Konya
25 Ocak, 2025, Cumartesi
logo altı
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

GÖREMEDİĞİMİZ GERÇEK: KENDİMİZ

24 Ocak 2025, Cuma 00:55
 
İnsanlar neden kendilerine odaklanamazlar? Neden kendi hatalarını, kusurlarını veya yaptıkları şeyleri görmek yerine sürekli başkalarının yaşamlarına, davranışlarına veya sahip olduklarına odaklanırlar? Bu, insan doğasının belki de en yaygın paradokslarından biridir. Bir radyo programında duyduğum kısa bir hikaye bu sorunun özünü anlamaya yardımcı olabilir:
Balıklar bir gün bir araya gelir ve kendi aralarında bir tartışma başlatırlar. “Su” diye bir şeyin var olduğunu duymuşlardır, ama suyun ne olduğunu bir türlü anlamlandıramazlar. Her biri kendi fikrini ortaya atar, ama hiçbir sonuç elde edemezler. Sonunda, bu bilmecenin cevabını bulmak için en yaşlı ve en bilgili balığa gitmeye karar verirler. Büyük balığa suyun ne olduğunu sorduklarında, o sadece güler ve şöyle der: “Siz bana suyun olmadığı bir yer gösterin, ben de size suyun ne olduğunu anlatayım.”
Bu hikaye, insanların içinde yaşadıkları gerçekliği neden fark edemediklerine dair çarpıcı bir metafor sunar. Tıpkı balıkların suyu fark edememesi gibi, insanlar da kendileriyle ilgili olan şeyleri göremezler. Kendi duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız, balıkların suyu hissetmesi kadar doğal hale gelir ve bu yüzden görünmez olur.
Kendi hayatımıza, seçimlerimize ve eylemlerimize odaklanamamamızın temelinde, alışkanlıklarımız ve algılarımızın bize oynadığı oyunlar yatar. İnsan, çoğunlukla çevresine odaklanmaya eğilimlidir. Bunun birkaç nedeni olabilir. İlk olarak, kendi iç dünyamıza odaklanmak çoğu zaman rahatsız edicidir. Kendi hatalarımızı veya eksikliklerimizi görmek, dürüst bir şekilde yüzleşmeyi gerektirir ve bu durum pek çok kişi için kolay bir süreç değildir. Çünkü hatalarımızı fark etmek, bizi değişim yapmaya zorlar. Değişim ise bilinmeyeni getirir ve bilinmeyen genellikle korkutucudur. Bu nedenle, insanlar kendi kusurlarını fark etmek yerine, başkalarının hatalarına ve eksikliklerine odaklanmayı tercih ederler. Bu, bilinçaltımızın geliştirdiği bir savunma mekanizmasıdır.
Diğer bir neden, dış dünyanın daha net ve belirgin olmasıdır. Kendimizi içeriden deneyimlerken, başkalarını dışarıdan gözlemleriz. Başkalarının hareketleri, davranışları ve söyledikleri bize daha görünür gelir. Oysa kendi iç dünyamız soyut, karmaşık ve çoğu zaman bulanıktır. Bu nedenle, dış dünyaya odaklanmak, kendi içimizdeki karmaşıklığı çözmekten daha kolay gelir.
Bir başka sebep ise, toplumsal karşılaştırma eğilimimizdir. İnsanlar, çevrelerindeki diğer insanlarla kıyaslama yaparak kendilerini konumlandırırlar. Bu, bir anlamda doğal bir hayatta kalma mekanizmasıdır. Ancak bu kıyaslama çoğu zaman yapıcı değil, yıkıcı bir hal alır. Başkalarının sahip olduklarına veya yaptıklarına odaklanırken, kendi başarılarımızı, yeteneklerimizi ve potansiyelimizi gözden kaçırırız. Bu durum, farkında olmadan bizi bir döngüye hapseder: Sürekli başkalarına bakar, kendimizden uzaklaşırız.
Hikayeye dönecek olursak, balıkların suyu anlamlandıramaması, kendi ortamlarının farkında olamamalarıdır. İnsanlar da kendi yaşamlarının suyu içinde yüzüyor olabilir. Kendimizi daha iyi anlamanın yolu, bu suyun varlığını fark etmekten geçer. Bunun için dış dünyadan bir adım geri çekilip, kendi iç dünyamıza odaklanmamız gerekir. Belki de kendi hayatımızda "su"yu fark etmek için şu soruları sormalıyız: "Ben gerçekten kimim? Hayatımda neler yapıyorum? Hatalarım, zaaflarım, güçlü yönlerim neler? Kendi içimde yolculuk yapıyor muyum, yoksa sürekli başkalarının yollarını mı izliyorum?"
Bu farkındalığa ulaşmak, elbette bir anda gerçekleşmez. Bunun için bilinçli bir çaba gerekir. Günlük hayatın karmaşasında kendimize zaman ayırmak, kendi düşüncelerimizi gözlemlemek ve kendimize karşı dürüst olmak, bu yolculuğun başlangıcıdır. Kendimizi anlamak, çevremizdeki dünyayı da daha sağlıklı bir şekilde algılamamızı sağlar. Çünkü suyun farkında olan bir balık, hem suyu daha iyi tanır hem de içinde yaşadığı dünyayı daha derinden anlar.
Sonuç olarak, kendimize odaklanamamamız, bir anlamda balıkların suyu fark edememesiyle aynıdır. Kendi iç dünyamıza dönmek, farkındalıkla yaşamak ve kendi hatalarımızla yüzleşmek cesaret gerektirir. Ancak bu cesaret, bizi hem kendimizle hem de çevremizle daha uyumlu bir hayata taşır. Tıpkı yaşlı balığın söylediği gibi, önce suyun olmadığı bir yer aramayı bırakmalı ve aslında suyun hep etrafımızda olduğunu anlamalıyız.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Attention Required! | Cloudflare

Sorry, you have been blocked

You are unable to access nlinks.xyz

Why have I been blocked?

This website is using a security service to protect itself from online attacks. The action you just performed triggered the security solution. There are several actions that could trigger this block including submitting a certain word or phrase, a SQL command or malformed data.

What can I do to resolve this?

You can email the site owner to let them know you were blocked. Please include what you were doing when this page came up and the Cloudflare Ray ID found at the bottom of this page.