Güneş Sistemi ve Müslüman Âlimlerin Görüşleri (2)
09 Mart 2021, Salı 09:29Biz inancımızı şu dörtlükle tazeleyerek konumuza devam edelim:
Özde, sözde, dilde seste Allah bir
Yer ettikçe can kafeste Allah bir
Böyle geldik, böyle gitmek isteriz
İlk nefeste, son nefeste Allah bir.
Cenâb-ı Allah kâinatı insanoğlu için yarattığını ve onun içindeki her şeyi insanoğlunun hizmetine ve faydasına sunduğunu belirtir.(1) O halde bizim yaratılan bir şeyi bilmemiz, tanımamız gerekir. Yüce Allah o zaman onu tanıyacak kapasiteyi de vermesi lazım. Nitekim bâzı bilginlerin; “en dahi insanlar bile Allah’ın verdiği beyin nimetinin onda üçünü, bazıları onda birini ancak çalıştırabilmiştir”(2) dediklerine göre, bu oranı yükseltip, beyin kapasitesinin tamamına yakınını çalıştırabildiği takdirde, insanoğlu daha neler yapacak, neler keşfedecek? Neler icat edecek? Tahayyülü bile zordur. Onun için büyük âlim Câbir’in “Allah insana kâinatın bütün sır perdelerini yırtacak kâbiliyeti vermiştir”(3) dediğini yabana atmamak gerekir.
Bu enteresan konu âyetler ve hadislerde sıkça dile getirildiği için, İslâm’ın ilk asrından itibaren İslâm âlimleri konu üzerinde hassâsiyetle durmuşlar, kadim astronomiyi yâni Mısır, Babil, Asur, Çin, Yunan, Hint… Astronomisini hem öğrenmişler, hem hatalarını düzeltmişler, hem de geliştirip kendilerinden sonra gelenlere aktarmışlardır.(4)
Meselâ: Yunan Medeniyetinin yâni Aristo’nun, Hipperach’ın ve Batlamyus’un astronomi anlayışı (daha öncede izah edildi) yer merkezlidir.(5) Yâni dünyâ merkez; güneş, ay, yıldızlar ve gezegenler onun etrafında dönmektedir. Onun çekim gücüne tabidirler. Kilise ve Papalık bunu benimsemiş, bunun hâricinde fikir ileri sürenleri (Galile, Kopernik, Rişwik gibi) aforoz edip dünyâda iken cehennem hayatı yaşatmıştır.
Kopernik’in (1473-1543) mesleği de papazlıktır, ama astronomi ile ilgili yazdığı kitap, 1835’e kadar Papalık tarafından yasak kitaplar arasında kalmıştır.(6) Halbuki İslâm âlimleri 10. Yüzyılda kesinlikle yer merkezli astronomi anlayışının yanlış olduğunu söylemişler ve güneş merkezli bir sistemi yâni dünyâ, ay ve birçok gezegenler güneşin cazibesinde dönüyorlar tezini kabul etmişlerdir.(7)
Câbir b. Hayyan, Kitâbü’l-Hey’e veya Islâhü’l-Mecistî adıyla bilinen eserinde, İslâm dünyâsında Batlamyus olarak bilinen Yunan bilgini Ptolemy’nin astronomi kitâbını eleştirmiş ve daha doğru bilgilerle gök cisimlerini ve hareketlerini anlatmıştır. Câbir’in bu kitâbının Latince çevirileri, Batı dünyâsını asırlarca etkilemiştir.(8)
El-Harizmî’nin (780-850), görüşleri asırlarca Kurtuba’dan Changay’a (Çin’e) kadar astronomi ile uğraşanlar tarafından miyar (ölçü) olarak kabul edilmiştir. Emevî Hâlifesi el-Me’mun, astronomi müşahedeleri ve tespitleri yapmak, Batlamyus’un buluşlarını denemek ve güneş üzerindeki lekelere dâir çalışmalar yapmak için astronomi âlimlerinden bir heyeti vazifelendirmiştir. dünyânın küre şeklinde olduğundan emin olan bu âlimler, hem Palmyra hem de Sincar sahrasında, aynı zamanda güneşin durumunu tespit ederek bir arz derecesini ölçmüşler. Onların ölçüleri 56,23 mil çıkmıştır. Bu bizim şimdiki hesabımızdan yarım mil fazladır.”(9)
Avrupa bugünkü rakam sistemini, Müslümanlardan 350 sene sonra kullanabilmiştir. Prof. Jagues Risler “La Civilisation Arabe” adlı eserinde “sıfır”ın Müslümanların icadı olduğunu belirtmekte ve şöyle demektedir: “Her hâlde bu dâhiyane bir îcattı. Hiçbir duyguya kapılmadan denilebilir ki, “sıfır”ın icadı insan cinsinin en büyük keşiflerinden biriydi. Şuna dikkat etmelidir ki, ne keskin zekâlarına rağmen eski Yunanlılar ve ne de fenni seviyelerine rağmen Romalılar henüz bir rakam sistemi keşfedememişlerdi. Eski insanlar hep parmaklarıyla sayı saymışlar, hesap yapmışlardır. Bu sebeple Avrupa’da ilim inkişaf edememiştir. Sıfırı ilk defa 976 yılında Mahammed b. Ahmet el-Harizmî kullanmıştır. Avrupalılar bu Târihten 250 sene sonra ancak sıfırı kullanmaya başlamışlardır.”(10)
Sıfır Arapça’da boş veya yok (nötr) mânâsınadır. Bugün sıfırsız hiçbir bilim dalı düşünülemez. İlmin tekâmülü (gelişmesi, olgunlaşması) sıfırın icadıyla ortaya çıktı ve bunu Müslüman âlimler buldu. Carre de Vaux; “Avrupalılar bu Müslüman buluşunu, yâni sıfırı onlardan 250 yıl sonra kullanmaya başladı” der.(11) Bu şerefi Müslümanlara kaptırmak istemeyen fanatik Batılılardan bâzıları sıfırı Hintlilerin bulduğunu iddia ediyorlar ama ispat edemiyorlar.(12)
Dipnotlar:
1 - Bakara Sûresi, 29; Casiye Sûresi, 13.
2 - Beynimizin % 3’ünü kullanabiliyoruz. 4 ve 4,5’unu kullananlar dahi olarak niteleniyormuş. Ö. Tuğrul İnançer ile “Gönül Sohbetleri”, Sufi Yay. İst. 2010, s. 154.
3 - Câbir İbn-i Hayyan, Sefer Turan, a. g. e. s. 80.
4 - George Salıba, a. g. e. s. 194.
5 - Sigrid Hunke, a. g. e. s. 126.
6 - Ali Çimen, “Târihi Değiştiren Bilginler”, Timaş Yay. 7. Baskı, İst. 2012, s. 100.
7- Ahmed İsa – Osman Ali, a. g. e. s. 119.
8- Alparslan Açıkgenç, a. g. e. s. 117.
9- Abdurrahman Ahmet, a. g. e, s. 34.
10- Lütfü Ülkümen, a. g. e, s. 13; İbrâhim Sarıçam, Seyfettin Erşahin, a. g. e. s. 214.
11- Ahmet Gürkan, a. g. e. s. 297.
12- Mehmet Bayrakdar, a. g. e. s. 82.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.