Güneş Sistemi ve Müslüman Âlimlerin Görüşleri (4)
16 Mart 2021, Salı 08:33Avrupa’da çok meşhur olan Kastilya Kralı Alfons cetvelleri diye bilinen astronomiye âit cetveller de Zerkalî’ye aittir. İki asır önce Paris Rasathânesi müdürlüğü yapan ve devrinin en ünlü ve tarafsız astronomi üstatlarından olan Laland, “L’astronomie” isimli eserinde şöyle der: “Zerkalî’nin buluşları ve teorileri, Onu asrın en yüksek astronomi kürsüsüne çıkarmıştır.”(1)
Avrupalılar usturlabı doğru-dürüst imal ve isti’mal edemezlerken (kullanamazlarken) İslâm âleminde 5 metre hatta 7,5 metre kutrunda (çapında) aletler ve torna tezgâhları imal edilmiştir. Usturlab İslâm âleminde 10. Asırda, Avrupa’da ise 14. Asırda ciddi manada kullanılmaya başlanmıştır.(2)
“İbrahim es-Sahdî Valencia’lıdır (İspanya). 1081 yılında bilinen en eski gök küresi âletini yapmıştır. Nasrettin Tûsî’nin (1201, 1274) Meraga’da yaptırdığı Rasathânesi ve yıldızların harekâtı ile ilgili olan “Zeyc-i İlhani” adlı eseri dünyâca meşhurdur.
Uluğ Bey (1394-1449) hem hükümdar, hem de çağının en büyük astronomudur. İlim dünyâsı ona 15. yüzyılın astronomu unvanını vermiştir. ABD de bulunan Uluslararası Astronomi Derneği, ayın görünen yüzeylerinden bir kratere bu büyük âlimin adını vermiştir. Semerkant’ta ki Rasathânesinin yüksekliği 180 kadem idi. Yâni Ayasofya yüksekliğinde idi. Orada bulduğu heyet (astronomi) hesapları bugün bile hayret uyandırmaktadır.
Rasathânede kutuplara olan mesâfeleri ölçme âletleri bulunmuştur. Bu ilim yuvasında Ali Kuşçu, Kadızâde Rûmî gibi ünlü âlimler görev yapmışlardır. Bu Rasathâne 1908 de bir Rus mütehassısın kazısı netîcesinde kısmen meydana çıkarılmıştır. Dantel gibi işlenmiş mermer sütunlar, rakamlarla süslü merdivenler, minyatürlerle süslenmiş duvarlarla görüldü ki, bu Rasathâne mimarlık itibariyle de ayrı bir hârikadır.
Matematik ve astronomiye birçok yenilikler kazandırmış, eserler yazmış ve eserleri İslâm âlemi ve Avrupa’da uzun yıllar okunmuştur. Onun yaptırdığı Rasathâne çağımızın astronomi çalışmalarına bile ışık tutmaktadır. Bugün bile bizdeki Kandilli Rasathânesinde hicri ve kameri aybaşlarının hesaplanmasında kullanılan kriter, Uluğ Bey’in Ziycinden faydalanılarak yapılmaktadır.
Heyet ilminde (astronomide) Avrupalılar Müslümanlara o kadar muhtaçtılar ki, Avrupa hükümdarları astronomide müşkül bir meseleye düştükçe, kendilerine yakın bulunan Endülüs veya Şarktaki İslâm Memleketlerine, hususi memurlar gönderirler ve o meseleleri İslâm âlimlerinden sorarlardı. Charles The Bald (840-877), Büyük Otto (936-973) ve benzeri birçok kral en zeki adamlarını Endülüs ve diğer İslâm devletlerine gönderip, ilim tahsil etmelerini ve öğrendiklerini gelip memleketlerinde tatbik etmelerini sağlamışlardır.(3)
Roger Garaudy’ye göre: Ömer Hayyam (?-1123). Büyük Selçuklu devletinin tanınmış âlim ve şâirlerindendir. Rubaileriyle çok meşhur olmuştur. Cebiri en yüksek seviyeye yükseltmiş, Pascal ve Descartes onun fikirlerinden istifâde etmişlerdir. Cebirdeki Binom veya Newton formülü diye bilinen formülü Ömer Hayyam bulmuştur.(4) Kepler’in öncüsü ve örnek aldığı kişi, Ez-Zerkalîdir. Kopernik’in öncüsü Nureddin el-Bitruci’dir. Tıpta ez-Zehravî’nin eseri 500 sene boyunca Avrupa’da kaynak eser olarak kalmıştır.(5)
Bizans İmparatorluğunun çökmesinden, yâni Türkler tarafından Anadolu ve İstanbul’un fethinden sonra, Bizanslı astronomların büyük bir bölümü kitaplarını da alarak Batıya kaçmışlardır. İslâm ilminin Batıya geçiş yollarından biri de bu olmuştur.(6)
3. Sultan Selim (1761-1808) Han zamanında, yâni Osmanlı’da ilmin âlimin ayağa düştüğü dönemde, Glenbevî İsmail Efendi Hoca astronomi ilminde otorite imiş, ama bizimkiler kıymetini bilmezlermiş. Avrupa’dan bir adam getirtirler, 600 kuruş maaş verirler. Gelenbevî Hoca merhumu da bu adama yardımcı vermişler. Adam bir müddet hocayla çalışmış, ilmini irfânını görmüş ve“bu adam varken beni neye getirdiniz, gerek yokmuş” deyip hocanın ilmine hürmeten bırakmış gitmiş, ama bizimkiler yine hocaya 60 kuruş aylık verip çalıştırmaya devam etmişler.(7)
Osmanlının ilk dönemlerinde Astronomi ile ilgili ilimler tahsil edilmiş, bu ilim erbâbı el üstünde tutulmuş, takdir ve taltif edilmiş, ama son zamanlarda medreselerde bile astronomi okunması dinen haram görülebilmiştir.(8) Medreselerden astronomi, felsefe, mantık gibi aklî dersler kaldırılmıştır.(9)
Dipnotlar:
1- Abdurrahman Ahmet, a. g. e, s. 68.
2- Sigrid Hunke, a. g. e. s. 111, 114.
3- Alparslan Açıkgenç, a. g. e. s. 132.
4- Şaban Döğen, a. g. e, s. 311.
5- Roger Garaudy, “Endülüs’te İslâm”, s. 13.
6- George Salıba, a. g. e. s. 195.
7- Kethüdazâde Mehmet Arif Efendi, “a. g. e. s. 346,
8- Yaşar Sarıkaya, “Ebû Said Hâdimî”, Kitap Yayınevi, İst. 2008, s. 86.
9- Kâtip Çelebi, “Mîzânü’l-Hak fî İhtiyâri’l-Ehakk”, Marifet Yay. İst. 2001, s. 42; Yaşar Sarıkaya, “Ebû Sâid Hâdimî”, Kitap Yayınevi, İst. 2008, s. 86.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.