ağalarından birine aracı olması için yalvarmış, o da kabul etmiş. İkisi padişah kapısında, içeri alınmalarını beklerken harem ağası bir şeyler yazmaktadır. Bir ara kâğıdın üzerine divitinden (o günün kalemi) bir damla mürekkep düşünce Nef'i; "Teriniz damladı" demiş. Aracı olacak harem ağası da aleyhe dönüp, padişaha şikâyet edince idam edilmiştir. Yunus ne güzel demiş:
Kişi bile söz demini
Demeye sözün kemini
Bu dünya cehennemini
Sekiz uçmağ ede bir söz
Bir kurbağa ile ördekler gölde senelerce komşuluk yaparlar ve bir gün göl kurur. Ördekler komşuluk hatırına kurbağayı başka bir göle götürmek isterler, iki ördek bir çöpü ağızlarına alırlar ve kurbağaya da bu çöpü ısırmasını ama gevezelik yapıp katiyen ağzını açmaması gerektiğini söylerler ve havalanırlar. Geveze kurbağa yukarıdan yerde gördüğü manzaraya dayanamaz ve onlara laf atmaya kalkınca düşer ve helak olur... Hint Filozofu Beydaba “Kelile ve dinme” isimli kitabında bu hikâyeyi anlattıktan sonra; “işte gevezenin sonu böyle olur” der.
Nüktedanlığı ile Konya bölgesinde maruf olan, yukarıda da zikri geçen Ali Rıza Dür diye bir hemşerim vardı. Allah rahmet eylesin. Bir gün birkaç arkadaşını almış, hemoroid’den ameliyat olan gevezemi geveze bir arkadaşına ziyarete gitmişler. Ev sahibi hasta yatağının üzerinde bir konuşmaya başlamış, saatler geçmiş bunlara hiç söz düşmemiş, nihayet Ali Rıza Hoca dayanamamış ve “yahu sen nerenden ameliyat oldun, nasıl yaptılar?” deyince ev sahibi; “hemoroidden (basur) ameliyat oldum, işte oradaki fistülü aldılar, sonra diktiler…” diye başlayıp devam edince Hoca; “keşke o doktorlar oranı değil de ağzını dikselerdi” deyince millet kahkahayı salmış.
Dipnot:
1-Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, İman 74, 75.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.